PİCASSO

"Başkaları özyaşam öyküleri yazar, ben resim yaparım. Bitmiş olsa da, olmasa da tablolarım günlüğümün sayfalarıdır, böyle oldukları için değerlidirler. Gelecek tercih ettiği sayfaları seçecektir.Seçmek bana düşmez."

PABLO RUİZ PİCASSO
20.Yüzyıl sanat tarihine baktığımızda karşımıza devamlı Pablo Picasso isminin çıktığını görürüz. Sanatçı gerek ressam, gerek heykeltraş, gerekse de grafiker olarak yaratıcılığı ve yenilik arayışları ile kendi zamanında yaşamış olan sanatçıların devamlı bir adım ilerisinde olmayı başarmış, fakat bu çok yönlülüğün yanında zamanının en çok eleştirilen sanatçısı olmuştur.

Pablo Picasso 25.Ekim.1881'de İspanya'da Malaga'da doğmuş, 8.Nisan.1973'de Fransa'da ölmüştür. Babası Jose Ruiz Blasco mütavazı ünü olan bir ressamdır. Annesi Maria Picasso Lopez'den fiziksel özelliklerini almıştır. Üstelik ailenin bu kanadında iki ressam vardır. İspanya'da Ruiz'den daha ender olan annesinin soyadını kullanmayı tercih etmiş ve yapıtlarını önceleri P.R.Picasso, 1901'den itibaren de sadece Picasso şeklinde imzalamaya başlamıştır.

Resim yapmaya 8 yaşında başlıyor. Başlangıçta babasını örnek alıyordu. 13 Yaşına geldiğinde ona çoktan yetişmiştir. İnanılmayacak kadar güçlü bir görsel belleği vardır. Picasso babasının isteği üzerine bir resimde ki güvercinin ayaklarını tamamlamıştır. Bunu o kadar başarıyla yapmıştı, güvercinler o kadar gerçekçi olmuştu ki babası fırçasıyla, boyalarını eline tutuşturdu ve bir daha hiç resim yapmadı. Barselona'da ki Güzel Sanatlar Okulu'nun giriş sınavlarında da benzer bir başarı kazandı. Ayrıca bir aylık bir ödevi bir günde tamamladı. O harika bir çocuktu. Aslında sanat tarihinin çocuk kalan isimlerinden biriydi. Çocuğun hareketliliği onda yaratma eylemine dönüştü.

"Herşeyi söylemem ama herşeyin resimini yaparım." diyen Picasso'nun konularının esin kaynağı çok çeşitliydi. Eşleri, sevgilileri, ailesi ve dostlarından oluşan yakın çevresi, olaylar ve mekanlar. En geniş anlamda özel yaşamı sanatını besliyordu. İspanyol ve Akdeniz kültürünün sonucu olan dışa dönüklüğü ve hayata bağlılığı yaşamının sonuna kadar korudu. Hayatında daima kadınlar oldu. Öyle ki, çoğu zaman yaşam öyküsü onların üzerinden yazılıyordu. Halkın çok ilgisini çeken bu öyküleri o da daima bütün zenginliği ile yaşadı ve tablolarına yansıttı.

Picasso tanınan en üretken sanatçıdır. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre;13500 resim,100000 baskı, 34000 kitap resmi, 300 heykel ve birçok seramik ve çizim üretmiştir. Pablo Picasso 1900 yılında ilk kez Paris'e gelir. Ertesi yıl ilk Paris sergisini açtığında,bir çırpıda üretilmiş rengarenk kompozisyonların da o dönemin kültür başkenti olan Paris'in etkilerini yansıtmıştır.

1901-1903 Yılları Picasso'nun "Mavi Dönem"i olarak adlandırılır. Arkadaşı Carlos Casagamas'ın intiharıyla başlayan bu dönem de tablolarında melankolik ve soğuk bir mavi hakimdir. Bu dönem tablolarında hasta, sakat, fakir insanları işleyen, hüzün veren temalar vardır.

Picasso 1904 yılında Paris'e yerleşir. "Pembe Dönem" yada "Sirk Dönemi" adı verilen bu dönemde (1904-1906) Picasso'nun başlıca konusu gezgin sirkler, akrobatlar, canbazlar, paletinde ki baskın renkler ise pembe ve ten rengi tonlar olmuştur. 1907Yılında yaptığı, bir genelevdeki beş fahişeyi gösteren Les Demoilles d'Avignon (Avignon'lu Kızlar) isimli tablosu ile Kübizmi başlatır. Avignon'lu Kızlar sanat tarihinde devrim yaratan bir kompozisyon olarak efsanevi bir ün kazanır. Sanatçının bu dönem çalışmalarında ki Kübist tabloların genel özelliği geometri ve geometrik şekillerin kullanılmasıdır.

1930'lu yıllarda Picasso portrelerde insan suratlarını bir bütün içinde iki parça olarak çizmeye başlar. Bir parçayı profilden çizerken,diğer yarısını da önden çizer. Bu döneme ait resimleri sanatçının bugün belki de en çok tanınan çalışmalarını oluşturmaktadır.

En tanınmış eserlerinden biri, 1937 yılında (2.dünya savaşında) Alman ordularının Guernica Kasabası'nı bombalamasını anlatan "Guernica"adlı eseridir. Guernica'da ağlayan insanlar ve felaket resmediliyordu. Birgün Picasso atölyesinde resmi tamamlamak üzere olduğu bir sırada Alman komutan içeri girer ve resme uzun bir süre baktıktan sonra "bu resmi sen mi yaptın?" diye sorar. Picasso da "hayır siz yaptınız" cevabını verir.

Picasso taşbaskı ve seramik dahil çeşitli tekniklerle çalışmaya 1947'den itibaren başlar. Sanatçı bu dönemde fırınlanmış bazı parçalar dahil çeşitli buluntu objeleri, hurda metal parçalarını, hatta çocuklarının oyuncaklarını kullanarak natürmortlar, figürler ve hayvan heykelleri yaratmıştır.
Picasso 1955 yılında Cannes'te ki villasında resim, baskı, heykel, ve seramik atölyeleri kurmuştur. Artık yetmişli yaşlarda ve büyük bir üne sahiptir. Ömrünün sonuna doğru Picasso 1968 yılında sadece altı haftada 347 gravürlük dizisini, 1971-72 yılları arasında da doksan yaşındayken 156 gravürlük bir başka diziyi üretmiştir. Picasso,ancak ölümünden sonra yirminci yüzyılın en önemli ve etkili heykeltraşlarından biri olarak ün kazanır. Oysa ömrü boyunca üç boyutlu figürler yoğurmuş, birleştirmeler yapmış, alçı ve seramikle uğraşmış, kaynaklı demir ve kesme metallerden heykeller yaratmıştır.

Picasso'yu anlatmanın o kadar kolay bir yolu yok. Bu güçlüğün nedeni Picasso'nun 100 yıla yaklaşan ömrü boyunca sürekli yenilikçi ve üretken bir sanatçı olmasıdır. O bu durumu şöyle tanımlar "insan hiçbir zaman iyi iş becerdim, üstelik yarında pazar dememeli. Durduğun anda yeniden başlamalısın. Bir daha hiç dokunmayacağım diyerek tuvali köşeye atabilirsin, oysa son hiçbir zaman gelmez."
Picasso'nun ressamlığı ile ilgili söylenecek en son söz ise; bütün teknik yeniliğine rağmen eserlerinde daima belli bir anlatımı korumuş olmasıdır. Eserlerinin izleyenle daima birebir ilişki kuran bir boyutu söz konusudur. Bir öykü anlatır daima onun eserleri . Fakat eserleri asla açık bir öykülemenin içinde değildir. Bir bilmece vardır, ipuçları bellidir, ama onu bulup çıkarmak izleyene düşecektir.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat