Ecz. Serhat Salim Aktaş

Gazetecinin biri yine “eczacılık ve eczacı” yı aşağılayan, değersizleştiren bir yazı yazmış ve sosyal medyada pek çok eczacı birkaç eczacı odası yazı yazmış ve güya utanmış ve ağzının ucu ile pişmanlık belirtmiş.

Bu olayı duyunca, bu yazıyı yazmaya karar verdim. Şöyle yazayım dedim. Eczacıyı temsil eden kurumlar neden bu hakaret, değersizleştirme, aşağılama durumunda gereğini yapmazlar? Gereği ne derseniz, tabi ki “erteleme” değil. Yasal haklarını koruma, dava açma.

Bu yazıyı yazarken, gündemde olan ve yakın gelecekte olması muhtemel birkaç konuda uyarı görevimi yapmak istiyorum. Toplam üç konuya yoğunlaştım ve mümkün olduğu kadar basit yazacağım.

Birinci konu; yakın zamanda yaşadığımız ve iki üç ayda bir birinin ortaya attığı bu değersizleştirme ve hakaret durumunda, derhal ceza davası açmak gerekir. Hakaret şikayete bağlı bir suç, o nedenle şikayet edilmeli. Ve ardından tazminat davaları açarak, hadsizlere hadleri bildirilmeli.

İkinci konu: Sinai mülkiyet kanununda, “Marka Tescilinde” mutlak ret nedenleri:

“Madde 5- (1) d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler” şeklinde düzenlenmiştir.

Ne anlama geliyor bu madde? Diyor ki,meslek adları marka olarak kullanılamaz. Kullanılır ise bu mutlak red nedenidir .Biz ne yaşıyoruz peki? ”ECZACI” bir mesleğin adı ve 5 yıllık zor bir eğitim sonucu alınabilen bir unvan. Ama bir yayın kuruluşu, hani şu para alarak ünlü ödüller dağıtan yayın kuruluşu, bizim mesleğimizin adını, dergisinde MARKA olarak kullanıyor. Bu konuda herkes sus pus. Eczacıyı temsil edenler dava açmalı ve bizim alanımızda çelik çomak oynayanlara gereği yapılmalıdır.

Ve son konu; Kişisel verilerin korunması kanununu duymuşsunuzdur, ve bu kanunda öngörülen Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nu… Bu kurum, Sermaye Piyasası Kurumu(SPK),Rekabet Kurumu(RK), Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu(BDDK) vb gibi düzenleyici ve denetleyici bir kurum. Kendi alanında düzenlemeler ve denetlemeler yapan özerk kurum yüklü miktarlarda para cezası da verebiliyor. İlaç ve eczacılık alanı da gözlem altında. Tehlike şurada arkadaşlar; bizler mesleğimizi yaparken, sağlıkla ilgili pek çok kişisel veriyi öğrenip depoluyoruz. Ancak bu verileri nasıl depolayacağımız ve kim yada kimlerle ne kadarını paylaşacağımız muamma. Eczane işletim sistemi firmaları, bu bilgileri ve bizim bilgilerimizi nasıl stokluyor, ne kadar saklıyor ve kim ya da kimlerle nasıl paylaşıyor? Bir sigorta reklamında “ eczane çalışanı bir hastanın bilgilerini üçüncü kişi ile paylaşmış ve hasta şikayetçi olmuş. Eczaneye yüklü bir ceza verilmiş”. Sigorta yaptırın diyor. Bu tehlike maalesef önümüzde. Henüz Rekabet Kurumu ve ,Rekabet Hukuku konusunda gereğini yapmamış ve milyon TL cezalar öderken, yeni bir durum ile karşı karşıyayız. Acilen TEB Merkez Heyeti ve TİTCK, bu konuya özgü bir yönetmelik hazırlamalı ve bizim alanımız ile ilgili kurallar ve sınırlar belirlenmelidir. Aksi halde bomba hangi meslektaşımızın elinde patlayana kadar bekleriz. Her zamanki sorunları ötelemeye ,ertelemeye, halının altına süpürmeye devam ederiz diye endişe duyuyorum. Saygılarımla…



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat