Biz eczacılar, insan yaşamı için "olmazsa olmaz" bir görev yapıyor, ilaç ve eczacılık hizmeti veriyoruz.

İnsanların sağlıklı yaşama hakkını kullanabilmelerini sağlıyoruz.

Bu hakkın kullanılabilmesini sağlamak için gerekli alt yapıyı oluşturmak, görevimizi sağlıklı bir biçimde gerçekleştirebilmek için haklarımızı gözetmek ve mesleki güvenliğimizi sağlamak devletin temel görevlerindendir.

Peki, durum böyle mi?

***

Raflarımızda bulunan ilaçlarımız sürekli olarak bedelsiz kamulaştırılıyor. Hiç bir şey yapamıyoruz.

Hırsız, sürekli olarak pervasızca, hiçbir engele takılmadan eczanelerimizde geziniyor.

***

Bir Reçete Provizyon Sistemi var.

Çalışmadığında değil de, çalıştığında şaşırtan bir sistem...

Çalıştığında "çalışıyor!" diye sevindiğimiz bir sistem...

Günde 1-2 saat çalışabiliyor.

Gerçek bir ucube.

***

Yeni bir uygulama başlıyor, aksayan yönleri için ardından onlarca açıklama yapmak zorunda kalınıyor...

Biz anlayabilmek için didiniyoruz.

En son örneği; e- rapor meselesi...

Her uygulama anlaşılmaz, her uygulama defalarca düzeltilmeye, açıklanmaya muhtaç.

Artık genelgelerin açıklamalarının açıklamaları ve onların da pehlivan tefrikası gibi, bir seri halinde açıklamaları yazılmaya başlandı.

Ekonomik sorunlar bir yana, sistemin çalışmaması ve bir türlü anlaşılamayan, uygulanamayan uygulamalarla uğraşmak yüzünden, neredeyse eczacılık yapamaz hale getirildik.

***

Meslek örgütlerimiz artık yalnızca kendi adlarına değil, ilaç sanayicileri, ilaç dağıtım kanalları ve devletin elçiliğini yapıp, onlar adına da açıklamalar yapıyorlar.

Yapılan açıklamaların, verilen sözlerin çoğu da "doğru" çıkmıyor.

Aleni devamlı kandırılıyoruz.

Ve yazık ki, buna da alıştık.

***

Demokratik mesleki haklarımızı savunduğumuz için ülkemizin bir bakanı çıkıp; " bir daha eylem yapmayacaksınız, yaptıklarınız için de özür dileyeceksiniz" diyebiliyor.

Bir diğer sayın bakanı" Türk Eczacıları Birliği nedir ki, değiştiririz yasasını, kaldırırız, olur biter..." diyor.

Başbakan, demokratik haklarımızı kullanıyoruz diye oldukça sinirlenip, büyük bir öfkeyle, bizi kamuoyunun gözü önünde azarlayıp, " madem öyle, ilaçlar markete!" diye ferman yazıyor.

***

Öyle uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz ki; her birimiz eczanelerimizde hizmet vermeye çalışırken, bir taraftan da adeta kafamıza, sırtımıza inen copları, gözümüze gözümüze sıkılan biber gazlarını savuşturmaya çalışıyoruz.

Oysa fazladan bir şey istemiyoruz.

Birincisi; mesleğimizin gereğini yapmak, insanlarımıza hakkıyla ilaç ve eczacılık hizmeti vermek istiyoruz.

İkincisi de; bunu yapabilmek için mesleki haklarımızı istiyoruz.

Bu kadar!

***

Anlayamıyorum…

Memlekette bunca ucubelik varken...

Bir sanat yapıtının üzerinden yapılan bu "ucubelik" tartışmasını anlamıyorum.

Anlamaya çalışıyorum...

Olmuyor!

Kim bilir?

Belki de anlamalıyım…

Hakiki ucubeleri gözlerden kaçırmak için yapay ucube tartışmalarının yaratıldığını.

 

İLETİŞİM

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

0533 218 16 80

Fax: 0216 574 72 69

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat