Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK

ECZACI GÜNDEMİ

Ülkemizde bilimsel eczacılık, 1839’da tıp mektebinde açılan eczacı sınıfından mezun olanlarla başladı.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti eczacı ve eczanelerle ilgili ilk dağıtma, derleme, düzenleme, kapatma, toplama özetle disipline alma işini 1927 yılında yaptı.
Serbest piyasa düzenini savunan Demokrat Parti ilaca kolay ucuz ulaşmak için 1953 yılında çıkardığı Eczacılar ve Eczaneler Yasası ile her diplomaya bir eczane yolu açtı.
1956’da da eczacılığı yüceltmek, yükseltmek, eczacıyı korumak kollamak, demokrasiyi geliştirmek, toplumu sağlıklı kılmak hedefli eczacı odaları ve Türk Eczacıları Birliği kuruldu.  
2012 yılında yapılan nüfusa göre eczane sınırlaması ile "hele bir sınırımız belli olsun gerisi kolay" denmişti. Gerisi kolay olmadığı gibi yeni muvazaalara, sıkıntılara neden olurken yeni eczacılara da derman olamadı. Eczacıya eczane dışında alanlar açılmadı, eczanedeki görev hak ve sorumluluğu yuvarlak laflarla geçiştirilerek bilgi, birikim, beceri, ustalık ölçülüp değerlendirilmedi. Diploma kral, eczacı kayıp hale geldi.
Bu işi kolay kazanç gören sermaye 1964 yılında ‘özel yüksekokul’ icat etti. Acele bir yasa ile açılıp ortalığı saran paralı özel yüksekokullar seri üretimle diş doktoru, eczacı, mühendis yetiştirdi. (Mecliste güçlü olan tıp ve hukukçular kendilerini korudu, hukuk ve tıp özel yüksekokulu açtırmadı.) Bu paralı yüksekokulların 7 yıl uğraş sonunda anayasaya aykırılığı kanıtlanınca, sermayeye pardon dendi, zarara girmesinler diye bir ödül daha verilerek okullar devletleştirildi. Devletin eczacılık fakültesi sayısı da zoraki gelin gelmiş gibi bir günde %300 artıverdi. Bir on sene dinlendirilen sermayeye küçük bir yasa ile de vakıf üniversitelerinin yolu açıldı. En yüksek mertebe olarak vatandaşın gözüne kulağına çok hoş gelen ‘üniversite’ devlet tarafından ilçelere illere, sermaye tarafından da zengin ve önemli noktalara açıldı. Sayı rekorları kırılırken, kalite sorunu kesintisiz atışılır tartışılır oldu.
Eczane sınırlaması olan ülkemizde “eczacılık fakültesi” sınırlaması akla gelmedi, sayı elliyi geçti. Eczaneye düşen paraları eczacının zanneden yurttaş da malını, tarlasını satıp çocuğunu eczacı yaptı.
Eczacılık diploması alan, bulan, kapan, koparan eczane açmaya koştu. Eczane ilaç temsilcilerinin at koşturduğu dükkâna, ilaç da kolay ucuz ulaşılabilir, borç yazdırılabilir, biri olmazsa biri iyi gelebilir, al gülüm ver gülüm, deftere yaz gülüm, yazdır gülüm ürünü oldu…
Sağlıkta dönüşüm ile de ekonomik ömrü boyu garantili en büyük özel hastaneler ve teşhise yardımcı aletler moda oldu. Hastanelerin, teşhise yardımcı aletlerin israfları önlenemedi ama ilaç olabildiğince fiyat ve kar oranı olarak baskılandı, eczacıya birinci basamak sağlık sunucususun dendi ama ne yapacağı, bu yaptığına karşılık ne hak edeceği bir türlü açıklanmadığı gibi ufak tefek sorunlar ciddiye alınıp çözülmedi.
Sağlığa eczacı katkısı gündeme gelemedi.
Devletin amacı ve hedefi bilim ve teknoloji ile üretimi artırıp refahı sağlamaktır.
Eczacının Gündemi Ne? Son 50 yılın en önemli, en uzun gündem hangisi? Hangi gündem ne kadar sürdü, kim ne söyledi, yazdı?
Demokrasilerde demokratik kurumlarla toprağa tohum atılıp fide oluşturulur, bu fide üst kurumda fidana dönüştürülür ve toplum için ağaç oluşturmak üzere politikaya teslim edilir. Bu sürecin her basamağı, bir usta yönetiminde, bilim, bilgi, birikim, cesaret, disiplin, koruma, sürekli çok çalışma, dikkat, denetim gerektirir; düş, tasarı, taslak yapıp politikaya teslim edilerek yasa, yönetmelik, genelge, sözleşme hazırlaması beklenir, istenir, baskı yapılır, kamuoyu oluşturulur, sonuca kadar saniye harcamadan milli maç yapıyormuş gibi gayret edilir.
Canlı yaşamı kollama, koruma, iyileştirme, keyiflendirme ürünlerinin üretim, depolama, tüketim bandında sonsuz kaynaklar ve konu var. Üç yönü deniz manzaralı, 800 bin km2 verimli toprak, ummadık kadar canlı çeşitliliği, 85 milyon akıl beden ruh sağlığı arayan, çok hareketli, çok yeme içme sever, keyfine düşkün insana 40 bin eczacı çok değil.  
Eczane dar ve küçük, eczacının olmazsa olmaz görevini aklıyla, bilimiyle, bilgisiyle, emeğiyle, hakkıyla yapana MESLEK HAKKI yok. En az noterlerinki kadar bir meslek hakkı olmalı. Eczacı ve topluma görüntüde kolaylık sağlanmış, gerçekte bilimden, eczacıdan beklenen çıktı sağlanamamıştır.
Eczacının eczanedeki görev, hak ve sorumluluğu, 8 saatte kaç reçeteye hükmedebileceği belirlenir hesaplanır kesinleşirse ECZACI SAYISI ECZANE ALANI ortaya çıkıverir, eczacı eczane bağlantısı kurulabilir.
Eczacı ilaç, gıda denetiminden, depolanmasından, üretiminden, tüketiminden, uygulanmasından, politikasından, yorumlanmasından birinci derecede görevli, hak edici, sorumlu olarak yeni tanımını, tarifini, konumunu güncellemelidir.
Acısız, dingin, katlanılabilir yaşama katkı koymak için kendimize bir yol açabilmemizin, bulabilmemizin birinci basamağı aramaktır. Aramak gündem ile başlar.
Simyacılar altın ararken altın bulamasa da doğa yasalarını, gıdayı, ilacı, porseleni bulmuşlardır.
1980 yılından beri değiştiremediğim gündemim:
NASIL BİR ECZACI NASIL BİR ECZANE?


 Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK

 04 Temmuz 2024 KUŞADASI



  



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat