Ecz.Özcan Kekeç
TEB SEÇİMLERİ VE ECZACININ VAROLMA SAVAŞI..
Olağan seçimli Oda kongrelerinin finali TEB seçimli genel kuruludur.
Üç gün boyunca açılış konuşmaları TBMM deki eczacı vekiller siyasi parti temsilcileri konuşur, kongreye dair dilek ve temenniler birbiri ardı sıra dizilir sonrasında oda başkanları, delegeler eski başkanlar kürsü alır bölgesel genel sorunlar ülke sorunları dile getirilir.
Bu arada kulis trafiği, liste pazarlıkları seçim listelerinde yer alma gayretleri birbirini kovalar. Gala yemeği masa ziyaretleri ve pazar sandıkla iki yıl için kurullar seçilir.
Yıllar yılı kongreleri yerinde izlemiş o havayı teneffüs etmiş bir arkadaşınız meslektaşınız olarak dün oluşan tabloya dair (eczacıyız.net) dijital portal Genel Yayın Yönetmeninin telefonla arayarak görüşlerimi sorması üzerine;
Genel bir perspektiften bakmayı tercih ettim.
Özellikle son yıllarda görülüyor ki; TEB seçimlerinin, kazanan liste ve/veya oluşan listelerin meslek tabanının güncel veya genel sorunlarının çok uzağında olduğu, mesleğin sürdürülebilir emek mesailerinin günü kurtarma çabalarına hiç bir katkı veremeyeceği gerçeği ve umutsuzluğun katlanarak büyüdüğü..
Özellikle yine son 20 yılda açılan oda sayısı ile (Son açılan iki oda Ağrı ve Erzincan ile 56 oldu) iktidar hanesine katılan 5'er delegenin “can suyu” oluşuyla mesleğin özellikle ekonomik kaybının yakıcı haliyle yaşandığı büyük şehirlerdeki temsilci odaların (İstanbul ve Anlara gibi) listelerinin seçim kazanma olanaklarının ortadan kalkması.
Buna bağlı olarak malesef delege sisteminin yarattığı Temsilde Adaletsizlik..
En bilinen en çarpıcı örnekten gidersek 150 üye sayısı olan bir oda 5 delege ile temsil edilirken en az 12000 üyesi olan Eczacılık mesleğinin adeta “Amiral Gemisi” olan İstanbul Eczacı Odası 29 delege ile temsil ediliyor.
Bu temsilde adaletsizlik meslek siyasetinin önünü malesef tıkıyor.
Görülen o ki, yıllardır bu çarpıklığı giderme iradesi noktasındaki cılız çabalar samimiyet içermiyor..
Diğer çok önemli ve bildik bir konuyla da meslek tabanı yüzleşmelidir;
Ülkenin son 22 yılına damga vuran siyasi otorite demokratik teamülleri, özgürlükleri hak arama varolma ve politika geliştirme mücadelerini ortadan kaldırdı.
Meslek odaları ve üst birlikler tabandan aldıkları güçleri demokratik ve anayasal yollarla kullanamaz oldular.
Bunun en çarpıcı örneği SGK protokollerinin hazırlanmasında bir meslek örgütünün gücünün yıllarca kullanılamaması gerçeği ve “menfaat terazisinin” tek taraflı hazırlanışı ve eczacı emeğinin adeta cezalandırışıdır..
Gelecek adına kaygılarımın giderek arttığı dönemlerde ”yaşam savaşımızın” iyileştiği günlere…