ECZACILIKTA SORUMLULUK
İnsan ve hayvanların sıhhat ve yaşamları ile ilgili tedavileri, neticede büyük ölçüde ilaç kullanımı ile mümkün olmaktadır. Tedavi neticesinde hastanın kullanması gereken ilaçların verilmesi tıbbi bakımdan çok önemli olduğundan ve herhangi bir yanlışlığı kaldırmaması bakımından, bu ilaçların hastalara verilmesi, özel bir akademik eğitim gören eczacılar tarafından yerine getirilmektedir.
Tedavi; teşhis ve teşhis neticesinde bu teşhise uygun ilaçların kullanılmasını gerektirdiğinden, hekim ve eczacı işbirliği çok önemli olmaktadır. Zaman zaman hekimler, eczacılar kadar ilaç çeşitlerini takip edemediklerinden, hangi hastalıklara hangi ilaçların kullanılması gerektiği ve hangi hastalıklarla o ilaçların uyuşmadığı konusunda eczacıların geniş bilgileri bulunduğundan, reçetelere yazılan bu tip ilaçlar konusunda eczacılar hekimlere uyarma görevi de yapma durumunda kalmaktadırlar.
Eczacılar ile ilgili yasa, yönetmelik ve tüzükler, eczacılığın görevlerini ve sorumluluklarını belirten geniş veya dar tarifler yapmamışlardır. Yasa ve yönetmelikler daha çok yapılması yasak olanları belirtmekle yetinmişlerdir. Bu duruma rağmen bazı yasalarda eczacıların görevlerinin niteliğini belirten maddeler bulunmaktadır. Eczacıların sorumluluklarını açıklamadan önce bu maddeleri tespit etmekte fayda görüyoruz.
6643 sayılı Türk Eczacılar Birliği Kanunu’nun Türk Eczacıları Birliği’nin vazifelerini belirten 4. maddesinin (a) bendi; “Halk sağlığına ve hastalara fedakarlık ve feragatla hizmeti gaye bilen eczacılık mesleğine ait gelenekleri muhafaza ve geliştirmeye çalışmak.”
Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğü’nün 2. maddesi; “Eczacının başta gelen görevi, birbirleriyle, hekim ve veteriner hekimlerle tam bir anlayış ve işbirliği içinde çalışarak insan ve hayvan sağlığına, hayatına ihtimam göstermektir.
Eczacı, sağlık ve veteriner hekimliği kuruluşları ile işbirliği yapar, kendileri ile diğer tıp mensupları arasında saygı ve güven hisleri yaratmaya çalışır; müşterileri ve diğer iş sahipleri ile ilişkilerinde meslek ahlak ve adabına uygun şekilde hareket eder.”
Yine aynı Tüzüğün 3. maddesi “Eczacı, reçeteyi yazan hekim, reçetede adı yazılı hasta veya reçeteyi getiren kişi kim olursa olsun; cinsiyet, ırk, milliyet, felsefi inanç, din ve mezhep, ahlaki düşünce, karakter ve kişilik, toplumsal seviye, mevki ve siyasi düşünce ayırımı yapmaksızın, ilacını hazırlama ve reçete sahibine verme hususunda azami dikkat ve ihtimamı göstermekle yükümlüdür.” hüküm ve açıklamalarını getirmişlerdir. Bu maddeler, eczacıların yaptıkları görevin, tıpkı hekimlerde olduğu gibi kutsal ve onurlu bir görev olduğunu eczacıların mesleklerini yerine getirirken büyük bir sorumluluk altında hareket etmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.
Eczacıların genel olarak sorumlulukları, yalnız bir yasada değil bir çok yasada, yasaklamalar veya görevler verme şeklinde belirlenmektedir. Bunları tek tek açıklamak ancak sayfalar tutan bir yazı serisi ile mümkün olabileceğinden, biz bu yazı kapsamı içinde bilhassa meslek yapılırken sık rastlanan uygulamalar ve bunlarla ilgili yasa maddelerinde eczacıların yapmak veya yapmamak şeklinde belirtilen görevlerini açıklamaya çalışacağız.
Netice itibariyle eczacılar, meslekleri ile ilgili VİCDANİ, HUKUKİ, CEZAİ ve DİSİPLİN ceza sorumlulukları ile karşı karşıya bulunmaktadırlar.
ECZACILARIN MESLEKLERİ İLE İLGİLİ
VİCDANI SORUMLULUKLARI
Yukarıda yaptığımız açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, eczacılık mesleği neticede, insan yaşamı ve sıhhati bakımından hata kabul etmeyecek mesleklerden biridir. Çünkü yapılan en küçük bir hata bile, çok zaman sakatlık, iyileşmeme, ölüm gibi dönüşü olmayan sonuçlar meydana getirebilecektir. Böyle bir durumun meydana gelmesinde duyarlı her eczacı mutlaka büyük bir vicdani sorumlulukla karşı karşıya kalacaktır. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak için fakültede öğrenilen bilgilerle yetinmemek, mesleğin tüm gelişmelerini takip etmek ve hizmet verirken lakayıt davranmamak, kendi yapacağı işleri başkalarına bırakmamak ve en küçük bir hata yapmamaya çalışmakla mümkün olur.
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 25. maddesinin b bendi “Eczanelerde hazırlanan reçetelerin ilaçlarında görülecek hata vesaireden doğrudan doğruya eczanenin mes’ul müdürü sorumludur” hükmünü getirmiştir.
Eczacılar mesleklerinin yaparlarken, bir yandan da yasaların getirdiği yapmakla sorumlu oldukları görev ve yasaklamalarla karşı karşıyadırlar. Tüm işlemlerinde bunlara uymak durumunda bulunduklarından, bunlara aykırı hareket etmeleri neticesinde bir zarar meydana gelmesi halinde, hukuki sorumlulukla karşı karşıya kalmaktadırlar. Eczacılar genel olarak, sorumlu müdür oldukları eczanelerinde, devlet memuru olarak kamu hastanelerindeki eczanelerde veya özel teşebbüse ait hastanelerde görev yapmaktadırlar.
Sorumlu müdür oldukları eczanelerinde görev yaparken, hasta ile olan ilişkisi, bir alım-satım ilişkisidir. (borçlar kanunun 184 ve devam eden maddeleri)
Hastanelerdeki durum da alım-satım akdi olup, burada eczacı doğrudan satıcı olmayıp istihdam edilen kişidir. Satıcı durumunda ise, eczacıyı çalıştıran, hastaneyi temsil eden tüzel kişiliktir.
Hasta eczacı ilişkisinde verilen ilaç ve yapılan sıhhi yardım neticesinde, eczacı veya çalıştırdığı kişinin kusurlu hareketiyle, alıcı hastanın, bunları kullanması neticesinde bir zarar meydana gelmesi durumunda, o kişinin uğradığı zararı, zararın konumuna göre eczacı karşılamak durumundadır.
Uğranılan zarar, ölüm halinde; ölenin yakınlarının talep edebilecekleri “destekten yoksun kalma tazminatı” ve “manevi tazminat” ve defin masrafları, sakat kalma halinde; iş gücünden kaybın getirdiği tazminat ile manevi tazminat, hastalığın uzamasına neden olunması halinde; işten kalmanın getirdiği ücret kaybı ve tedavi için harcanan ek masraflar ve duruma göre manevi tazminat şeklinde oluşur.
MANEVİ TAZMİNAT:
Borçlar Kanununun 47. maddesinde açıklanmıştır. Maddeye göre; cismani zarara uğraması halinde, cismani zarara uğrayana, ölüm halinde ise ailesine hakim hal ve şartlara göre manevi tazminata hükmedebilmektedir.
Hastanelerde meydana gelen aynı tip olaylar için hem bu olaya neden olan eczacı, hem de onu çalıştıran kurum sorumlu olmaktadır. Kurumun sorumluluğu “kusursuz sorumluluk” ilkelerine göre belirlenir. Kurumun eczacıya rücu hakkı bulunmaktadır.
ECZACILARIN CEZAİ SORUMLULUKLARI:
Eczacıların cezai sorumluluklarını Yeni Türk Ceza Kanununa göre sorumlulukları ile diğer yasa ve yönetmeliklerine göre cezai sorumlulukları olmak üzere 2 kısım halinde incelemek gerekir.
YENİ TÜRK CEZA KANUNUNA GÖRE CEZAİ SORUMLULUK
Zehirli Madde Katma
Madde 185 - (1) İçilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen fiillerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükm olunur.
Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda ve ilaçların ticareti
Madde 186 - (1) Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları satan, tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz YTL’ye kadar adli para cezası verilir.
(2) Bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde ilaç yapma veya satma
Madde 187 - (1) Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde ilaç üreten veya satan kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezası verilir.
(2) Bu suçun tabip veya eczacı tarafından ya da resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
Madde 188 - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin YTL’ye kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye'de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.
(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin YTL’ye kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, dört yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin YTL’ye kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Tüzel işiler hakkında güvenlik tedbir uygulanması
Madde 189 - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarının bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma
Madde 190 - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak için;
a) Özel yer, donanım veya malzeme sağlayan,
b) Kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alan,
c) Kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi veren,
Kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Zehirli madde imal ve ticareti
Madde 193 - (1) İçeriğinde zehir bulunan ve üretilmesi, bulundurulması veya satılması izne bağlı olan maddeyi izinsiz olarak üreten, bulunduran, satan veya nakleden kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Sağlık için tehlikeli madde temini
Madde 194 - (1) Sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara, akıl hastalarına veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine sunan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Resmi Belge Hükmünde Belgeler
Madde 210 - (1) Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
Resmi Belgede Sahtecilik
Madde 204 - (1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
Resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek
Madde 205 - (1) Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
Madde 206 - (1) Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
Sağlık Mesleği mensuplarının suç bildirmemesi
Madde 280 - (1) Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Sağlık mesleği mensubu deyiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.
YENİ CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
(USUL KANUNU)
Meslek ve sürekli uğraşıları nedeniyle tanıklıktan çekinme
Madde 46- Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebileceklerle çekinme konu ve koşulları şunlardır:
b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler, bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler. (Bu kişiler ilgilinin rızasının varlığı halinde tanıklıktan çekinemez(2. fıkra).
DİĞER YASA VE YÖNETMELİKLERE GÖRE
CEZAİ SORUMLULUKLAR
Eczanelerin, yapmak veya yasaklamak şeklinde yasalarda belirtilen sorumlulukları çok geniş kapsamlı olup değişik yasalar, yönetmelikler ve tüzüklerde hüküm altına alınmışlardır. Bunları tek tek açıklamak çok geniş kapsamlı bir yazı konusu olacağından bu kısımda önemli gördüklerimizi belirtmekle yetineceğiz. Bu sorumlulukların yerine getirilmemesinde yasalardaki yaptırımların dışında genel olarak Kabahatler Kanununun 32. maddesindeki cezai yaptırım uygulanmaktadır. Bunlar; eczanelerin nöbet gün ve saatlerine uymamaları, eczane açma-kapama saatlerine uymamaları, sır saklamamaları, aracı kullanması, muvazaa yapması, tıbbi müstahzarat ve majistral formülleri Sağlık Bakanlığı’nca saptanmış fiyatın üzerinde satış yapmaları, Genel Kurul Toplantılarına katılmamaları, miadı geçmiş veya bozulmuş ilaç bulundurması veya bunları satması, tedaviye dönük uygulama yapması, ruhsat almadan eczane açması, birden fazla eczane açması, acil tedavide kullanılan ve piyasada olan ilaçları eczanede bulundurmaması, ışıklı nöbetçi çizelgesi bulundurmaması gibi.
Bu bölümde, eczacıların zaman zaman karşı karşıya kaldıkları bir iki ceza davası örneği de vermek isteriz. Depolara eczanelerden iade edilen ilaçların başka eczanelere satılması halinde veya reçeteyi tamamlayabilmek için başka eczaneden eksik ilacın alınıp, üstüne kendi eczanesinin sürşarj etiketini yapıştırmadan, bu ilaçların kupürlerini kesip reçeteyle birlikte fatura edilmesi durumunda, toplama kupür iddiası ile evrakta sahtekarlıktan yıllar süren davalar açılmaktadır.
Ceza mahkemeleri enjeksiyon yapmayı, 1219 sayılı yasanın 25. maddesine aykırılık kabul edip (enjeksiyon yapmayı, hekim yerine geçip tedavi yapmak olarak niteleyerek) 1 aydan 6 aya kadar ceza vermektedirler. Halbuki tedavi, hastanın hastalığının teşhis ve tedavide uygulanması gereken ilaç ve gereçlerin tespitidir. Hastaya ağızdan ilaç verilmesi nasıl tedavi olmayıp tedavinin uygulaması ise, enjeksiyon yapma da, tedavi değil hekimce yapılan tespiti uygulamadır. Hiçbir yasada enjeksiyon yapmayı önleyici bir madde ve yasaklama bulunmamaktadır. Fakat buna rağmen kararlar, yukarıda açıkladığımız gibi verilmektedir.
ECZACILARIN DİSİPLİN SORUMLULUKLARI
Eczacıların yaptıkları mesleğin konumu, niteliği ve önemi nedeniyle bir çok yasaklama ve yapılması gereken görevlerle yükümlü oldukları yazının tümünden de anlaşılmaktadır. Yukarıda açıkladıklarımızın hemen hemen hepsi, disiplin cezasının da konusu olmaktadır.
Bilhassa, 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nda, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunda ve Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğü’nde belirtilen hususlara ve kurallara, genel kurul ve Yönetim Kurulu kararlarına aykırı hareket edilmesi de disiplin suçunu oluşturmaktadır.
6643 sayılı yasanın 30. maddesi verilecek cezaları tespit etmiştir. Bunlar fiil ve hareketin mahiyetine göre; yazılı ihtar, para cezası (fiilin işlendiği tarihteki oda yıllık aidatının 4 katından 15 katına kadar), 3 günden 180 güne kadar sanat icrasından men, bir bölgede 3 defa sanat icrasından men cezası almış olanları o mıntıkada çalışmaktan men cezalarıdır.
Eczacılık mesleğinin insan yaşamı ve sıhhati ile ilgili ne kadar önemli bir meslek olduğu, yukarıdaki açıklamalarımızdan ve yasaların eczacılara verdiği görevler nedeni ile tartışmaya yer vermeyecek kadar açıktır. Fakat maalesef son dönemlerde, insan sıhhatine önem vermeyen, her şeyi bir ticari meta olarak gören zihniyet, yavaş yavaş bazı uygulamaları hayata geçirmeye çalışarak bu onurlu mesleği etkisiz hale getirmeye çalışmaktadırlar. İlaçta reklam, büyük çapta ilacın reçeteli satıştan çıkartılması, marketlerde ilaç satılması (OTC) ve giderek eczanelerin eczacı olmayan büyük sermaye sahipleri tarafından da açılabilmesi sağlanacak, eczacıların orada işçi gibi çalıştırılmalarının yolu açılmak istenmektedir. İlk adımları olan ilaçta reklama olanak veren yönetmelik değişikliğini, odaların gayreti ve açılan davalar neticesinde Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vererek şimdilik durdurmuştur. Uygulanmak istenen yöntem yalnız eczacılar için değil tüm halk için zararlı neticeler doğuracağından bu konuda herkesin duyarlı olması bunun için başta odalar olmak üzere yılmadan mücadele edilmesi gerekmektedir.
İstanbul Eczacı Odası Hukuk Bürosu