Değerli Meslektaşlarım,
Kurucusu olduğum İstanbul Eczacı Kooperatifimizin Seçimli 21 inci Olağan Kongresi 06-Haziran–2010 Pazar günü sonuçlanmıştır.
Temsilciler Meclisimizde önseçimle belirlenen ve benimde içinde bulunduğum 9 yönetim kurulu adaylarından başka bir aday çıkmadığı için hepimiz yönetici olarak seçildik.
Her zaman olduğu gibi, kongre katılımı arzu edilen sayıda ve nitelikte olamamıştır.
Dünyada ve ülkemizde yaşanan kapitalizmin geleneksel krizi yanı sıra, sosyal devlet olgusunun gereği olan serbest eczane modelimize ve eczacılık mesleğine AKP eliyle yapılan bilinçli saldırılar sonucu, bir yıkım ve yok oluş ile karşı karşıyayız.
Bu konjöktürde gözbebeğimiz, geleceğimizin güvencesi, gururumuz, övüncümüz olan eczacı kooperatiflerimizin idare ediliş tarzları ve yönlendirilme planları, taktikleri ve stratejileri çok önem kazanmaktadır. Bu stratejinin birincil amacı, sosyal devlet olgusunu yaşatan, kamu yararını önceleyen serbest eczane modelimize yapılan saldırılarda, "bir tek eczaneyi bile feda etmemek" olmalıdır. Bu amacın takiyye yapmadan, kişisel ve dar arkadaş grupları hesap kitabının ötesinde, samimi ve cesurca savunulması ve yaşatılması çok önemlidir.
Genel stratejinin “tek bir eczaneyi bile feda etmemek” yönünde olduğunun göstergelerini, ne meslek örgütlerimizde, ne de kooperatiflerimizde, inandırıcı ve güven verici bir biçimde ne yazıktır ki, şimdiye kadar göremedik.
Böyle olunca, saldırının tarafları da, hukuku bile dinlemeden, eczacı örgütlerimizi teslim almışçasına, onları hiç dikkate almadan, fütursuzca saldırılarına hızla devam ediyorlar.
İTS uygulamalarında ki erteleme kararı eczacı örgütlerimizin ve kooperatiflerimizin baskıları ile değil, ilaç firmalarının isteği ve vatandaşın ilaç için eczane eczane dolaşması sonucu kaybedecekleri "OY" ların hesabının yapılması ile alınmıştır. İşlerine geldiği zaman uyup işlerine gelmediği zaman ellerinin tersiyle ittikleri mahkeme kararları da, artık saldırıları durduramamaktadır.
Sözleşme feshi gibi bir kararın yanlışından son anda yetişen mahkeme kararını çabucak uygulayarak kurtulan hükümet, İTS’ nin tamamen başlamasını keyfi olarak 6 ay öne çekmelerine dur diyen mahkeme kararına ise, uymamaktadır.
Meslek örgütlerimizin kişisel çıkar peşinde, yeteneksiz, teslimiyetçi ve korkak yönetilmelerini sağlayan hükümet, onlara aldırmadan saldırılarına devam ederek, eczanelerimizi yok etmek yolunda yalnız kalmıştır.
Bu süreçte kurduğumuz kooperatiflerimiz de bu saldırılardan ciddi pay alacaklardır. Eczane bazında yalnız kalan hükümet, artık kooperatiflerimize de direkt olarak saldıracaktır.
Sosyal devlet olgusunu yansıtan ve yaşatan ne varsa yıkmaya kararlı bir iktidar, kooperatiflerimizi de zayıflatmaya, onlara müdahale etmeye ve yok etmeye başlarken, bizler tüm kadrolarımızla, meclislerimizle, yöneticilerimizle ve en önemlisi siz üyelerimizle bu saldırıya hazır olmalıyız.
İstanbul eczacı kooperatifimizin 22.Mayıs.2010 Cumartesi günü Temsilciler Meclisinde 6.Haziran.2010 günü aday olacak yönetici adayları için önseçim yapılmıştır.
Bu önseçimde, 74 gibi yüksek bir oyla seçilmemi sağlayan Meclis Üyelerine teşekkür etmeyi bir görev sayıyorum. Onları ve tüm kooperatif üyelerimizi temsil ederek, eczacılarımızı ve eczanelerimizi "BİR TEKİNİ BİLE FEDA ETMEDEN" ve de kooperatifimizi bu saldırıdan korumak, yaşatmak ve yüceltmek için sizlerin adına tüm samimiyetimle ve enerjimle çalışacağıma, şeffaflık ilkemiz gereği hukuk sınırları içersinde sizleri bilgilendireceğime, bu vesileyle bir kez daha söz veriyorum.
8.Haziran.2010 günü yapılan ilk yönetim kurulu toplantımızda, görev dağılımı yapılmıştır. Temsilciler Meclisinde ayrı oylanmasına rağmen, yasal açıdan ise yönetim kurulu üyelerinin seçmesi esas olduğu için, önce Başkan seçimi yapılmıştır. Temsilciler Meclisi kararına saygı gereği, tek adaylıkta bırakılan Sait Yücel yönetim kurulu başkanlığına seçilmiştir.
İkinci başkanlığa da Mustafa Turunç, Saymanlık görevi için Ruşen Dündar seçildikten sonra, Genel Sekreterliğe, vaktim, birikimim ve çalışma arzum yeterli olduğu için aday oldum. Benim adaylığıma ilaveten Rafet Şahin’de aday oldu. Yönetim kurulunda yapılan oylamada 2–7 gibi bir sonuçla Genel Sekreterliğe Rafet Şahin arkadaşımız seçildi.
Önümüzde ki süreç küçük cirolu eczanelerin ve sermayeleri yetersiz olan düşük kar marjlı ilaç satan yüksek cirolu eczanelerin, yok olma tehlikesinin ağırlık kazanacağı bir süreç olacaktır.
Tabii ki hepimiz etkileniyoruz ve daha da fazla etkileneceğiz. Yine ilaç fiyat düşümleri artan hızlarda bizleri eritmeye devam edecektir. Yine sözleşme şartları keyfilikle uygulanmaya devam edecek, bilimsellikten ve hukuktan uzak SUT değişiklikleri ve İTS işi bizleri hem zarar ettirecek hem de saç baş yoldurmaya devam edecektir.
Kooperatiflerimizin her zamankinden daha çok, katılımcı, dar arkadaş gruplarının hegemonyasından ve egolarından uzak bir şekilde yönetilmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor.
Bu benim ve benim gibi düşünen arkadaşların temennisidir. Bu dileğin gerçekleşmesi, yönetimin görev dağılım toplantısında hiç dikkate alınmamıştır. Bu vurdumduymaz yöneticiler, katılımcılıktan uzak olduğu gibi, hukuk dâhil her şeyi kişisel amaç ve çıkarları için kullanarak, dar bir kadroya hitap etmektedirler.
Aynı tavrı kendi kooperatifimizde yaşarsak, kooperatifimiz saldırılara karşı koyamaz. Dar bir çevreyi koruyup kollayarak, tüm üyelerimizi saldırıya karşı korumamız mümkün olmayabilir.
Kooperatifimizin en küçük bir zayıflamasında ilk önce zarar görecek olanlar küçük cirolu üye eczacılarımızdır. Bu tip eczaneleri öncelikle koruyup kollamak politikası sosyal yanı da olan kooperatifçilik hareketinin olmazsa olmaz politikası olmalıdır.
Bu politika, başlangıç noktası olmazsa, zaten küçük birikimlerden bir güç yaratma amacıyla oluşturulmuş kooperatifimiz, küçük cirolu eczanelerini kaybeder. Hemen arkasından orta ölçekteki eczanelerini kaybeder ve süreç içinde, geriye kalan yüksek cirolu eczanelerle kooperatifi kurtarmak düşüncesi, kesinlikle kooperatif hareketine ihanet olan, onu şirket halinegetirecek,neoliberalizmin,savunusudur.
Bu düşünce ile idare edilen kooperatifimiz yok olmaya mahkûm edilir.
Önümüzde ki süreçte kooperatifimizi, gerçek bir kooperatif olarak yaşatmak için, küçük, orta, büyük tüm eczanelerimizi bir potada eriterek huzur ve güven içinde yaşatmak için çalışacağım. Sizlerin de desteğiyle kooperatifimizi ve ayırım göstermeden tüm eczanelerimizi bu saldırılardan yok olmadan çıkartacağımıza inanmak istiyorum. Haydi, bakalım, gecenin en karanlık olduğu an, sabaha en yakın andır. Bir dahaki bilgilendirme yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle kalın.