BASINA VE KAMUOYUNA

SGK, REKABET KURUMU KARARIYLA SIRALI REÇETE DAĞITIM SİSTEMLERİNİ YOK ETMEK İSTİYOR!

İlaç ve eczacılık alanındaki kararların Rekabet Kurumu’na bırakılması, ilaçta soygun düzeninin kurulmasına izin vermektir!

Faktör ve kan ürünü reçetelerinin tüm ülke çapında ve Bölge Eczacı Odalarının denetiminde bu reçeteleri karşılamak isteyen eczaneler arasında eşit ve sıralı dağıtımına 1 Kasım 2001 tarihinde başlandı.

Uygulamanın başladığı tarihten bugüne kadar faktör ve kan ürünü ilaçlarının yıllık tüketimi 650 bin kutudan 250 bin kutuya kadar düştü. 1 Ocak 2006 ve 31 Aralık 2006 tarihleri arasında İstanbul Eczacı Odası tarafından dağıtılan reçete adedi 17 bin 280, tüm reçetelerin tutarı ise 24.210.308,24 YTL oldu.

Biz eczacılar tarafından gündeme getirilen ve ülkemize milyonlarca dolar kazandıran, “Yatan Hasta Reçetelerinin Eşit ve Sıralı Dağıtımı” ve “Faktör ve Kan Ürünü Reçetelerinin Eşit ve Sıralı Dağıtımı” ile “Diyaliz Reçetelerinin Eşit ve Sıralı Dağıtımı” uygulamalarında başarılı sonuçlar alınmış ve kamuyu büyük zararlara uğratan soygun ve suiistimallerin önüne geçilmiştir. Ayrıca bu reçete dağıtım uygulamalarıyla son yıllarda meslektaşlarımız arasındaki gelir dağılımında giderek artan farklılaşmanın az da olsa önüne geçmek mümkün olmuştur. Reçete dağıtım sistemiyle, ekonomik sıkıntı yaşayan meslektaşlarımız, daha önceden kendilerine hiç gelmeyen, çoğunlukla da hastane önlerindeki simsarlar tarafından toplu olarak belli eczanelere yönlendirilen reçetelerle tanışmışlar ve bu reçeteleri karşılayarak ekonomilerine katkı sağlamışlardır.

Ancak bugün Sosyal Güvenlik Kurumu, Rekabet Kurumu’nun reçete dağıtım sistemlerinin rekabete aykırı olduğu konusundaki uyarısını dikkate alarak bu sistemleri durdurma kararı almıştır. Reçete dağıtım sistemlerinin durdurulması için açılan davaların tümü Odalarımız tarafından kazanılmışken, bu uygulamaya son vermenin hiçbir mantığı yoktur. Kurum, bu kararla bugüne kadar sağlanan milyonlarca dolarlık kamu tasarrufunu göz ardı etmekte ve kendi ayağına kurşun sıkmaktadır. Çünkü eczacılık mesleği rekabete açık bir alanda yapılmamaktadır. Eczacının kârlılığını belirleyen devlettir, eczacının sattığı ilacın fiyatını belirleyen de devlettir. İlaç, kamusal ve sosyal niteliği tartışılmaz olan ve serbest piyasa koşullarına bırakılmaması gereken stratejik bir üründür. Ayrıca ilaç fiyatlarının ve eczane hizmetlerinin tamamı Sağlık Bakanlığı’nın denetimi altındadır. Eczacının yaptığı iş sağlık hizmeti sunuculuğudur. İlaç herhangi bir ticari ürün, eczane de herhangi bir ticari müessese değildir. İlacın ve eczacı kârlılığının Devlet denetimi altında olduğu bir alanla, Rekabet Kurumu’nun görev alanlarının iyi ayırt edilmesi gerekmektedir.

İlaç ve eczacılık alanındaki kararların Rekabet Kurumu’na bırakılması, ilaçta soygun düzeninin kurulmasına izin vermekle eşdeğerdir.

Biz İstanbul Eczacı Odası olarak yatan hasta, diyaliz ve kan ürünü ilaçlarındaki soygun düzeninin kırılmasını sağlayan sıralı dağıtım sistemini sürdürmek için gereken hukuki mücadeleyi başlatmış bulunuyoruz.

SGK hukuk dışı bir işleme imza atarak, TEB ile imzalamış olduğu İlaç Alım Protokolünün 3.7 maddesini uygulamaktan vazgeçmiş ve Protokolün ancak tarafların mutabakatıyla değiştirilebileceği yönündeki hükmünü de ihlal etmiştir. Oysa Rekabet Kurumu’nun bu konuya müdahale edemeyeceğine dair Danıştay kararı vardır. Sistemin hukuka uygun olduğu, suiistimali ve şaibeyi önlediğine dair sadece Odamızın kazandığı ve Danıştay’ca onaylanmış 5 mahkeme kararı mevcuttur. Üstelik aleyhteki Rekabet Kurumu kararlarına rağmen yıllardır yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliğlerinde kan ürünlerinin, yatan hasta reçetelerinin Oda kontrolünde sıralı dağıtımına yer verilmiştir.

SGK’nın iptal ettiği Protokolün 3.7 maddesinde sayılan ilaçlar; mor ve turuncu reçeteye yazılan ilaçlar, eritropoietin ve darbepoetin preparatları, diyaliz solüsyonlarıdır. Eczacı odalarının eşit ve sıralı dağıtımı uygulamasından önce bu ilaçları içeren reçeteler, yaşanan yolsuzluklar nedeniyle kamu kurumlarının çok büyük zararlara uğratıldığı reçetelerdir. Tüm bu hususlar SGK’nın bilgisi dahilindeyken, suiistimalleri önleyecek, kurumu zarardan kurtaracak böyle bir sistemin niye kaldırılmak istendiği, burada hangi baskı gruplarının etkili olduğu sorgulanmak zorundadır. Yıllardır uygulanan ve SGK’nın da dört ay önce imzaladığı 2008 Protokolünde yer verdiği bir sistemi kısa süre sonra ortadan kaldırmaya çalışmasının altında yatan gerçek nedeni bilmek istiyoruz.

SGK, diyaliz hastalarının diyaliz merkezlerinde gördükleri tedavinin tamamını karşılamaktadır. Diyaliz merkezlerinin hasta çekebilmek için hastalara ev aldığı, motosiklet hediye ettiği, maaş bağladığı yönünde haberler basına yansımışken ve Sağlık Bakanlığı kan ürünlerinde yıllar önce yaşanan rezalet boyutuna varan yolsuzlukları önlemenin ancak böyle bir sistemle mümkün olduğunu açıklamışken; bu sistemin “Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanuna aykırı olduğu” gerekçesiyle iptal edilmesi çok büyük soru işaretlerine neden olmaktadır.

Üstelik SGK’nın bu maddeyi iptal etmesiyle bu konuda şimdiye dek verilen yargı kararları da hiçe sayılmıştır. Biz SGK’nın bu kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu belirten davamızı Danıştay’da açtık. SGK’nın Türk Eczacıları Birliği ile imzaladığı Protokol hukuken yürürlükte ve ayaktadır. SGK’nın mahkeme kararlarını da hiçe sayan bu tutumunu kınıyoruz. Sürekli tasarruf etmek zorunluluğundan ve yolsuzluğu önlemekten söz eden devlet görevlilerini ve özellikle Devlet Denetleme Kurulu’nu göreve çağırıyoruz.

Biz ilaç alanında yolsuzluğu önleyecek bir sistem kurduk. SGK, sistemi durdurmak istiyor. Eğer ilaç ve sağlık alanındaki yolsuzlukların önlenmesi gerçekten isteniyorsa; yedi yıldır eczacı odalarının büyük emekler vererek kurduğu ve bu alanda yaşanan yolsuzlukların önüne geçtiğini kanıtlayan SIRALI VE EŞİT DAĞITIM SİSTEMİNİN devam etmesi sağlanmalıdır.

İSTANBUL ECZACI ODASI
YÖNETİM KURULU



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat