Eczacılık meslek örgütleri ve Fakülteleri tarafından her yıl 14 Mayıs tarihinde “Eczacılık Günü” kutlamaları yapılır. Eczacılık Bayramı olarak da anılan bu günde eczacılar, mesleki sorunlarını birlikte görüşüp, incelemek, toplumu ilgilendirenlerini halka paylaşmak ve çözüm yolları önermek amacıyla 14 Mayıs 1839 tarihinde Mekteb-i Tıbbiye-i Şahene’de (İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi) eczacı sınıfının açılış günü esas alınarak yapılan kutlamaların, bu yıl 171.’si Türk Eczacıları Birliği, 52 Eczacı Odası ve Fakülteler tarafından 10-16 Mayıs tarihleri arasında yapılan çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.
Bugün 171.yılını kutlayan ve en köklü mesleklerden biri olan eczacılık mesleği, 2010 yılında hem eczacılar, hem de halkımız için tam bir sorunlar yumağıyla dolu. Eczacıların erteleyin! uyarılarına aldırmayan hükümet,16 Mayıs’ta başlatacağını duyurduğu, dünya’da örneği olmayan İlaç Takip Sistemi , medula sistemiyle birlikte işleme girince zaten yetersiz olan iletişim ağı ve program altyapısıyla eczanelerin ekranlarının kilitlenmesi ve halkın büyük oranda ilaca erişiminin engellenmesiyle sonuçlanacak ve muhtemelen “kervan yolda dizilir mantığıyla” başlatılan bu uygulama da yeni bir tarihe ertelenecek gibi görünüyor.
Öte yandan, Sağlık hizmetlerinin Anayasamızın sosyal devlet ilkesine aykırı olarak adım, adım paralı hale getirildiği sağlıkta dönüşüm sürecinde, halkımızla birlikte en büyük sıkıntıyı eczacılar yaşamaktadır. Çünkü ,2000’lerin başından bu yana Türk İlaç Fabrikaları birer , birer yabancı şirketlere satılmış ve çoğunluk hisseler bu grupların eline geçmiş, şimdi ise ülkemizde “sadece eczacıların mülkiyetinde olan eczane açma hakkının”, serbest piyasa rekabet koşulları ileri sürülerek “eczacı olmayan sermaye gruplarına da tanınması” AKP hükümeti tarafından planlanıyor. Bununla birlikte halka yönelik “ilaçta reklamın” serbest bırakılması, “ilacın marketlerde satılması” projeler ile “OTC denilen reçetesiz satılacak ilaçların” fiyatlarının da serbest bırakılmasının senaryosu çokuluslu ilaç şirketleri tarafından hazırlanmış ve uluslar arası kuruluşların etkisi altındaki AKP hükümeti, yasal düzenlemenin çıkarılması için uygun zamanı beklenmektedir. Bu işlemlerin sonbahara kadar bitirileceği de kulislerde konuşulmaktadır.
Tüm bu düzenlemelerden sonra reklamların etkisiyle marketlerden yapılacak ilaç satışlarının “bilinçsiz, hatalı ilaç kullanımına bağlı sakatlık, ölüm olaylarının ” ayrıca, “ilaç harcamalarının da milli gelire oranının katlanarak artması” kaçınılmaz olacaktır. Rekabet ve liberalleşmeyle hizmetlere erişim, kalite ve verimlilik artışı ve eşitlik söylem düzeyinde kalırken, ulus ötesi şirketlerin kasaları dolacak, ülkemiz ekonomisi, eczacıların meslek hakları ve halk sağlığında ise onarılmaz yaralar açılacaktır. Bu gerçekleri bile, bile ülkesinin ve halkının aleyhine karar alanlara ne ad verilir? “adını da siz koyun”.
E.Ü. Öğretim Üyesi