““Avrupa’da Serbest Eczanelerin Dönüşümü” panelinde, Norveç, Fransa, Almanya, İrlanda ve Macaristan’dan gelen meslektaşlarımız kendi ülkelerinde yaşadıkları deneyleri, eczane alanının nasıl liberalleştiğini katılımcılarla paylaştı. Panelde, değiştirilen eczacılık yasaları ile serbest eczane mülkiyetinin de el değiştirerek eczanelerin perakendeci ve toptancı sermaye gruplarının eline geçtiği ve süreçte bu gelişimin zincir eczanelere dönüşerek serbest eczane pazarına hakim olduğu gerçeği dile getirildi.“
9. TÜRKİYE ECZACILIK KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ | |
|
|
Kongrede bilimsel, sosyal, ekonomik ve toplumsal sorunlar değişik alt başlıklarla ele alındı. Programı, içeriği ve katılımcıları ile dolu dolu bir kongre yaşandı. Kongre bilimsel programında, farmasötik bakım, kozmetikler, parafarmasötikler, farmakovijilans, farmakoekonomi, fitoterapi gibi pek çok alanda sunulan bildirilerin yanı sıra, kamu eczacılığı, askeri eczacılık, hastane eczacılığı gibi eczacılığın çeşitli sektörleri hakkında da oturumlar yapıldı. Kongre sosyal programı çerçevesinde ise, sanat dünyamızın köşetaşları ile yapılan sohbetlerin dışında, kısa film, fotoğraf, karikatür yarışmaları ve basın alanında sağlık ödülleri de sahiplerini buldu. Kongrenin, ilaç-eczacılık ve sağlık alanında, eczacıların ve toplumun iradesine rağmen ciddi bir transformasyonun yaşandığı bir süreçte toplanması çok önemliydi. Ayrıca, 9. Türkiye Eczacılık Kongresi, son yıllarda ayrı ayrı yapılan kongreleri birleştirmesi, tekleştirmesi açısından da önemliydi. Eczacıların ve meslek örgütünün gücünü tek bir noktada birleştirmesi, gücümüzü, dolayısıyla Kongremizin verimini artırdı. “Sağlıkta Dönüşüm Devrim mi, Yıkım mı?” başlığıyla tartışılan sağlık sorunu kongrenin en canlı ve katılımlı toplantılarından biri oldu. İktidar partisi temsilcisi sağlık alanındaki dönüşümü iyimser bir bakış açısı ile değerlendirdi, buna karşın, diğer katılımcılar “Sağlıkta Dönüşüm”ün esasen bir özelleştirme programı olduğunu, Dünya Bankası’nın finansörlüğünü yaptığı bu programın sağlık hizmetlerini tümüyle paralı hale dönüştüreceğini, tüm çalışanları sosyal güvenceden yoksun bir sürecin beklediğini ileri sürdü. “Aile Hekimliği ve Eczacılık Mesleğine Etkileri” paneli “Sağlıkta Dönüşüm” panelini tamamlayan bir toplantı oldu. Panelde, Aile hekimliğinin sağlığın özelleştirilmesi sürecinin temel dayanaklarından biri olduğu, pilot uygulamaların başlamasıyla birlikte hizmetin sunumunda ciddi bir deformasyonun yaşandığı ve etik dışı ilişkilerin yaygınlaştığı dile getirildi. “Kamusal Sağlık, İlaç Tüketimi ve SUT Uygulamaları” başlığı ile yapılan oturum kongrenin bir diğer canlı ve tartışmalı toplantısı oldu. Eczacıların SGK ile günlük uygulamalarda yaşadığı pek çok sorun, eczacı meslek örgütü temsilcileri tarafından dile getirildi. Avrupa ülkelerinin pek çoğunda uygulanan “meslek hakkı”nın ülkemizde de gerçekleşmesinin mesleğin geleceği açısından öneminin altı çizildi. Panelde ayrıca, kamu kurum ıskontosu yükünün eczanelerin üzerinden alınarak sorunun tarafları olan kamu-sanayii arasında bir çözüme kavuşturulması, “muayene ücretleri”ne bir an önce eczane dışında bir çözüm üretilmesi, SGK’nın sistemin tüm sorunlarını eczaneler üzerinden çözme anlayışından vazgeçmesi talepleri ağırlıkla dile getirildi. “Avrupa’da Serbest Eczanelerin Dönüşümü” panelinde, Norveç, Fransa, Almanya, İrlanda ve Macaristan’dan gelen meslektaşlarımız kendi ülkelerinde yaşadıkları deneyleri, eczane alanının nasıl liberalleştiğini katılımcılarla paylaştı. Panelde, değiştirilen eczacılık yasaları ile serbest eczane mülkiyetinin de el değiştirerek eczanelerin perakendeci ve toptancı sermaye gruplarının eline geçtiği ve süreçte bu gelişimin zincir eczanelere dönüşerek serbest eczane pazarına hakim olduğu gerçeği dile getirildi. Kongrenin değişik oturumlarında da Macaristan süreci ile Türkiye’deki gelişmelerin paralelliğine dikkat çekildi. Özellikle, Sağlık Bakanlığı ve İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından TEB’in ve 51 Eczacı Odası’nın tüm itirazlarına rağmen, 6197 sayılı “Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yasa Tasarısı”nın ve buna bağlı olarak eczacı ortaklığının gündeme getirilmesi, serbest eczanelerin liberalleşmesine yönelik çabalar olarak yorumlandı. Kongreye katılan eczacı örgütleri ve eczacılar bu çabalara izin vermeyeceklerini bir kez daha kararlılıkla dile getirdiler. Kongrede gündeme getirilen bir diğer düzenlemede “İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu” yasa tasarısı idi. Bu tasarı ile Sağlık Bakanlığı’nın ilaca dair tüm yetkilerinin toplumsal sorumluluğu olmayan sözde özerk bir kuruma devredileceği, eczacılık ve sağlık ile ilgili temel yasaların değiştirilerek “OTC” ve “İlaçta Reklam”ın yasal hale geleceği, ilaç şirketlerine geniş bir etkinlik alanı sağlanacağı ve Türkiye’nin klinik araştırmaların merkezi haline geleceği kaygıları, kongre katılımcıları ile paylaşıldı. Kongrede ayrıca, “Farmasötik Bakım”, “Dermokozmetiklerin Eczanelerdeki Önemi”, “İlaç Mühendisliği”, “İlaç Güvenliğinde Eczacının Rolü”, “Farmakovijilans Sistemi İçinde İlaç Sektörü”, “Eczacılıkta Güncel Uygulamalar” ve “Patent ve Veri Koruma” başlıkları altında yapılan bilimsel oturumlarda, ilacın ve eczacının geleceği mercek altına alındı. 9. Türkiye Eczacılık Kongresi’nin bir diğer zenginliği, Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen ve on bir ayrı eczacılık fakültesi öğrencilerinin katıldığı “Eğitim Si(S)temimiz Beş Olsun Boş Olmasın” adlı Gençlik Forumu idi. Forumda, sayıları bine yakın eczacı adayları 5 yıla çıkarılan eğitim süreci ile ilgili taleplerini dile getirdi. Bunlar arasında, ilaç merkezli değil hasta merkezli eğitim, branşa uygun eğitim ve staj programları, ders programlarının 5 senelik eğitime geçerken vaat edildiği gibi hafifletilerek daha sosyal ve aktif bir öğrenim hayatı, tıp fakülteleri ile işbirliğine gidilerek klinik eczacılık uygulamalarının geliştirilmesi, derslerin mesleki pratiğe hizmet edecek şekilde yeniden düzenlenmesi ve derslerin daha interaktif bir tarzda öğrenci odaklı olarak gerçekleştirilmesi talepleri dikkat çekiciydi. Kongrenin en son oturumunda “Dünya Krizinin Gerçek Niteliği ve Türkiye’ye Olası Etkileri” tartışıldı. Yaşadığımız krizin özünde kapitalizmin bir üretim fazlası krizi olduğu, bunu aşmak için üretilen parasal-küresel politikaların da iflas ettiği ve ekonomisi zaten kendi içinde bir krizi yaşayan Türkiye’nin de bu dünya krizinden iddia edilenin tersine çok ciddi şekilde etkileneceği ve ekonomik durgunluk, yaygın işsizlik, üretimde ve büyümede ciddi düşüşler ile krizin gerçek yüzünü 2009 yılında göstereceği gerçeği katılımcılar tarafından dile getirildi. Panelde, krizin faturasının her zamanki gibi emeği ile geçinen tüm toplum kesimlerinin üstüne yıkılmaması için örgütlü mücadelenin önemi ve alternatif bir sosyal programın gerekliliğinin de altı çizildi.
9. Türkiye Eczacılık Kongresi’ne katılan, destek veren kişi ve kuruluşlara, basının değerli temsilcilerine, güç ve desteğini her zaman yanımızda hissettiğimiz tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederiz. 10. Türkiye Eczacılık Kongresi, bu kongrenin deneyimi ile daha da zenginleşmiş olarak, yine tüm meslektaşlarımızın katılımına açık bir biçimde, eczacı dayanışması ve gücü ile yapılacak. 10. Türkiye Eczacılık Kongresi’nde buluşmak dileği ile.. Türk Eczacıları Birliği |