www.eczacininsesi.com

Dün mecliste Sağlık Bakanlığı Bütçe Tasarısı görüşüldü. Toplantıda konuşan Sağlık Bakanı :"Eczacı-eczacı ortaklığı şeklinde Bakanlığımızın bir yasa tasarısı veya hazırlığı yoktur. Birileri kendinden menkul birtakım düşüncelerle harekete geçmişler ve tamamen politik bir biçimde maalesef bu meseleyi speküle etmektedirler.", "Eczanelerde alınan, daha doğrusu devlet hastanesi için 3 özel hastaneler için alınan 10 YTL katkı payı Sosyal Güvenlik Kurumunun bir uygulamasıdır. Ama bunun kaldırılmasını şu anda düşünmüyoruz." şeklinde konuştu.

Bütçe görüşmeleri sırasında mesleğimize ilişkin geçen konuşma bölümlerini, yayımlıyoruz.

 

* Sağlık Bakanlığı Bütçe Tasarısı üzerine 22 Aralık 2008 Günlü TBMM Genel Kurulunda Eczacılık Mesleği ile ilgili Görüşme Tutanakları.

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 3. Yasama Yılı
34. Birleşim 22/Aralık /2008 Pazartesi

 

DTP GRUBU ADINA OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sağlık Bakanlığı bütçe tasarısı üzerine Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeşil kart dağılımına ilişkin kimi verilere de değinmek istiyorum. Bilindiği gibi yeşil kart, hiçbir sosyal güvenlik kurumunun şemsiyesi altında bulunmayan ve aylık geliri ve aile içi geliri asgari ücretin -sigorta primi ve vergiler düşüldükten sonra geriye kalan bölümün- üçte 1'inden az olan yurttaşlara verilmektedir. Halk arasında "sefalet belgesi" olarak adlandırılan yeşil kartın, doğu ve güneydoğu illerindeki sayıları şöyledir: Bingöl'de 134.888, Bitlis'te 167.434, Tunceli'de 22.288, Van'da 495.752, Muş'ta 178.080, Hakkâri'de 135.961, Adıyaman'da 253.326, Şanlıurfa'da 592.669, Diyarbakır'da 518.782, Mardin'de 312.951, Batman'da 219.347, Şırnak'ta 194.846, Siirt'te 130.943, Ağrı'da 303.631, Iğdır'da 68.063, Kars'ta 104.442. Neredeyse Türkiye'de dağıtılan tüm yeşil kartların yarısını, bu on iki, on üç ilimizin toplamı kapsamaktadır. Bu neye işaret ediyor? Bu sayılar kimi illerde il nüfusunun yüzde 50'sine tekabül etmekte. Örneğin Van'da, Şanlıurfa'da ve Diyarbakır'da neredeyse yeşil kartlı insan sayısı nüfusun yarısı kadar. Kimi illerde, -en az, en düşük iller- bu saydığım iller arasında nüfusun yüzde 30'una en azından tekabül ediyor. Bu, Türkiye ortalamasının yaklaşık 5 katı kadardır. Batı illerinde yeşil kart sahibi yoksulların büyük bir bölümünün de batıya göç etmiş bölge insanlarından oluştuğu da ayrı bir gerçektir. Yani İstanbul'daki yeşil kartlı da, Edirne'deki yeşil kartlı da, Ankara ve İzmir'deki yeşil kartlıların da bir bölümü veya belki de çoğunluğu -bunun henüz istatistiği yok elimizde- bölgeden göç eden insanlara ait. Yeşil kart dağıtımında mülki amirler keyfî davranmakta, korucu ve iktidar, düzen yanlısı kişilere yasal koşulları uygun olmadığı hâlde yeşil kart verilmekte, yoksul olmasına karşın muhalif olduğu bilinen kişilerin yeşil kart talepleri geri çevrilmektedir. Partimiz Demokratik Toplum Partisinin tüm eylem ve etkinliklerinde polis neredeyse tek tek katılımcıları kamerayla tespit ediyor, katılımcıların yeşil kartlarının iptal edilmesi için çaba sarf ediyor. Çoğu zaman etkinliklerimize katılanların yeşil kartları iptal edilmektedir. Buna karşın, eczaneme -eczacıyım, eczanem var- lüks arabalarıyla gelip yeşil kartlarıyla ilaç alan iktidar yanlısı yüzlerce insana tanık oldum.

Sayın milletvekilleri, sağlık politikalarından en mustarip sağlık meslek mensuplarının başında meslektaşlarım eczacılar gelmektedir. Bir ilaç ve sağlık danışmanı olarak eczacının rolünü bir tedarikçi olarak sınırlamaya çalışan, eczacılık hizmeti vermeyi zorlaştıran ve binlerce eczaneyi kapanma noktasına getiren yasal ve ekonomik düzenlemeler eczacıyı dayanma noktasının sınırına getirmiştir.

Eczacılar halka en yakın sağlık çalışanı, eczaneler ise vatandaşların ücretsiz danışmanlık hizmeti alabileceği merkezlerdir. Eczacıların ilaç danışmanlığı dışında birinci basamak sağlık hizmetlerindeki işlevleri çok boyutludur. Bunu görmezden gelen Hükûmet ve Sağlık Bakanlığı eczacıyı "Artık yeter." deme noktasına getirmiş ve 21 Aralık 2008 günü, dün, eczacı, eczane çalışanı ve eczacılık fakültesi öğrencilerinden oluşan 30 binden fazla bir kitleyle Ankara'da "Artık yeter." mitingi düzenlediler.

Talepler ve şikâyetler özetle şöyle:

İlaç şirketlerinin devlete yaptığı kamu kurum iskontolarının perakende satış fiyatı üzerinden ve eczaneler kanalıyla yapılması eczanelerin ekonomik kayba uğramalarına neden olmakta, eczacıyı kendisiyle ilgisi olmayan bir işlemi yapmak zorunda bırakmaktadır. Maliye Bakanlığı ve Türk Eczacılar Birliği arasında yapılan protokole göre bu duruma son verilmesi kararlaştırılmışken uygulama hâlâ devam etmektedir.

Kamu ve özel hastanelerde muayene ücretleri kademeli olarak artırılmış ve muayene ücreti verecek kişilerin kapsamı genişletilmiştir, muayene ücretlerinin eczaneler tarafından tahsil edilmesi gibi anlaşılmaz bir uygulama başlatılmıştır. Eczacılar devletin tahsildarları değildir, böyle bir eğitim almadılar. Sağlık Bakanlığının tahsildarlığını yapma gibi bir görevleri yok. Sağlık hizmetlerinin bedava olduğu propagandası yapıldığından vatandaş eczaneye bu ödemeyi yapmak istemiyor. Eczacı ve vatandaş karşı karşıya getiriliyor. Aynı sorun vatandaştan alınacak ilaç katılım paylarında da yaşanmakta. Uygulamaya kesinlikle son verilmelidir.

Sosyal güvenlik kurumları ile sözleşmeli eczanelerin kuruma teslim ettikleri fatura bedellerinin bir bölümünün avans olarak, diğer bölümünün daha sonraki bir tarihte verilmesi eczaneleri iflasa sürüklemektedir. Yeşil kart ve konsolide bütçe uygulamasına tabi kurumlara ait ilaç faturalarının sözleşmeyle belirlenen sürelerden çok daha geç ödenmesi eczanelerin firmalara karşı ödeme dengelerini altüst etmekte, eczacılar gecikme faizi ödemek zorunda kalarak zarar etmektedirler. İlaç Fiyat Kararnamesi değiştirilerek ilaç fiyat değişikliklerinden eczacıların zarar görmeleri önlenmelidir. Zaman zaman ilaç fiyatlarında düşüşler oluyor; kamu yararına, halk yararına olduğunu, doğru olduğunu da kabul ediyoruz. Ancak, eczacı, pahalıya aldığı ilacı ucuza vermek gibi, düşen fiyat karşısında ucuza vermek gibi bir durumla karşı karşıya kalıyor, zaten kısıtlı olan kâr oranı böylece erimiş oluyor.

Eczacılara karşıladıkları her reçete için belli bir oranda meslek hakkı ödenmelidir. Eczacı, aldığı eğitimle, ortaya koyduğu sermayesiyle ve emeğiyle sağlık hizmeti veren bir kişidir. Burada sadece ilacın alış ve satış fiyatı üzerinden eczaneye bırakılan iskonto eczanenin masraflarını karşılayamaz oranlardadır. Bu nedenle, bütün mesleklerde olduğu gibi, eczacılara da ayrıca bir meslek hakkı, bu hizmet karşılığı hakkın ödenmesi Türk Eczacılar Birliğinin ve tüm eczacıların talebidir.

Eczacıların bu son derece haklı ve makul taleplerini demokratik ve kitlesel bir tarzda dile getirdikleri mitinge, aynı sorunları yaşayan AKP'nin eczacı milletvekillerinin katılmamış olması eczacıları üzmüştür. AKP milletvekillerinin nasıl bir hiyerarşik baskı altında tutulduklarını görmek

bakımından anlamlı olduğuna inanıyorum. Aynı meslektaşlarımla benzer sorunları paylaşıyoruz, aynı sorunları dile getiriyoruz ancak on binlerce eczacının katıldığı ve kendi sorunlarını dile getirdiği bir mitinge bir tek AKP'li eczacı milletvekili katılamıyor. Neden? Padişahlık sistemi var da ondan.

Hepinize bedensel, zihinsel ve sosyal tam iyilik hâli diliyorum.

CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sürenin kısıtlı olmasından dolayı hemen başlamak zorundayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, son bir dakikamda… Dün Ankara'da bir gösteri oldu. Eczacılar ilk kez sokağa çıktılar. Yani sorunlar onları bunalttı, çıldırma noktasına getirdi ve eczacıları sokağa döktünüz. Sayın Domaç burada, eski Başkan, iktidar partisi milletvekili. Sayın Bakan, belki siz ilgili değilsiniz, Sosyal Güvenlik Kurumu size bağlı değil ama konunun bir boyutu size de dokunuyor, teğet geçiyor sizi, öyle söyleyeyim. Bunlar sorunlarını kitap hâline getirdiler. Mecliste herkesin elinde var. Görmezden gelmeye devam ediyorsunuz. Arkadaşlarım söyledi, eczacılar üzerinden tahsilat yaptırtıyorsunuz, eczacıların sorunları için yasa değişikliği hazırlıyorsunuz, eczacılar istemediği hâlde ortaklık koyuyorsunuz, 30 Haziranda Sayın Başbakana grubunuzda "Eczacıların sorunlarını çözdük." dedirtiyorsunuz. O gün hâllettik dediğiniz sorun bugün aynen ortada duruyor ve 30 bin eczacı bağırıyor. İlgili bakanların ve kurumların dikkatine: Eczacı arkadaşlarımızın feryatlarını Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bir kez daha burada dikkatlerinize sunmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MHP GRUBU ADINA HASAN ÇALIŞ (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle saygı ve hürmetlerimi arz ediyorum.

Ben hatırlıyorum, sizler de hatırlarsınız. Sayın Başbakanımız televizyonlara çıktı "Benim vatandaşım artık hastane kuyruklarında beklemeyecek, eczane kuyruklarında beklemeyecek; isteyen dışarıdaki eczanelerden ilacını alacak, isteyen özel hastanelere gidecek." dedi. Bu, doğru bir hareket mi? Doğru ama neticesine bakmıyoruz. Şimdi, o gün, o heyecanla özel sektörümüz ciddi bir ivme içerisine girdi. Yatırım yaptılar, borçlandılar ve belli bir noktaya geldikten sonra yeni bir düzenlemeyle "Arkadaş, bundan sonra herhangi bir değişiklik yapacağınız zaman, hatta kadronuzda değişiklik yapacağınız zaman, yeni bir yere hastane açacağınız zaman benim iznime bağlı…"

Şimdi, tabii, bu uygulama karşısında maalesef hızla gelişen sağlık özel sektörümüz ciddi bir sıkıntıya girdi değerli arkadaşlar ve şu anda önemli bir kısmı gerçekten ayakta durma telaşesinde; kapanma, kapatma, el değiştirme korkusuyla yaşıyor. Nitekim, serbest eczane uygulamasında geldiğiniz nokta nedir? Serbest eczane uygulamasında geldiğiniz nokta, maalesef, bugün eczanelerimizin kapısında sıkça gördüğümüz bir yazı var. Ne diyor? "Almakta olduğumuz katılım payının eczanemizle ilgisi yoktur." Ve eczacı arkadaşların ciddi sıkıntısı şu: Yani biz bu parayı almazsak zaten bizim hesabımızdan kesiliyor. Ve bu alınan paralara baktığımız zaman, hastamızı kamuya yönlendirmeye çalışıyoruz. Doğru mu? Doğru, ama kamuya yönlendirmek için öncelikle kamu hastanelerimizin özel sektör mantığıyla yönetilir hâle getirilmesi ve sunduğu hizmetin kalitesinin artırılarak hastaların kamuyu tercih etmesinin yolunun açılması gerekiyor. Tabii ki kamudaki bu yığılmalar çözülemediği için hastalarımız sıkıntı içerisinde kalıyor.

Şimdi, bu durumda, hem özel hastaneler, özel sağlık kuruluşları hem de dün sokaklardaki eczacılarımızın endişesi nedir? Biz zaman içerisinde sistemin dışına mı itiliyoruz, biz sermayenin emrine mi gireceğiz korkusuna kapılmış durumdalar. Bu korkuyu ortadan kaldırmak, önce Sayın Bakanlığımızın sonra bu dönem Parlamentosu olarak hepimizin görevi değerli arkadaşlar. Tabii ki, dışarıya gitmek isteyen, özel sağlık kuruluşlarına gitmek isteyen arkadaşlarımız bunun bedelini ödesin ama gitmek istemeyenlere de biz kamuda arzu ettiği hizmeti verme imkânı bulalım.

Hükûmet adına ilk konuşmacı Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Saygıdeğer Başkanım, yüce Meclisimizin değerli milletvekilleri; sizleri ve şahsınızda aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. Sağlık Bakanlığımızın 2009 mali yılı bütçesi üzerindeki görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Bugün "Sağlıkta Dönüşüm Programı"nın sağlıklı hayata katkılarını ve önemli sonuçlarını ülkemizde hep birlikte yaşıyoruz. Kuşkusuz hâlâ önemli eksiklerimiz var. Ancak, ambulansla hasta taşınması için kendisinden veya yakınından ücret istenen, acil servislerinden hastalarının geri çevrildiği, hastanede yatış ücreti ödeyemediği için hastalara, hastaların yakınlarına rehin almanın reva görüldüğü, hatta çocuk cenazelerinin rehin alındığı günleri Türkiye, hamdolsun, tarihin sayfaları arasında bıraktı. Hastalarımız bütün sağlık kuruluşlarından memur, işçi, esnaf, emekli, bu şekilde hiçbir ayrım yapılmaksızın hizmet alabiliyorlar ve ilaçlarını da bütün eczanelerden temin edebiliyorlar.

Özel sağlık kuruluşlarının sundukları hizmetler için… Biliyorsunuz, Hükûmetimiz özel sağlık kuruluşlarından da hizmet alınmasının önünü açmıştır. Geçmişte vatandaşımızın kapısından bile geçemediği özel sağlık kuruluşlarından hizmet alırken vatandaşımızı koruyucu şekilde bu hastanelerin, bu kuruluşların alacakları ücretlere de bir sınır koymuş bulunuyoruz. Son birkaç aydır Türkiye bunun tartışmasını yaşıyor. Özel hastaneler bu sınırla ilgili birtakım taleplerde bulunuyorlar. Mutlaka bu sınır veya benzeri uygulamalar makul çerçevede devam ettirilecektir ama sonuçta, vatandaşımızı koruyucu üslup burada da yerini bulmuş durumdadır.

Hepinizin bildiği gibi tedavi kuruluşlarındaki hizmetlerde ayrımcılığı kaldırdık. Kamu hastanelerini tek çatı altında toplayarak, özel kuruluşlardan yararlanma imkânı getirerek herkese hastanelerin kapısını açtık. İlaç teminini kolaylaştırırken, Türkiye'de kullanılan ilaç miktarını 2 katına çıkarırken, ilaçta harcamalar sadece yüzde 16 arttı. Tabii ki bunlar da uyguladığımız yeni ilaç referans fiyat politikalarıyla oldu.

Değerli milletvekilleri, sağlıkta dönüşüm programıyla sağlık hizmetlerinden vatandaş memnuniyeti yüzde 39'dan yüzde 67'ye ulaşmıştır. Vatandaşımız sağlık hizmeti alırken finansal riskten artık korunmaktadır büyük ölçüde ve sağlık göstergelerimiz de iyileşmeye devam etmektedir.

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Sağlık Bakanına soruyorum: Seçim bölgem Gaziantep'teki serbest eczacılar diğer illerde de olduğu gibi devletin angarya işlerini yapmaktan bıkmışlardır. Devletin tahsil etmesi gereken imalatçı katılım iskontosu ve muayene katılım payının tahsilini devlet kendi kurumlarına ne zaman yaptıracaktır?

İkinci sorum: Aile Hekimliği Projesi çerçevesinde pek çok bölge ve illerimizde aile hekimliği uygulamasına geçilmiştir. Seçim bölgem Gaziantep'te bir yılı aşkın zamandır söylenmesine rağmen aile hekimliği uygulamasına bir türlü geçilmemiştir, sebebi nedir?

Üçüncü sorum: Eczacı ortaklığı yasa taslağı eczacılıkta şirketleşmenin önünü açacak, ilaç sektörü büyük ve güçlü sermayenin eline geçecektir. Küçük esnafı yok ettiniz, küçük eczacıları…

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Eczanelerde alınan, daha doğrusu devlet hastanesi için 3 özel hastaneler için alınan 10 YTL katkı payı Sosyal Güvenlik Kurumunun bir uygulamasıdır. Ama bunun kaldırılmasını şu anda düşünmüyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Özel hastanede 10 lira niye alıyorsunuz?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Gaziantep'te veya başka illerde serbest eczacılara devlet herhangi bir angarya yüklememiştir. Bundan sonra da yüklemeyecektir.

Eczacı-eczacı ortaklığı şeklinde Bakanlığımızın bir yasa tasarısı veya hazırlığı yoktur. Birileri kendinden menkul birtakım düşüncelerle harekete geçmişler ve tamamen politik bir biçimde maalesef bu meseleyi speküle etmektedirler.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Sağlık Bakanı dedi ki: "Özel hastanelerde on bir ay ücret alıyoruz devlet hastanelerinde…" Bu sözü açıklarlarsa memnun olurum efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat