Eczacı odamızın 24.09.2009 tarihinde yaptığı seçimde Eczacı odamızın 24.09.2009 tarihinde yaptığı seçim ile yönetim kurulu üyesi seçilerek başkan oldum. 2009 TEB Olağan Seçimli Genel Kurulundan önce, bölgemizdeki 8 Eczacı Odası olarak Diyarbakır’da bir toplantı yaptık. Öncelikli gündemimiz yapılacak olan TEB seçimleriydi.

Son konuşmacı olarak eczacı odamız adına şu görüşleri dile getirmiştim;

Diyarbakır Eczacı odasının kırmızı çizgileri vardır. Bu kırmızı çizgiler:

1. Diyarbakır’da muvazaalı eczaneler işleten ve geçmişte TEB seçimleri üzerinde etkin rol almış eczacımız vardır. Şuanda yönetici ya da delege olmasa dahi bölgemizde yine etkin olamaya çalışacağı kanaatindeyiz. Bu şahsın asla konuyla ilgili görüşmelere müdahil olmamasını ve dikkate alınmamasını istiyoruz.

2. Önceki seçimlerde bölge eczacı odalarımız adına konuyla ilgili sekreterya vazifesini görmüş olan bazı oda başkanlarını başarısız ve peşin hükümlü görüyoruz. Eğer bir sekreter’ya oluşturulacaksa, bu sekreter’ya değişmelidir.

3. Hangi ve nasıl bir ekibin destekleneceği ile ilgili, mesleki kriterler öncelik yapılmalı ve amaç daha güçlü bir TEB çatısı olmalıdır.

4. İdeolojik bakışlar ön planda tutulmamalıdır. Örneğin: bir ekip, ulusalcı olmakla suçlanıp kategori dışı bırakılmamalıdır. Diyarbakır Eczacı Odası için öyle bir yaklaşım doğru bulunmamaktadır.

5. Bölgemiz eczacılığı sürekli muvazaa ve sorunlarla gündeme gelmiştir. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinde, bölgemizden eczacıların olması doğal bir hak olmakla ve buna laik eczacılarımız olmakla birlikte, bu konuda dayatmacı ve pazarlıkçı olmayalım. Önemli olan güçlü bir Türk Eczacıları Birliği’dir.

6. Türk Eczacıları Birliği’ni yönetmeye aday olacak bütün ekiplerle ön yargısız ve koşulsuz görüşmeler yapalım. Güçlüden yana değil, doğrudan yana tavır alalım.

7. Türk Eczacıları Birliği’ni yönetecek kişilerin, hükümetle iyi diyaloga girebilecek ve iktidara daha uygun insanlar olması gerektiği fikrine katılmıyoruz.

8. Siyasi hedefi olacak olanların merkez heyete önerilmesini uygun bulmuyoruz.

9. Diyarbakır Eczacı odası olarak, merkez heyette temsil edilme talebimiz yoktur.

10. Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odalarımız aynı zamanda sivil otoriterlerdir. Kürt sorunu; bölgemizin ve ülkenin başat sorunudur. Yetkilerimiz ve gücümüz dahilinde bu sorun başta olmak üzere, bütün toplumsal meselelere gerekli duyarlık gösterilmelidir.

11. Türk Eczacıları Birliğimizin ismindeki “Türk” kelimesi yerine, daha bütünlükçü anlam içeren “Türkiye” kelimesinin getirilmesini talep etmeyi düşünüyoruz. Birliğimizin ismi Türkiye Eczacıları Birliği olmalıdır.

Bütün söylediklerim bittikten sonra, caiz bir tabir ile, müdavim ve koşulsuz birkaç fanatiğiniz kızıp küstüler…

Nihayet Türk Eczacıları Birliğimizin 2009 Seçimli Olağan Genel Kuruluna katıldık. Şahsı ve eczacı odasının adına beklentisi olmayan bir eczacı odası başkanı olarak görüşlerimizi rahatlıkla ifade ettim. İlimizdeki muvazaa yoğunluğundan ve buna sebebiyet veren eczacı zihniyetlerini eleştirdim. Daha başarılı olacak merkez heyetlerin oluşamama gerekçelerini söyledim. Eczacılar ve Ülkemiz için birlik ve bütünlüğün önemini vurguladım. Birlik ismimizin, Türkiye Eczacıları Birliği olması gerektiğini izah etmeye çalışsam da, oluşan atmosferde iyi izah edemedim. Konuşmam bittikten sonra beni tebrik edenler arasında sayın genel başkanımızda vardı.

Pek tabiî ki yapılan seçimde muhalefetten yana tavır sergilemeyi uygun bulduk.

Yaklaşık 14 aydır Diyarbakır Eczacılar Odasının başkanlığını yapmaktayım. Temel hedefim mesleğime hizmet etmek, Diyarbakır ve Türkiye’miz için var olan sorumluğumu ifa etmek olmuştur.

Diyarbakır da; Son 25-30 yıldır ilk kez son bir yılda muvazaalı eczane sayımız artmamıştır. Var olan eczaneler ile ilgili sıkı denetimler yapıldı. 57 eczane nöbetten çıkarıldı. Daha önce %80’ni sadece 7-8 eczane tarafından verilen Kan Ürünü ve Diyaliz reçeteleri sıraya tabi tutuldu. Yasaların ve yetkilerimizin yetersizliliğinden dolayı açılan, nakleden veya eczacı değiştiren eczaneler olduysa da, bunlarla ilgili gerekli her şeyi yapmışızdır. Sözleşme feshi olan veya kapanma noktasına gelmiş olan eczaneler aynı şeyi başaramamışlardır. Nihayetinde 14 tane muvazaalı eczane kapanmış olup, muvazaalı eczane sayımız azalmıştır. Mevzuatlara aykırı reçeteler ile sahte rapor ile faturalandırılmış olan reçeteler tespit edilmiş ve ilgili kurumlara bildirilmiştir. Kendi eczanesi dışında, muvazaalı eczaneler işleten eczacılar ile amansız bir mücadele verilmiş ve bunların sayıları da azalmıştır. İnanıyorum ki, geldiğimiz noktada artık her geçen zaman muvazaalı eczanelerin aleyhinde işleyecek ve bunların sayısı hızla azalmaya başlayacaktır.

Seçimlerde, sizlere muhalefet ettiysek de, seçim bittikten sonra Türk Eczacıları Birliğimizin kurumsal kimliğini öncelik yaparak olumlu her türlü katkıyı sunmaya çalıştık. 4 Aralık süreci başta olmak üzere haklı olduğumuz her gelişmede herkes kadar meslek örgütümüzün yanında yer aldık.

Diyarbakır da yaptıklarımız düşünüldüğünde, başımıza gelmedik şeyin kalmayacağını sizlerde tahmin edersiniz. İftiralar, dedikodular ve komplo tuzaklarıyla karşılaştık.

Eczacı odamızın, denetleme kurulunuz tarafından denetlenmesine neden olan olay aynen şöyledir;

Daha önce bir eczacı ile ortaklı eczane işleten muvazaalı eczane sahibi bir şahıs, eczacısını değiştirmek istedi. Buna müsaade etmeyeceğimizi söyledik. Eczacısıyla beraber eczacı odamıza geldiler. Makbuz karşılığında eczacı odamıza bağış yapma talebinde bulundular. Talebi kabul edilmedi. Bu şahıs bizleri zor durumda bırakmak için sağda-solda kuşmuş olacak ki herkes meseleye vakıf oldu. Ankara da olduğum bir günde, bu şahıs ortağı olan eczacı ile görüştükten sonra teklifini tekrarlamak üzere saymanımız ile görüşmede bulunmuştur. Yapılan görüşme şahıs tarafından kayıt altına alınıyor. Kayıt, Cd haline getirilerek yakın dostunuz olan ve sürekli irtibat halinde olduğunuzu düşündüğümüz bir önceki dönemin genel sekreterine teslim ediliyor. Bu eczacıda,(Eczacı Mehmet KAYA’nın akrabası) Diyarbakır Eczacı odasının yöneticileri muvazaalı eczane sahipleri ile para alışverişinde bulunmuş olabilirler şikayeti ile cd’yi Türk Eczacıları Birliğine gönderiyor. Derken, denetleme kurulunuz eczacı odamıza geldi ve denetlendik. Cd kayıtlarıyla şahıs ve saymanımız arasında geçen konuşmayı bende okudum. Bu kayıtlar sizde mevcuttur. Saymanımız teklifi red etmiş ve şahıstan para alamayacağını belirtmiştir. Israrlar devam edince, ben parayı almam, makbuz karşılığı dediğin şey neden bana verilmek isteniyor demiştir. İşin özeti, red edilen bir teklif vardır. Konuyla ilgili evraklarımız Denetleme kurulunuzda mevcuttur. Ortada verilmiş veya alınmış bir para olmadığı gibi herhangi bir makbuz da kesilmemiştir.

Denetleme raporunuzun üzerinden yaklaşık 5 ay geçti. Defalarca sizi arayıp raporun sonucunu istememe rağmen bu rapor hala tarafımıza gönderilmemiştir. Görevimizi yaparken zarar gördüğünü düşünen herkes konuyu kullanmaya çalıştı.

Gelelim Adana’daki bölgelerarası toplantıya: her zamanki gibi kendini ve yöneticilerini bilen, altı kuru bir eczacı odası başkanı olarak kürsüye çıkarak bildiğim doğruları anlattım. Türk Eczacıları Birliğimizin bir kuruma vermemiz kaydıyla Diyarbakır eczacı odası adına yetkili kişiler olduğumuzu belirtir bir belgeyi dahi bize vermediğini söyledim. Muhalif odalara taraflı davranıldığından bahsettim. Denetlenmemize neden olan konuyu anlattım. Sitemimizin denetlenmiş olmak olmadığını ancak sürekli muvazaalı eczane sahiplerinin şikayetlerine maruz kaldığımızı belirttim. ( 18 kuruma defalarca ) bizleri şikayet edenlerin profilini bilmeniz gerekiyor dedim. Örnek verdim: biz ne yaparsak, ne giyersek bazı kişiler ve eczacılar gidip yaptığımızdan hoşlanmayanlara şikayet etmektedirler. Örneğin: benim bugün beyaz gömlek ve kırmızı kravat taktığımı bilseler, bu kıyafet kimlerin hoşuna gitmeyecekse gidip onlara anlatırlar dedim. Bizler görevimizi yaptığımız ve Diyarbakır’ın alışık olmadığı icraatlarda bulunduğumuz için bu tür art niyetli insanların saldırılarına maruz kalıyoruz dedim.

Sayın Genel Başkanım;

Her zaman yaptığınızı yine yaptınız. Son konuşmacı olmanız hasebiyle , cevap hakkımızın olmayacağı kürsüde zihinleri bulandırdınız. Bizleri, denetleme raporundan bir paragraf okuyarak suçluymuşuz gibi gösterdiniz. Hatırladığım kadarıyla paragrafı şöyle okudunuz; “her ne kadar makbuz karşılığı eczacı odasına bir bağıştan bahsediliyorsa da, Diyarbakır eczacı odası başkanının ve saymanının muvazaalı eczane sahipleriyle etik dışı bir para pazarlığında bulunduğu kanaatine varılmıştır.”

Net ve açık bir şekilde merkez heyetine sesleniyorum; eczacı odamızı rahat bir ortamda denetlediniz. İlgili bütün evraklar ve alınan ifadeler sizde.şahsım başta olmak üzere, eğer Diyarbakır eczacı odasının herhangi bir yöneticisi suç işlemiş ise neden gereğini yapmıyorsunuz. Sizleri, savcı ve hakimlere müracaat etmeye davet ediyorum. Yok eğer böyle bir durum vukuu hasıl olmamış ise neden bizleri kürsülerde rencide ediyorsunuz.

Sayın Erdoğan ÇOLAK: muvazaa kendi içinizde. Sağında-solunda. İki kürsü ve dokuz kürsü berinizde duruyor. Kabul edilmiş muvazaa bağışlarıyla yapılan eserleri biliyor ve bunu kürsülerde övünerek anlatıyorsunuz zaten. Muvazaa oranın %60’larda olduğu Diyarbakır’a gelinde, sahipleriyle hiç muhatap olmayın görelim sizi…

Muhalefet etmeyi suç sayan ve adeta intikam yemini eden bir merkez heyeti ile karşı karşıyayız.

Yöneticilerim dahi artık bana şunu söylemektedirler: Haklı ve doğru şeyler yapıp söylesek de, Türk Eczacıları birliğinin tavrından dolayı eczacı odamız, üyelerimiz ve yöneticilerimiz zarar görmektedir. Anlıyorum ki, galiba Diyarbakır eczacı odası da artık susmak istiyor. Bu durum karakterimle bağdaşmayacaktır.

Başkanlık yaptığım yaklaşık 14 ay süre zarfında çok değerli meslektaşlar ve oda başkanları tanıdım. Onlardan çok şeyler öğrendim. Eczacılığı ayağı kaldıracak potansiyelin eczacılarımızda olduğunu gördüm. Hepsini seviyor ve onların çoğununda beni sevdiğini düşünüyorum. Haksız bir durumda herhangi bir meslektaşımı üzmüş isem özür diliyorum.

Değerli yöneticiler ve bütün meslektaşlarım: yöneticilik dışındaki hayatımda sorgulanabilir bir insanım. Ancak yöneticiliğimde yanlışımın olmadığını düşünüyorum.

Değerli yöneticiler; Eğer mesleğimizin içinde bulunduğu durumdan şikâyetçi iseniz, lütfen bu şikâyeti kendinizden başlayarak yapınız. Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye çalışanlara boyun eğilmez. Unutmayınız ki uzun yaşamak değil, doğru yaşamak önemlidir. Saygılarımla



11. Bölge Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat