Ecz. Murat AKER
Bu köşeden yazılarımı takip edenler bilirler, 6 Aralık’ta yapılan TEB Merkez Heyeti ve organlarının seçimlerinde, ne Erdoğan Çolak’ın ne de Harun Kızılay’ın iki ayrı liste ile karşımıza çıkmalarının doğru olmadığını, ikisinin de görev yaptığı yıllarda eczacıların sorunlarına çözüm olmakta yeterli olamadıklarını defaatle yazmıştım.
Erdoğan Çolak’ın listesinin iki fireyle kazandığı bu günlerde, sizlerle bazı izlenimlerimi paylaşmak istiyorum;
Tarih 14 Mayıs 2015, Ankara Ü. Eczacılık Fakültesi’nde Eczacılık Günleri kutlamaları programı çerçevesinde düzenlenen “eczacılık istihdamı” konulu panelde, Ecz. Bülent Orçun, Sayın Çolak’a, bir soru yöneltmişti: “20 yıllık meslek hayatımda sayın Domaç ve sizden başka TEB Başkanı göremedik, gençlerin önünü açmayı düşünmüyor musunuz?”
Sayın Çolak’ın bu soruya cevabı hatırladığım kadarıyla şöyleydi: “Bizler çok demokratik şekilde seçiliyoruz. Önce kendi bölgemizde seçime giriyoruz, kazanırsak TEB için tekrar seçime giriyoruz.” Yani iki ayrı seçimi kazanarak bu koltuklara oturduklarını, isteyen herkese bunun önünün açık olduğunu belirtmişti.
Kariyerlerimizin belirlenmesinde birçok faktör yer almakla birlikte şans faktörünün de ayrı bir yeri olduğunu düşünüyorum. Nitekim, sayın Erdoğan’ı ele alırsak, gene yanlış aktarmıyorsam kendi ifadesiyle; Adana’da politika yaparken eczacı meslektaşlarından gelen teklifle meslek siyasetine girmiş. Eczacı Odası Başkanlığı dönemlerinden sonra TEB Merkez Heyeti üyeliği ve 2. Başkan iken, Sayın Domaç’ın milletvekili seçilmesiyle başkanlık yolu açılmıştı.
TEB 40. Olağan Kongresi’nde ki izlenimlerim, Sayın Çolak’ın doğal yeteneklere sahip usta bir siyasetçi olduğunu bir kez daha kanıtladığıdır. Bunu salondaki diğer eczacılar da sıkça dillendirdiler.
6 Aralık seçim gününe gelene kadarki tabloyu özetlersek;
TEB Genel Sekreteri Harun Kızılay, bu dönem için başkan adayı olduğunu, bağlı bulunduğu Konya Eczacı Odası’nın da desteğini alarak çok önceden açıklamıştı.
Adana Eczacı Odası Yönetimi ise, Sayın Çolak’ı, 8 yıllık TEB Başkanlığı vizyonunun artık bittiğini söyleyerek yeni isimlerin önünü açmak için, kendi listelerinden delegasyona aday göstermediler. İlkelerinin arkasında da TEB Kongresinin sonuna kadar taviz vermeden durdular.
Özet belirttiğim gibi bir siyaset uzmanı olan Sayın Çolak, Adana’dan bağımsız aday olarak girdiği delegasyon seçimlerinden başarıyla çıkarak birinci sınavı geçmiş oldu.
TEB seçimlerine doğru, delege sayıları fazla olan büyük illerin de içinde olduğu 10 Eczacı Odası, seçimlere İstanbul Eczacı Odası eski başkanlarından Ecz. Zafer Kaplan öncülüğünde yeni bir listeyle katılma kararı aldılar.
Oluşacak 3.liste Erdoğan’ın işini zorlaştırırken, Harun Kızılay ve ekibine seçimi kazanma avantajı sağlıyordu.
Sayın Çolak, iyi bir stratejiyle başta İstanbul olmak üzere ideolojik olarak kendisine yakın eczacı odalarını yanına alarak, listeleri ikiye düşürmeyi başarmış ve Harun Kızılay ekibine az bir farkla üstünlük sağlayan delege sayısıyla seçimlere girme fırsatını yakalamıştı.
Kongrenin 3. gününde yaptığı konuşmada ise; birlik ve beraberlikten bahsediyor, geçmişte hatalarının olabileceğini söylüyor, daha önceki yönetimlerde büyük illerin TEB Yönetimlerinde temsil edilmemelerinin çok büyük eksiklik olduğunu ifade ediyor ve bu seçimlerde bu durumu düzelteceklerini söyleyerek adeta günah çıkartıyordu.
Dün dündür, bugün bu gündür siyaset mantığıyla, salondakilere yeni projelerini ekip ruhuyla başaracaklarını ifade ediyordu.
Meslekte 40 yılını doldurmuş bir eczacı abim, bunları her genel kurulda defalarca dinlediğini söylüyordu.
6 Aralık seçim günü merakla beklenen sonuçlar açıklanmış, Sayın Erdoğan Çolak, 4.kez girdiği başkanlık seçimini kazandı. Harun Kızılay ve Kerem Zabun’un deldiği listede İstanbul’un adayı Sayın Zafer Kaplan liste dışı kaldı. Bu da şunu ifade ediyordu: Ankara zaten daha önce ekarte edilmişti. İzmir Merkez Heyetine üye vermemişti. İstanbul’un adayı da seçilemeyince gene 3 büyük ilin içinde olmadığı çarpık bir Merkez Heyeti yapısı oluştu.
Yazımın başlarında bahsettiğim gibi şans bir kez daha Erdoğan’dan yanaydı…
Liste delinmeden çıksaydı; belki de Zafer Kaplan’ın Erdoğan’ın üzerine ağırlığı olur, Merkez Heyeti yapısı biraz değişebilirdi. Bence şu an ki tablo, Erdoğan’ın ipleri istediği gibi ele almasına yarayacak bir durum sergiliyor. Harun Kızılay’ın baskın genel sekreterliğinden de kurtulan Erdoğan için, belki de kazandığı son seçimde artık bir bahar havası yaşattı.
TEB seçimlerinden büyük umutlar bekleyen bizler içinse, siyasi parti liderlerinin, Sağlık Bakanı’nın, birlik başkanlarının katılmadığı ve politikayı çok iyi yapan Sayın meslektaşımız Özgür Özel’in (CHP Grup Başkan Vekili) siyasi şovuna çevirdiği, TEB 40. Olağan Kongresi’nden mesleğimizin geleceği için Allah’a dua etmekten başka şansımız kalmadı.
Yeni seçilen TEB Yönetimi’ni tebrik ederek yazımı bitirirken, beni şaşırtması umuduyla başarılar diliyorum…