www.eczacininsesi.com

 

21 ARALIK 2008 ANKARA Mitingi sonrası, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan V. Fatih ACAR ve SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Opr.Dr.Sami Türkoğlu, 24.12.2008  saat 17.30'da  TEB Merkez Heyetini görüşmeye davet etmiş.

 

Peki GSS Genel müdürü Opr. Dr. Sami Türkoğlu, görüşmeye davet ettiği TEB Merkez Heyetinin temsil ettiği, 25 bin eczacı için NİSAN 2008 tarihinde neler söylemiş…

 

 

Ecz. Cengiz Celayir: Ben size Türkiye’deki 6 bin 500 çeşit ilaçtan ilk 250 tanesi cironun yüzde kaçını karşılıyor desem bir tahmin de bulunabilir misiniz? Yüzde 77.

İlacın temininde, hastaya ulaştırılmasında, eczane ve dağıtım kanalları çok önemli. Şu an Türkiye’de 23 bin tane eczane var. Türkiye Eczacılar Birliği’nin rakamlarıyla söylüyorum. Bunların 7 bin 800 tanesi yılda 220 bin YTL ciro elde ediyor. Yani aylık 20 bin YTL cirosu bile yok.

 

Sami Türkoğlu :Eczacılar Birliği öyle diyor da çok küçük ölçekli bir ticaret yapıyorsunuz.

Bir iki yıl devamlı zararda iseniz neden hala yapıyorsunuz?

 

Ecz. Cengiz Celayir: Ticaret yapmıyorsunuz, mesleğinizi icra ediyorsunuz. Çünkü bir eczacının eczacılıktan başka yapacağı bir şey yok.

 

Turgut Aydın: Ben Tayland’a gittim. Orada ilaç, hastanelerde satılıyor ve hastaneler en çok ciroyu da ilaçtan yapıyor. Çok lüks hastaneler olmasına rağmen muayene için 20 dolar alıyor. Orada böyle sosyal sigorta ilişkisi yok. Ama hastanenin en büyük cirosunu ilaç oluşturuyor.

 

Ecz. Cengiz Celayir: Bu 7 bin 800’ün karşı açılımı da var. 2 bin eczane de toplam cironun yüzde 70’ini yapıyor.

 

Sami Türkoğlu :Benim anlamadığım bir şey var. Sürekli eczanelerin yüzde 30’u batakta deniyor.

Ama o 8 bin değişmiyor, yani kapatıp da yeni bir 8 bin de gelmiyor.

Bu kadar bataktaysalar ticari hayata nasıl devam ediyorlar yıllardır?

 

Ecz. Cengiz Celayir: Benim bildiğim kadarıyla bu bir saadet zinciri içinde, firmalar eczaneler ve depo arasında dönüyor geçiyor. Batan demeyelim ama kaçan eczane sayısı İstanbul’da her hafta 3- 4. Bir mantığı var bunun. 100 liralık reçete bedelinin yaklaşık yüzde 70’inin vadesi 30- 35-40 gün, iskontosu ise sıfır.

Parasını da bu ödediğinden çok daha geç alan bir tablo var. Bunların başka gelirleri de yok.

 

Sami Türkoğlu :Sayın Başkanım, 30-35 bin mi? Benim bunu ödemem, vadeyi de koyarsak 75 gün.  Demek ki 45 gün açığı var. Bu insanların parası da yok diyorsunuz.

O zaman parası da olmadığına göre o 45 gün içinde nasıl dönüyor bu işletme?

Nasıl yıllardır kendini finanse edebiliyor?

 

Ecz. Cengiz Celayir: Dönemiyor zaten. Kapanıyor, azalıyor. Sayı artar çünkü yine hesapsız kitapsız yapılıyor. Türkiye’de 14 tane eczacılık fakültesi var. Her yıl da bin - bin 200 arasında mezun veriyor.

Ne yapacaksınız onları? Hepsi bir biçimde borç harç eczane açmak durumunda.…

 

Sami Türkoğlu: Bakınız, bakkal bile açsanız bu hesapta bir yıl dayanmanızın mümkünatı yok.

Ben genel müdür olduğumda 8 bin eczane batıyor dendi, mayısta üçüncü yılım bitiyor yine aynı sayıda eczane batıyor. Bunu anlamıyorum.

Bu arada eczaneler bu 4-5 yılda çok radikal ve farklı bir şey uyguladı. İlaç fiyat kararnamesi çıktı. Eczaneleri zorlayan da biraz o oldu.

 

Sonay Gürgen: Ancak eczacıların şöyle bir sıkıntıları var. Tabii ki eczacılık fakültesinden mezun olmuş, yapacak başka meslekleri yok. Finansman yapıları çok iyi olmasa da eczaneyi bir şekilde açıyorlar. Nasıl?

Bazı dağıtım kanalları yani bizler de burada eczacının hayata atılabilmesi için destek oluyoruz. Ancak tabii ki ödemeleri geldiğpinde şöyle bir şey yapıyor bazı eczacılar, bu vade kaydırmaları dediğimiz sistemde birimizin vadesi geliyorsa diğer depodan alış veriş… Yani vadelerini parçalıyor ve ileri tarihlere kaydırıyor. Bu şekilde de sistemini sürdürebiliyor. Ancak burada bir sıkıntı var. O da 2004’teki fiyat kararnamesinden sonra, gerçi bu son yönetmeliklerle birlikte düzeltilmiş olmasına rağmen, eczacılarımız fiyat düşüşlerinde zarar ediyor. Daha da sayamadığım bir takım giderleri var. Bir de devlete yapmak zorunda oldukları iskontolar var.

Burada zamanla kârlılıkta deformasyon ortaya çıkıyor. Bu birikiyor ve bugünlerde hakikaten sıkıntıda olan eczacılarımız var. Burada devletin ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun üzerine düşen en önemli şey, ödemelerin hakikaten aksamaması. Bunları saydığınızda sistemin iyi çalışması, ilaca ulaşımın ve erişimin sağlanabilmesi için öncelikle eczane sisteminin iyi çalışması gerekiyor. Ve belki Avrupa’da olduğu gibi eczacılık fakülteleri ya da mezunlar konusunda bir plan-program olması gerekir diye düşünüyorum.

 

Turgut Aydın: Bir eczacının asgari geçimi ayda 4-5 milyar eder. Bunu da düşünmek lazım.…

 

Sami Türkoğlu: Hayır katılmıyorum. Bir kişi eczacılığı bitirdi. 23 yaşında. Askerden geldi 24 yaşında.  Bugün hava parası filan vermeden 20 milyara eczane açılır mı? Açılır.

Böyle deyince bana çok kızıyor eczacı arkadaşlarım ama ne yapıyorsunuz?

Sonay Bey dağıtım şebekesi olarak tüm ilacı getiriyor. Siz de raftan alıp veriyorsunuz.

Eczacı arkadaşlar hoşlansa da hoşlanmasa da yakın bir gelecekte beyefendiler için daha zor günler olacak.  Bu gerçekle karşılaşacaklar.

Yani bir mesleği yüceltmek adına, orada çalışanları istihdam adına ya da vatandaş sağlığı adına bu sistemi ilelebet yürütmeye imkan yok.

Avrupa Birliği’nde son zamanlarda Doğu Bloku’ndan katılanlar haricinde zincir eczane uygulamasının olmadığı ülke var mı?

 

Ecz. Cengiz Celayir :Sayın genel müdürüm meslek şovenizmi başlıyor. Ben eczacıyım. Eczanın eğitimiyle, yaptığı işle “raftan alıyor, veriyor” gibi bir tarifi çok doğru bulmuyorum. Hesap yöntemini de çok doğru bulmuyorum. Siz neyin yüzde 10’unu hesapladınız da iyidir dediniz? Ben size ayda 20 bin YTL cirodan bahsediyorum. Bunun yüzde 10’u 2 bin YTL eder. iyi midir bu rakam?

 

Sami Türkoğlu :Bakın, şimdi buraya bir arkadaş gelse, bir hastane açsa ve ayda 50 bin YTL ciro yapsa… “Açmasaydın o zaman, fizibilitesini iyi yapamamışsın” diyeceğiz. İşte asıl nokta bu.  Cengiz Bey diyor ki eczacıyı özel sektör gibi değerlendirmeyin. Tamam değerlendirmeyeyim.

Peki yeni mezun olmuş bir çocuğa 20 bin YTL sermaye koyuyor, eve kaç para götürürse iyidir?

1000 Euro civarındaki parayı bile beğenmiyorlar. Bunlar ticari hayatın gerçekleri.

 

Turgut Aydın :Bu işi bize hastane olarak verseler. Hastanelerimizde birer tane eczane açsak, devlete de tıkır tıkır vergimizi versek,devlet bu işten daha çok kazanır.

 

Ecz. Cengiz Celayir: İlacı nereye satacaksınız?

 

Turgut Aydın: Hastaya ya da dışarıdan almak isteyen varsa o da gelsin.

 

Ecz. Cengiz Celayir: Yapmayın, biz bu sistemi kapattık da bugünlere geldi. Ve adına da reform dedik.…

 

Sonay Gürgen: O zaman eczaneler ne iş yapacak?

 

Prof. Dr. Sabahattin Aydın: O dediğiniz çok rasyonel değil Turgut Bey. Bütün Türkiye’deki hastane sayısı 1200. Yeni açılacaklarla rakam 1500 olacak. Türkiye’de 20 bin tane eczane var. 20 bin noktadan satılıyor bu ilaç.

 

Sonay Gürgen: Burada gerçi eczacı örgütleri adına kimse yok ama... Mevcut sistemde Türkiye bir AB aday ülkesi. Bu ülkelerin hiçbirinde, İngiltere’yi ve Hollanda’nın bir bölümünü hariç tutuyorum. Eczacılığı başkası yapmaz. Eczacılar kendi mesleklerini yapar ve her eczacı bir eczanenin mesul müdürüdür. işinin başında bulunarak mesleğini icra eder. Eczacının yapacağı iş ayrıdır, hastanenin yapacağı iş ayrıdır.

 

*****

 

Kaynak ve Görüntüler İçin: TIKLAYIN

 

*****

 

 Opr.Dr.Sami Türkoğlu: Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü

Ezc. Cengiz Celayir: Türkiye ilaç Sanayi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Turgut Aydın: Memorial Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı

Sonay Gürgen: Selçuk Ecza Deposu Genel Müdürü

Prof. Dr. Sabahattin Aydın: Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat