Hasta Tüketiciler Mağdur

12 Ocak 2009 12:12

Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türk Eczacılar Birliği arasındaki gerginlik ve aksaklıklar yüzünden hastalar mağdur oluyor.

Sık sık değişen kurallar, saatlerce çalışmayan provizyon sistemi ve eczacılarla SGK'nın restleşmesi hasta tüketicileri mağdur ediyor. İşte Tüketici Hakları Merkezi'nin (TÜ-MER) açıklaması:


Hasta tüketiciler mağdur

Devletin temel görevlerinden biri vatandaşlarına en iyi şekilde sağlık hizmeti vermektir. Ancak, son günlerde gündeme gelen Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türkiye Eczacılar Birliği arasındaki gerginlik hasta haklarının hatırlanmasına vesile olmuştur.

“Eczaneler hastalara ilaç vermeyecek” şeklindeki haberler üzerine olayları mercek altına alan Tüketici Hakları Merkezi TÜ-MER, sık sık değişen kuralların, saatlerce çalışmayan provizyon sisteminin hasta tüketicileri mağdur ettiğini tespit etmiştir.

Tüketici Hakları Merkezi TÜ-MER Genel Sekreteri Gülten ALTINTAŞ, vatandaşın sağlığı ile ilgilenen kurumlar arasında da anlaşmanın bulunmamasını eleştirerek, “2007 genel seçim öncesi Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlık ocaklarında muayenenin ücretsiz olduğunu açıklamıştı. Ancak, Çalışma Bakanlığı’na bağlı Sosyal Güvenlik Kurumu sağlık ocaklarında muayene olup ilaçlarını almak için eczaneye giden SSK ve Bağ-Kur’lulardan muayene katılım payı almıştır. Ücretsiz olan bir hizmete katılım parası istenmesi hasta tüketicilerin kandırılması anlamına gelmektedir. Bu gibi aksaklılar devam etmektedir” dedi.

Tüketici Hakları Merkezi TÜ-MER Genel Sekreteri Gülten ALTINTAŞ’ın, konuyla ilgili yaptığı açıklaması aşağıdadır.

“ Muayene katılım payının eczanelere ödenmesi hasta tüketicileri mağdur etmektedir. Bir hastanın aynı gün aynı hastanede birden fazla muayene olmuş gibi gösterildiği, kontrole giden hastaya yeni muayene olmuş gibi işlem yapıldığı, hatta muayene için randevu alıp hastaneye gitmeyenlere bile muayene ücreti çıkmıştır. Bu aksaklıklara maruz kalan hasta tüketiciler durumdan eczaneye gidince haberdar olmaktadır. Emekliler ise muayene ücretlerinden haberdar olamamaktadır. Çünkü muayene katkı payları maaşlarından kesilmektedir. Hatta bu sistemin açıklarından yararlanarak bireylere ve devlete zarar vermek de mümkündür. Birisi, bir başkasının TC kimlik numarasını kullanarak muayene randevusu alarak, TC kimlik numarası kullanılan kişiye muayene katılım ücreti, devlete de muayene parası çıkmaktadır. Bunun için; nerede, ne zaman hangi şartlarda muayene olduğunu en iyi hastanın kendisi bilir. MUAYENE KATILIM ÜCRETLERİ MUAYENE OLUNAN KURUMA ÖDENMELİDİR…”

“Hastanelerdeki yığılmaları önlemek amacıyla rapor çıkarmak kolaylaştırılmasına rağmen sık sık değişen kurallar hem hastaları hem de kurumları sıkıntıya sokmaktadır. Raporu veren kurumlar ve doktorlar Sağlık Bakanlığına bağlı, raporda bulunması gereken kuralları isteyen SGK ise Çalışma Bakanlığı’na. SGK yaptığı iki yeni değişiklikle hastaları hastaneye sürüklemektedir. Raporlar, raporun alındığı tarihin şartlarına göre verildiği göz önüne alınırsa yeni tebliğlerin eski raporları bağlamaması gerekir. Hastaları rapor düzelttirmek için tekrar kuyruklara sokmak hasta tüketicilere haksızlıktır. HASTALIKLARLA İLGİLİ RAPORLARDA ARANACAK NİTELİKLER KURUMALAR ARASINDA, (Sağlık Bakanlığı, Maliye, SGK) BİR MUTABAKATA VARILARAK BELİRLENMELİDİR. ESKİ RAPORLAR GEÇİŞ SÜRECİNDE GEÇERLİ OLMALIDIR. YOLSUZLARIN ÖNLENMESİ İÇİN DE RAPOR KÂĞITLARI “ KIYMETLİ KÂĞIT” NİTELİĞİNE SOKULARAK FARKLILAŞTIRILMALIDIR. HATTA RAPORLAR MEDULA SİSTEMİNE GİRİLEREK HASTAYA VE ECZACIYA YÜK OLAN ÇEŞİTLİ BÜROKRATİK FORMALİTELER ORTADAN KALDIRILABİLİR”

“Osteoporoz, kemik erimesi, hastalığı bulanan ve raporu olan hastaların ilaçlarını alabilme şartının değişmesi hastalara eziyet mahiyetindedir. Raporda belirtilen ilaçları sağlık ocaklarındaki pratisyen hekim tarafından yazılması ile ödenirken 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren bu uygulama değiştirilerek uzman doktorun reçetelenmesi istenmektedir. Sadece raporda belirtilen ilaçları alabilmek için uzman doktor aratmak eziyet olduğu gibi, bu daha önemli rahatsızlığı bulunan hastaların tedavisine ayrılacak vakitten de çalmak anlamına da gelmektedir. Hastalar raporda belirtilen ilaçları alabilmek için ilgisiz branştaki doktorlara, genel cerrahiye mi, çocuk doktoruna mı, üroloja mı gidecek? Bu uygulama SGK’ya, devlete ek muayene ücreti çıkarmayacak mı? Bu kriz ortamında hastanın devletin cebinden para çıkartmak akıl karı mıdır?”

“Bir başka konu ise ilaç fiyatlarıdır. SSK’lıların serbest eczanelerden ilaç alabilmeleriyle başlayan süreçte devlet en büyük ilaç alıcısı durumuna gelmiştir. İlaçları daha ucuz alabilmek için KAMU İSKONTOSU UYGULAMASI başlatmıştır. Eczacılarla SGK arasında problem olan, ilaç firmalarının zaman zaman indirim yapmayarak eczacıları zarara uğratan bu uygulamanın hasta tüketiciye yansıyan yönü de bulunmaktadır. İlaç fiyatlarında ikilik vardır. Kendi parasıyla ilaç almak isteyen hastalar, ilacı devletten daha pahalıya almaktadır. İlaç alımının %90’nını kamunun yaptığı düşünülürse bu fiyat ikiliği ortadan kaldırılmalıdır. İlaç fiyatları düşürülerek hasta tüketicilerin de kamu fiyatlarından ilaç almaları sağlanmalıdır.”

Sonuç olarak; hasta tüketicileri mağdur eden, onları hastanelerde, eczanelerde zor durumda bırakan bütün uygulamaların karşısındayız. Kural koymada da keyfiliklere son verilmelidir. Her gün değişen kurallar devletin birey üzerindeki güvenini sarsmaktadır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Gülten ALTINTAŞ

TÜ-MER Genel Sekreter



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat