Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK
EDAK Ecza Kooperatifi ve İzmir Eczacı Odası, 20 Ocak 2015 akşamı, İzmir Atatürk Kültür Merkezinde, İzmir Eczacı Odası 1978-80 dönemi başkanı ve Edak kurucusu Ecz. Nur Işık Boyacıgilleri andı. Gecede, eczacıların eczacı-eczane sorunları dışında da bir şeyler bilip söyleyebileceği, yapabileceği bir kez daha ortaya çıktı. İzmir Eczacı Odası Türk Sanat Müziği korosu, şarkılarla aldı bizi gökyüzüne, yıldızlara, sevenlere, gülen kara gözlere, gurbete, mevsimlere, nice nice zengin gönüllere kavuşturdu. Unuttuk zannettiğimiz şarkıları, hepimize coşku ile söyletti. ‘Edak Ateşi’ topluluğu da sıcak, canlı, atak hareketleri ile ülkemizin birbirinden hareketli, bereketli her bölgesine götürdü, gezdirdi getirdi. Alkışları hak etti. İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan ve Edak Ecza Kooperatifi Başkanı Emre Bacanak da ilk defa, eczacılara müjde verme dışında, hak ederek bir hayli alkış aldılar. Takıntı, gerginlik, endişe attığımız bir gece idi. Ne kadar da iyi geldi. Sanki Işık Boyacıgiller oradaydı. Sanki gecenin adı, Nur Işık Boyacıgiller’i “anma” değil "anlama" oluverdi.
Ecz. Nur Işık Boyacıgiller önce insan sonra eczacı idi. Yaşamında günlük dertlerini dert etmedi. Aklı, fikri, kulağı kolay kazanca hiç gitmedi. Gözü her zaman tok idi. Kaderini, çevresini, canlıyı seven, kavgasız, telaşsız, bilgi, nezaket, cesaret sahibi, dirayetli, kararlı, sezgileri kuvvetli idi. Düşünce, eylem, yaşam çizgisinde çelişkiye düşmeden, kimseyi satmadan, kimseye çelme takmadan, kimsenin omzuna basmadan yükselen, yaşama kalite katmak için yaşayan tam bir “aydın” örneği idi.
Üniversiteye girişlerde, en ön sıralarda yer alan öğrenciler olarak, saygın, makul kazançlı, serbest meslek sahibi olmak için eczacı olmuştuk. Gecekondulaşma gibi birbirine yanaşmış, dayanmış, mutfaksız, tuvaletsiz, duşsuz birer küçük odalı eczanelerin içinde mutsuz, savruk, zor kazanan, başını kaldırıp ufuk arayamayan dert dinleyici, dert anlatıcı olduk. Küreselleşme rüzgarlarına kapılan, sürüklenen ülkemizde, otuz bin eczacıdan hiçbirimizin küresel oyuncu olma ihtimali, şansı yok. On binimiz, yaşam telaşını, yaşam korkusuna çevirdi; yalnızlık girdabına girdi. Duvara ağlamaları, şeytan taşlamaları bırakıp, “Batsın Bu Dünya” şarkısıyla efkar dağıtıp, yeni bir ortam, yeni bir iklim, yeni bir eczacı, yeni bir eczane oluşturma çalışmasına başlamalıyız.
Demokrat, ekonomik, sosyal yapısı ile kooperatif, az gelire şükretmesini bilen yurdumuz insanına, kendi kendine düşünebilen, kendi emeği ile geçinen, sıcak, samimi ilişkilere yatkın, alışkın eczacılara iyi yakışacak, iyi gelecek. Umutsuzluğu aşıp, didişmeyi, yılana, yalana sarılmayı, kendi çöplüğünde ötüşmeyi bırakıp, sağlıklı, kaliteli, keyifli yaşam konularında üretici, tüketici kooperatifler kurup çalıştırabilmeliyiz. Küçükleri silip süpüren, savuran küresel rüzgarlara karşı da en iyi korunak kooperatifler olabilir.
Artık yalanlar, oyunlar bozulmalıdır. İçimizde çok Nur Işık’lar var, onlar bulunmalı, yolları açılmalıdır. Üç beş kooperatifle değil, bütün ülkeye yayılmış kooperatifler ile, sosyal yaşamın kanı olan ekonomiye, beyni olan demokrasiye sıkı sarılmak gerekir. Yaşama sağlam tutunmak için, iş arasında sosyal medya oyunculuğu, facebook pozu-fotoğrafçılığı, günlük kısır, küçük çıkar tartışmaları-toplantıları yetmez. Eksik olursa olmaz olarak zaman, emek, bilgi, bedel, iyi niyet, cesaret, eylem gerekli.
Ecz. Nur Işık Boyacıgiller’in felsefesi; yaşam telaşını, yaşam kalitesine, yaşam keyfine dönüştürmektir.