KİMSE ÜZERİNE ALINMASIN

 

“Bir seçimin anatomisi” başlığıyla Eczacı Odası Olağan Seçimli Kongresi üzerine yazdığım yazı tamamı ile bir durum değerlendirmesidir. Seçime katılan ve uzun soluklu bir çalışma içersinde olmak isteyen her grubun, bu grupların aday listelerinde yer alan, hatta geleceğini eczacılık mesleğinde gören ve seçimlere gelerek bir grup lehine oy veren her eczacı meslektaşımın kendince bir değerlendirme yapması gereklidir.

Aksi halde seçimlere katılmanın, heyecan aramaktan başka ne anlamı kalır ki?

Tüm Eczacı Odalarında bu dönem yapılan Olağan Seçimli Kongrelerin, önceki Seçimli Kongrelere oranla ayrı bir önemi var.

“S.S.K. reçetelerini serbest eczanelere açıyoruz, işleriniz ve kazancınız artacak” yutturmacasının – Türkiye genelinde yaklaşık 600 eczane haricinde – iflas ettiği açıkça ortaya çıktı. Artan, sadece ödediğimiz vergiler ve kredi faizleri. S.S.K. reçetelerinin eczaneler tarafından karşılanmasını şiddetle savunan meslektaşlarımızın dahi, çoğu ya kurum reçetelerini karşılamayı azalttı ya da depolara karşı borç batağında.

Eczanelerimiz yangın yerine döndü. Kurum reçetelerini karşılasak da batıyoruz, karşılamasak da. İade reçeteler, kesintiler, firmalar tarafından yapılmayan ama bizlerden kesilen ya da firmaların imalatçı fiyatı üzerinden, kurum provizyon sisteminin ise perakende satış fiyatı üzerinden hesapladığı (ki, %2,7 daha fazla iskonto yapmamıza neden oluyor)  kurum iskontoları.

Her hafta bir ya da iki meslektaşım utana sıkıla “ ....  deposu veya İst. Koop. ekranımı kapattı, ekranımı açmaları için ricacı olur musun?”  diye telefon açıyor. Kendi adıma, bu gidişatın devamı halinde benim eczanem de çok yakında İst. Koop. ve depolar tarafından ekranı kapatılacak eczaneler arasında.

Tüm bunların haricinde For You’lar, Boyner’ler, Sabancı’lar, Koç’lar zincir eczaneler için tetikte beklemekte, her birinin alt yapısı, planı, projesi hazır. Bir gece vakti T.B.M.M.’nden geçecek 6197 sayılı yasanın değişikliği ya da bu yasanın iptalini ve yerine geçecek yeni yasanın kararını bekliyorlar.   

Geçen gün bir gazetede yer alan haberde “Sağlık Sektörü en yüksek prim yapan, kazanç sağlayan yatırım alanı” olarak lanse ediliyordu. Her yerde, verimli bir topraktan fışkıran buğday filizleri gibi özel hastaneler boşuna mı açılıyor? Bu hastanelerdeki ve kamu hastanelerindeki eczanelerinin kimin hesabına çalışacağını niye düşünmüyoruz?

Bir Eczacı Odası seçimi, sonuçları içimize sinmese de geride kaldı. Önümüzde T.E.B. seçimleri var. Burada oluşacak Merkez Heyeti yapılanması hakkında düşünce üretmeye bu günden başlamak gereklidir. Eczacı Odası seçimlerini kazanan yönetimleri ve Büyük Kongre delegelerinin yapısını irdelemek, yaptıklarını, kimin kiminle ittifak pazarlığı içinde olduğunu çok iyi gözlemlemek ve bilgilerimizi paylaşmak zorundayız.

“Bir seçimin anatomisi” başlıklı durum değerlendirmesi yazım için İstanbul içindeki ve İstanbul dışındaki meslektaşlarımdan birçok telefon geldi. Tamamına yakını yaptığım tespitin doğruluğu yönünde görüş bildirdi.

Ancak, bazı meslektaşlarımca yazdıklarıma kızıp bir internet sitesinde şahsımı hedef alan yazılar yazıldığı söylendi. Bu yazıları okumadım, okumayacağım da. Yazan meslektaşlarıma değer vermediğimden ya da onlara saygısızlıktan değil, şahıslar üzerinden yapılacak kalem kavgalarının kimseye fayda sağlamayacağına, kişileri yıpratmaktan ve bazı kişileri sevindirmekten başka bir işe yaramayacağına inancımdandır. Kişisel problemler var ise – ki, benim yok -  karşılıklı konuşarak rahatlıkla çözülebilir.

Birimizin eline batan iğnenin acısını, diğerimizden daha çok kim duyumsayabilir ki?

 

Ecz. Ertan ÇİFTÇİ



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat