Ülkemizde kağıt üzerinde herhangi bir getirisi olmaması gereken meslek oda, birlik, dernek ve sendika yöneticilikleri seçim dönemlerinde nedense paylaşılamamaktadır. Aslında kişinin işini, ailesini ve sağlığını meslektaşları uğruna bu denli ihmal etmesi diğer meslektaşlarınca takdir ve minnetle karşılanması gereken bir durumdur. Hal böyle iken, takdir ve minnet yerine, yöneticilerin muhalif kişi ve gruplarca alabildiğince eleştirilmesi ise üzerinde önemle durulması ve sebepleri araştırılması gereken bir durumdur.
Serbest eczane sahibi olarak 6643 sayılı kanun gereği zorunlu üyesi bulunduğumuz Türk Eczacıları Birliği bünyesinde kurulan TEB Kanununda değişiklik komisyonu son toplantısını geçtiğimiz günlerde tamamladı. Gelen bilgilere göre, bölgesinde delege olarak bile seçilemeyen TEB yöneticilerinin 2 ay sonra Ankara’da yapılacak Büyük Kongrede tekrar aday olabilmeleri için söz konusu komisyonca kanun tasarısı taslak önerisi hazırlanmış. Sanırsınız ki, eczacının başka hiçbir sıkıntısı ve sorunu kalmamış, bizleri bugünlere ve bu müreffeh(!) hallere taşımış olan TEB yöneticilerinin koltuklarını sağlama alma görevini bu komisyon üstlenmiş. Koskoca ülkede 32.000 üyeli bir meslek birliği meslekte 5 yılını doldurmuş bilgi birikimli 335 delege içerisinde demek 11 kişilik merkez heyetine layık insanlar bulunamayacak da, bölgesinde tabanın reddettiği ve tekrardan delege bile yapmadığı TEB yöneticileri 1980 öncesinin seçimsiz atanan kontenjan senatörleri gibi TEB merkez heyetindeki görevlerine ömür boyu devam edecekler, öyle mi? Bu en hafif tabirle, 32.000 üyenin demokratik iradesine apaçık bir hakarettir.
Şu andaki üst meslek örgütü, bir oligarşik azınlık tarafından yönetilmektedir. Şöyle ki; üye sayısı bakımından çoğunlukta olan fakat mevcut delege sayısı bakımından azınlıkta olan büyük bir kitle yönetimden dışlanmıştır. Ve gittikçe daralan bir oligarşik kadro tarafından yönetilmektedir. Bunun böyle olduğu, geçenlerde yayınlanan bir gazete ilanıyla yaşananlar ve arkasından gelen yalanlama çabalarıyla anlaşılmıştır.
Şayet bu komisyon sağlıklı bir TEB yapılanması istiyorsa, bu kanun taslak önerisine; yöneticilerin üstüste en fazla 2 dönem seçilmesini ve tekrar seçilebilmek için en az 1 dönem ara verilmesini önerebilirdi. Ve bu komisyon illa iyi birşeyler yapmak ve temsilde adalet istiyorsa 6643 sayılı Kanunun delege sayılarına ilişkin 51. maddesini:
"a) ikiyüze kadar azasi olanlar, dört
b) Besyüze kadar azasi olanlar, dört mümessile ilave olarak ikiyüzden fazla her tam yüz aza için birer,
c) Beşyüzden fazla azası olanlar, yedi mümessile ilave olarak besyüzden fazla her tam yüzelli aza için birer,
Mümessil ve ayni miktarda yedek mümessil seçerler." şeklinde değişmesini sağlamak için çaba sarfederdi.
Kendi Odasında delege bile seçilemeyen TEB yöneticilerinin tekrar TEB yönetimine seçilebilme çabaları, meslek örgütü yöneticiliğini 20-30 yıldır kendilerine bir nevi meslek edinmiş ve kendince koltuğun tapusunu almış zâtların, önümüzdeki Eylül ayında yapılacak oda seçimlerine ilişkin erken panik ve endişelerine bağlamak yanlış sayılmaz.