Biz ARTIK YETER dedikçe, sağlık otoritesi DAHA BİTMEDİ diyor.
Değerli meslektaşlarım,
Yıllardır eczaneleri yangın yerine döndüren uygulamalara karşı, eczacısı, öğretim üyesi, öğrencisi, eczane çalışanı ve hastasıyla, tüm bir eczacılık camiası olarak ARTIK YETER dedik.
• Muayene ücretlerinin eczaneler aracılığıyla tahsiline
• Avans ödemesi girişimlerine
• Kamu kurum ıskontolarının eczaneler üzerinden tahsiline
• Türk Eczacıları Birliği’nin sözleşme yapma yetkisinin SUT’tan çıkartılmasına
• 6197 sayılı Yasa’da yapılmak istenen değişikliklere
• Faktör ve diyaliz reçetelerinin eşit dağıtımı uygulamasının kaldırılmasına
• Sosyal Güvenlik Kurumu Reçete Onay Sisteminin Etkin Çalışmamasına
• İlaç Fiyatları Hakkında Tebliğ’in dört yıldır yeniden ele alınmamasına
• Günübirlik Tedavi uygulamasına
• Yeşil kart ve konsolide bütçede geri ödeme gecikmelerine
• Eczacıya karşıladığı reçete başına meslek hakkı ödenmemesine
• İlaç Takip Sistemi’nin salt eczacıyı takip etme mantığına dayanmasına
• Aşıların eczane dışına çıkartılması girişimlerine
• Fiili envanter denetimlerine KARŞI
ARTIK YETER! ARTIK SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN BEDELİNİ BİZ ÖDEMEYECEĞİZ, HASTALARIMIZA DA ÖDETTİRMEYECEĞİZ dedik.
Bu taleplerimizi, 21 Aralık günü meydanlardan haykırdık; sağır kulaklar, sağır yürekler, sağır vicdanlar duysun diye.
Peki ne oldu? Duydular mı? Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı ve SGK arka arkaya açıklama yaptılar. İkisinin de vurgu yaptığı yer aynı: Türk Eczacıları Birliği’ni devreden çıkartarak sorunlarını tek tek eczacılarla çözmeye çalışacaklarmış.
Bu demek oluyor ki; eczacıları tek tek yakalayıp istediklerini yaptıracaklar.
Bu demek oluyor ki; bizim öne sürdüğümüz taleplerin zaten eczacının talebi olduğunu anlamamışlar, ya da anlamazlıktan geliyorlar.
Peki ne sanıyorlar? Eczacı kendi sorunlarını bilmiyor mu? Ben eminim ki, Sağlık Bakanlığı eczacılara tek tek sorunlarını sorsa hepsinden aynı cevabı alacaktır. Emin olsunlar ki, tüm meslektaşlarımız, ağız birliği etmişcesine, yukarıda saydıklarımızı tekrarlayacaktır.
Şimdi de Sağlık Bakanlığı Birliğimize denetçi gönderiyor.
Göndersin: Kendilerinin cebinden çıkıyormuş gibi şikayet ettikleri sözleşme bedellerini miting için, meslektaşlarımızın hak savunusu için harcadığımızı, bizim bir örgüt olduğumuzu mu ispatlayacaklar? Biz bunu inkar etmiyoruz zaten. Biz, eczacıların çatı örgütüyüz ve dertlerimizi demokratik bir ortamda ifade etmeye çalışıyoruz.
Acaba yanılıyor muyuz? Acaba ortam sandığımız kadar demokratik değil mi? İktidarla birlikte çalışan meslek örgütleri “düzgün”, iktidarın uygulamalarına, haksızlıklara karşı çıkan meslek örgütleri “ideolojik mi?”.
Biz ARTIK YETER dedikçe, sağlık otoritesi DAHA BİTMEDİ diyor.
Eczacılara elektronik sözleşme gönderme tehdidini başımızda Demokles’in Kılıcı misali sallamaya devam ediyor.
Sallasın: Bizler elektronik sözleşmenin eczacılar açısından muayene ücretlerini, avans ödemesini, kamu kurum ıskontosunu ve başka her türlü dayatmayı peşinen kabul etmek anlamına geldiğinin farkında değil miyiz?
Farkındayız ve 24.000 eczacı ile birlikte ilan ediyoruz:
BİZLER,
BİZ ECZACILAR,
BİZ SAĞLIK EMEKÇİLERİ,
SON BEŞ YILDIR SAĞLIK SİSTEMİNİN FİNANSMANINI YÜKLENEN,
SON BEŞ YILDIR BÜROKRASİ DENİZİNDE BOĞULAN,
SON BEŞ YILDIR HASTASI İLE KARŞI KARŞIYA GETİRİLEN,
SON BEŞ YILDIR ÜZERLERİNE ANGARYA ÜSTÜNE ANGARYA YÜKLENEN ECZACILAR,
SAĞLIK, YAŞAM, MESLEK HAKKIMIZI HİÇE SAYAN UYGULAMALARA KAPALIYIZ.
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
Merkez Heyeti Başkanı