6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’da yapılan değişiklik ve getirilen ek hükümlerle yeni kaoslarla karşılaşılmaya başlanmıştır.

 

         Yasa hazırlanır iken bazı konularda yeterli düşünce birlikteliği sağlanmamış ve salt sınırlamalar ile yetinilmiştir. Kanun maddeleri yeterli ifadelerden ve anlaşılır olmaktan uzak, tekrar niteliğinde cümleler içeren ifadelerle yoruma açık bırakılmıştır.

 

         Bu konudaki ilk kaos eczanesini kapatan eczacılar ile ilgili yaşanmaya başlanmıştır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun kapatılmış eczaneler için kendiliğinden koyduğu son eczane açabilme tarihiyle ilgili YORUMU, yasanın özünden uzak, yasanın üstünde bir yorumdur.

 

         Yine yasa maddeleri içerisinde bulunan

 

………………………Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte serbest eczanesi bulunan eczacılar, bir defaya mahsus olmak üzere herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaksızın eczanesini bulunduğu ilçe dışına nakledebilir ve devredebilir

 

            İfadesindeki ilçe dışına nakledebilir ve devredebilir cümlesi de; kanaatimce yakın zamanda yoruma dayalı işlemlerin yapılmasına yol açacaktır. Cümle içerisinde bulunan (ve)  eczacılara bir defa devir bir defa da nakil hakkı tanımaktadır. Ancak endişem, TCK nun bu ifadeyi (veya) olarak değerlendirmesidir. Böyle bir durumda ise , ya nakil yada devir seçeneği karşımıza çıkabilir.

 

Yine yasa hazırlanırken Büyükşehir belediyelerinin sınırları içerisindeki eczacılar, diğer belediyelerdeki meslektaşlarına göre HAK KAYBINA UĞRAMIŞLARDIR. Hatta 2 den fazla ilçesi olan Büyükşehir belediyeleri ile 2 ilçesi olan büyükşehir belediyeleri arasında bile farklılıklar oluşacaktır. Mecliste bulunan yeni 13 Büyükşehir belediyesi yasasının da kabul edilmesi ile bu sorun daha çok meslektaşımızın problemi olacaktır.

 

Şöyleki ; “eczanesini bulunduğu ilçe dışına nakledebilir ve devredebilir,” cümlesi İl belediyeleri sınırları içerisinde bulunan eczacılara il içerisinde ( Merkez ilçe tanımına göre ) istedikleri şekilde hareket imkanı sağlarken, büyükşehirler de ise, meslektaşlarımız bulundukları ilçe sınırı içerisine hapsedilmiş olacaklardır. Öyle ilçeler yan yana bulunmaktadır ki, aradan geçen bir cadde ile sınırlar belirlenmiş, caddenin bir tarafı bir ilçe sınırları içerisinde yer alır iken caddenin karşı tarafı bir başka ilçe sınırları içerisinde yer almaktadır.

 

Merkez ilçeye bağlı belde belediyeleri sınırları içerisinde ki eczanelerin durumu da başka bir problem olarak karşımıza çıkacaktır.

 

Yasa hazırlanırken göz ardı edilen yada unutulan  ve henüz sıkıntısı yaşanmayan bir başka konuda EŞİ DEVLET MEMURU OLAN ECZACILARIN, eczanelerinin NAKİL DURUMLARI dır.

 

Eczanesi bulunan ve eşi zorunlu tayin olacak meslektaşlarımızın durumları da yasada göz önüne alınmamıştır. Eşi öğretmen, emniyet mensubu yada askeri personel olan meslektaşlarımız süreç içerisinde; ya ailelerinin bölünerek yaşamasına razı olacaklar yada eşlerden biri işini bırakmak zorunda kalacaklardır. Ayrıca;

 

Nüfusa göre sınırlama getirilirken de 3500 kişi ye bir eczane tanımlanması da eşitlik ve hakkaniyet kurallarına uygun olmamıştır diye düşünmekteyim. Nüfusa göre Kısıtlamaların olduğu diğer ülkelerde de belki aynı yöntem uygulanmış olabilir. Ama unutmamak gerekir ki ülkemizin gelişmişlik düzeyi, coğrafi yapısı vb durumları, o ülkelerden farklılıklar içermektedir. Karekod uygulaması ve İlaç takip sistemi uygulamasını da ilk olarak ülkemiz uygulamıştır. Yani örnek alan değil , örnek alınabilecek ideal bir nüfus sınırlamasına imza atabilirdik. İşletme  Master Tezini “ Ülkemizdeki eczanelerin Nüfusa göre dağılımının incelenmesini” konusunda yapan bir meslektaşınız olarak, bu duruma dikkat çekmek gereği hissettim.

 

Bu konu şöyle izah edilebilir;

 

Sınırlama getirilirken iller bazında değişken uygulanabilen katsayılar belirlenmeli ve her il için bu katsayılara göre belirlenecek olan nüfus kısıtlanması uygulanmasında aşağıdaki konuların verileri kullanılabilinirdi.

 

Hareketli Nüfus kavramı dikkate alınarak; illerin GSMH payı, o ilde kişi başına düşen milli gelirdeki pay, illerin IMS verilerine göre ilaç tüketimi, kişi başına düşen doktor ve yatak sayıları, ilde/ilçede  üniversite hastanesi ile eğitim ve araştırma hastanesi olup olmadığı , özel hastane ve yatak sayıları, hatta kişi başına düşen uzman hekim sayısı   vb konular dikkate alınarak her il için uygulanabilecek bir katsayı belirlenerek , iller hatta ilçeler bazında değişken nüfus sınırlamasına gidilebilinirdi. Böylesine bir sınırlama ideal ve örnek bir kısıtlama, meslektaşlarımız arasında da eşitlik ve gelir dağılımı anlamında ortak paylaşımı sağlardı.

 

Mevcut sınırlama ile;  İl merkezleri ile ilçeler, ilçelerle beldeler bir tutulmuştur. Hakkari il merkezi ile- İstanbul, ülkemizdeki herhangi bir ilçe belediyesi ile Alanya vb. ilçeler aynı sınırlamaya tabi tutulmuştur. Alanya ile aynı il sınırlarında yer alan ama coğrafi olarak dezavantajlı olan ilçeler bir tutulmuştur. İlçe sınırları içerisinde iki hatta daha fazla Üniversite hastanesi barındıran bir ilçe ile, bunların tamamından yoksun belki sınırları içerisinde bir Devlet hastanesi dahi bulunmayan bir başka ilçe aynı kabul edilmiştir.

 

Bu konu içerik olarak genişletilerek izah edilebilir. Basit bir örnek verecek olursak NOTER lerde de, yeni noterlik açılması kısıtlamaya tabidir.Ancak kıstas tek başına nüfus değildir. İl yada ilçelerdeki noterlerin YEVMİYE SAYISI ( yıllık işlem sayısı) , yeni noterlik açılmasını belirleyen diğer bir faktördür.

 

Aydınlık , sağlıklı ve güzel bir gelecek umudu ile ……

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat