İstanbul Eczacı Odası web sitesinde “Yönetim Kurulu adına” olmayan sadece İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Semih Güngör imzalı, “Basına ve Kamuoyuna” diye başlayan ve “SGK İlaç Protokolü Hükümlerini Hala Uygulamıyor” başlıklı bir basın duyurusu yayınlandı.
Bildiğimiz gibi Sn. Ecz. Semih Güngör, S.G.K. ve T.C. Bakanları ile yapılan 2008 yılı Kamu İlaç Alım Protokolü görüşmelerine T.E.B. Merkez Heyeti yanında Komisyon üyesi olarak katılmış ve bu güne dek süregelen gelişmelerin bire bir içersinde yer almıştır.
Basın duyurusunu okudukça süregelen süreç içersinde eczacı tabanının gösterdiği kararlılığın örgüt yöneticileri tarafından nasıl pasifleştirildiği de gün ışığına çıkıyor, gözler önüne seriliyor.
İlk belirgin özellik, artık Türkiye’de eczacıların varlığını sürdürmesini belirleyen Kamu İlaç Alım Protokolü görüşmeleri öncesi örgüt yöneticilerinin gösterdiği rehavettir. Tabandan gelen uyarılar sürekli olarak göz ardı edilmiş, önemsiz olarak addedilmiştir. Yapılan eylemliliklerin değerlendirilmesi bilerek ve isteyerek yapılmamıştır.
30 Haziran’da eczacıları The Marmara Otelinde toplayıp, “zafer kazandık” söylemi ile katılan eczacıların yanlış bilgilendirilmesinin ve hiç kimseye söz hakkı vermeden bitirilen toplantının öz eleştirisinin yapılmasını İstanbul ve Yalova eczacıları beklemektedir.
Ayrıca, 9 Temmuz’da imzalanan protokol sonrası T.E.B. ne diye ilaç sanayi ile hiç gereği yokken pazarlık masasına oturtuldu, Sn. Ecz. Semih Güngör’ün de katıldığı ilaç sanayi ile yapılan görüşmelerde ve bu dönemde Bakanlarla yapılan görüşmelerde neler konuşuldu?
Sözleşme formlarının basımının ay sonuna dek geciktirilerek eczacılar niçin son iki, üç gün sözleşme imzalama ve teslim çilesi çektirildi?
Bir ay içinde “Zafer” nidalarından, S.G.K. kapısının önünde “lütfen sözleşmelerimizi alın” ricalarına nasıl geldik?
Buyurun bunları anlatın eczacıya.
Basın açıklamanızda yazdığınız sorumlular kim? Koyun adını.
Hedeflerinizi doğru ve açık olarak belirlemek ve deklare etmeniz gerekir. Eczacının bugün içinde bulunduğu durumun asıl sorumlusu mevcut AKP iktidarı ve “sağlıkta dönüşüm programı” isimli ucube uygulamadır. Eczacı kamuoyu bilmektedir ki bu program küçük ve orta ölçekli eczacıyı yok saymakta, sağlık sistemi içersinde de eczacılık mesleğini (kamu eczacıları dâhil) dikkate almamaktadır.
İlaç sanayicileri ve bazı zincir hastane (dolayısı ile zincir hastane eczanesi) sahipleri bu durumu kullanarak yollarına devam etmekte, sistem içersinde konumlarını güçlendirmektedirler.
Bunun haricinde basın açıklamasında “İlaç sanayisinin S.G.K.’na yaptığı iskontolar hala üzerimizden yürümeye devam etmektedir” serzenişinde bulunulmuş ki, bu durum hazırlanmasına Sn. Ecz. Semih Güngör’ün de katkı verdiği imzalanan sözleşmenin kuralları dâhilindedir. Her halde gözden kaçtı.
S.G.K.’nun yargı karşısında hesap vereceği belirtilmekte. Oysaki ben hukuk desteği sağlanması konusunda İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kuruluna hitaben yazdığım 14.07.2008 tarih ve 7679 gelen evrak no’lu dilekçenin yanıtını hala bekliyorum.
Yapılan ve kime hitap ettiği belli olmayan basın duyurusu, üyelerden gelen tepkinin tabiri caiz ise gazını almak amaçlı olduğu izlenimi vermektedir.
“Ortaya karışık” söylemler ile örgütün saygınlığının kaybedilmesinden başka bir yere varılmaz.
Ecz. Ertan Çiftçi
Eczacının Sesi Meclisi üyesi