“Yeterince ileriyi göremeyen insanların önlerinde hep dertleri vardır” demiş, milattan beş yüz yıl kadar önce Konfüçyüz. Bir adım ötemizi, ufkumuzu göremeden dertlerimizi seve okşaya, konuşa hoplata büyütüyor, çoğaltıyoruz.

Ünlü edebiyatçı, sporcu Mehmet Fuat, edebiyatın içine düştüğü magazin eğilimlerine, öne çıkan bireyci tutumlara bakarak, "Edebiyatın böyle bireysel bir uğraşa dönüşeceğini bilsem edebiyatçı olmazdım. Ben edebiyat yoluyla daha güzel bir toplumun, daha nitelikli insanların yaratılabileceğine inandığım için edebiyatçı olmuştum. Yoksa söz gelimi mimar olur, insanlara güzel yapılar yaparak topluma yararlı olmaya çalışırdım" demiş.

Her meslek içinde, o mesleği yüceltecek, niçin o mesleği yaptığımızı sorgulayacak,             Mehmet Fuat’ın söylediklerini söyleyecek çok insan var. Bu insanların iletişimleri kopuk kopuk, kesik kesik olmasa, yalnızlık korkuları aşılabilecek, insani duygu ve düşünceler birden bire çoğalacak.

Yakın tarihimizde, Mustafa Kemal Atatürk ve çalışma arkadaşları, bir mesleğin değil, koca bir ülkenin kararan ufkunu, cumhuriyet değerleri ile ağarttılar. Temel ekonomik yapıları yerli yerine oturtarak anıt gibi kurumlar kurdular.

Ne yazık ki cumhuriyet değerleri ve temel ekonomik yapılar on yıldır bir bir yok edilmektedir. Bu dönüşümü, bu yok oluşu, bir partinin hokkabazları hayırlı, yararlı, gerekli işlermiş gibi anlatmakta, yandaş, yalancı, çıkarcıları desteklemektedir. Kulağı din yalanlarına dayanmış, gözü, aklı hoş-boş televizyon kanallarına takılmış insanlar alkışlamaktadır.

Organize soygun, büyük vurgun, insafsız, acımasız çevre ve kul hakkı yemek, paha biçilmez hediye kabul etmek, çıkarcılık, ayrımcılık, kayırma sıradanlaştı.

Diğer partiler ya sessiz seyirci, ya da hiç duraksız yakınan, uydurulan gündeme takılan,
kaynayan kendi kazanına odun taşıyan durumda.

Partisiz bazı gruplar, aydınlar imza topluyor, hükümeti ve birbirlerini uyarıyor, çıkış yolu arıyorlar. İşe yarar bir rüzgar, bir enerji toplanamıyor. Pişkin iktidar, hak, hukuk tanımıyor, ‘Gezi’, imza, ikaz tınlamıyor-dinlemiyor.
 - Herkese fırsat veren çağdaş .……. ..…..………… EĞİTİM
- Çevreyle uyumlu, toprağa, canlıya zararsız………..ÜRETİM
- Beden, akıl, ruh için sömürülmeyen, abartılmayan..SAĞLIK
- Hukuka dayalı, adil, zamanında   …………………ADALET
- Barışı sağlayan, teminat altına alan ……………… ASKERLİK
- Bilimsel, özgür  ……………………………………DİL-DİN - KÜLTÜR - SANAT- SPOR
          HEDEFLEYEN PARTİ OLSA
- Bilimsel düşünceyi temele indirip, sadeleştirip, hızla yaysa.
- Ahlakı yücelterek ahlaksız oyunu bozsa, insanı bedavadan uzak tutsa.
- ‘Çalışmak ibadettir, çevre ve kul hakkı yemek en büyük ihanettir’ sözünde ve özünde olsa.
- İnsanı değil düşünceyi tartışsa, samimi olsa, edepli davransa.
- Genel başkan sultası, despotluğu, yönetim baskısı, keyfiliği olmadan demokratik yörüngede yolunu alsa.
- İmzacılar, ikazcılar savundukları ayrıntıları ertelese, cumhuriyet değerlerinde birleşse, aydın, demokrat, söz ve imzadan öte, eylem ve pratik ile örnek olsa.
- ‘Gezi’ geni ve ruhu, bir pınar gibi gözle görülür, elle tutulur halde kurumsallaşsa.
-Parti kurma çalışmaları vekillerce tepeden değil, güç odaklarının himayeci, kayırmacı alanlarına girmeyen işin gerçek sahibi yurttaşlarca yerelden başlasa.

BU SA’LAR BİR GÜN SAHİ OLSA, CUMHURİYET TEKRAR ŞAHLANSA!..



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat