"KUĞU GÖLÜ" HAREKETİN ŞİİRİ;
Birinci PerdeÜçüncü Perde
PYOTR ILYICH TCHAIKOVSKY
Tchaikovsky, 7 Mayıs 1840’da Moskova yakınlarındaki Kamsko-Votkinsk isimli küçük bir kasabada doğdu. 1893 yılında öldü. 53 yıllık yaşamında bir çok uluslararası üne kavuşan esere yaşam verdi. Ama aralarında biri varki sanki kendi yaşamından bir parça idi. Bakın "Kuğu Gölü" eseri nasıl yaşama geçti;
1871 Yazında Tchaikovsky kızkardeşi Alexandra Davydova’nın Kamenka’daki evinde bir süre kalmak üzere Ukrayna’ya gitmişti. Çok sevdiği çocuklar için evde eğlensinler diye kısa bir bale müziği yazdı ve ismini de Kuğu Gölü koydu. Evdeki herkese rol dağıttı, kardeşi Modest Prens olmuş, çok eğlenmişlerdi. Oyun ailenin yakın dost çevresi önünde de sahnelendi ve gördüğü ilgi Tchaikovsky’nin dikkatinden kaçmadı. Evin, aralarında Moskova Kraliyet Tiyatrosu Direktörü Vladimir Begichev’in de bulunduğu yakın dostları, besteciler, yazarlar bu balenin sahne içinde yazılabileceğini söyleyince, Tchaikovsky bir peri masalı üzerine bale yazma fikrini Rusya’nın eğitimli kesimlerininde benimsediğini fark etti. 1875 Mayıs’ında Kuğu Gölü’nü tam uzunlukta bir bale olarak bestelemek üzere avans alınca hemen işe başladı. Rimsky Korsakov’a daha sonra anlatacağı gibi, bu öneriyi "Kısmen paraya gereksinimi olduğu için, kabul etmiş ama çok uzun bir süredir bu tür bir müzik yazma özlemi onun yönlendiren asıl etkenidir." İşe önce diğer bale partisyonları üzerine çalışarak başladı. Ağustos sonunda meslektaşı ve öğrencisi Taneyev’e. "Kuğu Gölü’nün iki perdesini bitirdim" diyebilecek kadar ilerlemişti. 1876 Nisan’ından itibaren I. perdenin bazı bölümlerinin provası başlamıştı, kısa bir süre sonra tümü bitti.
Ancak işlerin bundan sonraki bölümü bu kadar kolay ilerlemeyecekti. Her şeyden önce, Rusya’da o güne kadar ağırlıkla dekorasyon ve virtiüöziteye dayanan bale geleneğine uygun malzeme sağlayacak bir müzik geleneği yoktu; Rus Tiyatrosu bu denli tutkulu bir partisyona hazır değildi ve Tchaikovsky’nin getirdiği yeniliklere de kuşkuyla yaklaşıyordu. İlk isyan orkestra üyelerinden geldi. Partisyonun o güne kadar görülmemiş zorluğu karşısında aklı karışan orkestra üyeleri, Tchaikovsky’nin "bir yarı amatör" olarak tanımladığı yönetmenden çok az yardım aldıklarından şikayet etmeye başladı. Kendilerinden güzel adımlar atmanın ötesinde bir şeyler beklenen dansçılar ise hiç alışık olmadıkları bu talep karşısında şaşırıp kalmıştı. Eldeki çizimlerin de gösterdiği gibi, dekor saçma ve zayıftı; sahnenin üç ayrı tasarımcı tarafından paylaşılması anlatım birliğini tümüyle bozmuştu.
Zaten içlerinde olası en yetenekli olan da, 1861’den bu yana Bolşoy Tiyatrosu’nda çalışmakla birlikte esas işi elektrikçilik ve makinistlik olan, ara sıra dekora el atan birisiydi.
Odette karakteri, önce gerçek bir balerin değil, bir dansçı olan Pelagaija Karpakova’ya verildi ama mimlerde zayıf kalması üzerine rol Anna Sobeshchanskaya’ya verildi.
Ancak daha başarılı olmasına karşın Anna, primadonnalığa 34 yaşında geçmiş bir balerindi. O zamanlar yazılan bir eleştiri, kareograf Julius Reisinger’in "olsa olsa jimnastik egzersizlerinde dikkat çekici bir yetenek" sergileyebildiğini belirtiyordu. Ama asıl kıyamet, tiyatro kasaplarının işe el atması ile kopacaktı. İlk işleri Tchaikovsky’nin partisyonunu parçalamak ve paçavra müzikler eklemek oldu. Dramatik bağlamlarına bakmaksızın çok zor buldukları bazı bölümleri de kestiler.
Bu nedenle Kuğu Gölü’nün başarılı bir bale olarak sergilenmesi aslında eserin Marius Petipa ve Lev Ivnov’un koreografisiyle St.Petersburg’daki Maryinsky Tiyatro’sunda eksiksiz oynandığı 1895 gösterimiyle başlar. Ne yazık ki Tchaikovsky’nin ömrü bu performansı izlemeye yetmemişti. İlk prömiyerden hemen sonraki görüşleri ise karekteristik hüznünü yansıtacaktır.
"Kuğu gölü, Sylvia ile karşılaştırıldığında çok zayıf kalıyor. Son bir kaç yıldır gördüğüm hiçbir şey beni Delibes’in bu balesi ve Carmen kadar büyülemişti."
Sonraki nesiller Tchaikovsky’nin kendi balesi hakkındaki bu kadar alçak gönüllü yaklaşıma pek rağbet etmedi. O zamanlar ilkel bir sanat olarak görülen bale müziğine bestecinin yaptığı katkılar arasında en önemlisi senfonik organizasyon kapasitesinin devreye sokuluşudur. Tıpkı olgunluk dönemlerinde yazdığı senfonilerde olduğu gibi, burada da dans öğelerinin senfoni formunun gerekleriyle uzlaşması, işbirliği yapması gerçekleştirilmiş, dolayısı ile de Tchaikovsky kendi geniş ölçekli müzik yapısı anlayışını bale müziğinde kullanabilme olanağı bulmuştur. Böylece sağlanan daha güçlü ve müzikal yapıyal tutarlı dans sekansları, bale için gerçek bir yeniliktir. Dansların bazıları ise son derece neşeli saf olay örgüsünün tümüyle dışında ve oyuncular için olduğu kadar izleyiciler içinde kısa bir dinlenme arası eğlence sağlamak dışında işlevleri yoktur. Daha yapısal nitelik taşıyan diğer danslar ise, bölümleri ayarlar ve aksiyonu ilerletici bir işlev üstlenir. İsteksiz Prensin bir gelin seçmek zorunda olduğu doğum günü kutlamalarının ünlü Vals’i örneğin böyledir. Aksiyonu ve dramayı taşımaları nedeniyle daha senfonik özellikler gösterecek şekilde bestelenmiş olduklarından aynı zamanda tematik referanslara sahiptirler.
Aktaran: Efsun ÇELİK