Zonguldak,26.02.2010
Türk Eczacıları Birliği
Merkez Heyeti Başkanlığı'na
ANKARA
17.Bölge Zonguldak Eczacı Odası Yönetim Kurulu olarak son aylar da yaşanan sorunlu gündem ile ilgili olarak üyelerimizi bilgilendiremediğimiz, bilgilendirsek bile ikna edemediğimiz, örgütlü gücümüzü bozmamak adına onları iknaya çalışırken bile kendimizi ikna edemediğiz sorulara cevap aramaktayız.
Yönetici olduğumuz halde gelişmeler hakkında bilgi alamıyor, üyelerimize neler olduğunu anlatamıyor, maalesef onları resmi olmayan ancak eczacıyı çok daha hızlı ve ayrıntılı bilgilendiren web sitelerindeki haberlerle baş başa bırakmak zorunda kalıyoruz.
Üyelerimizin ve tabiî ki bizim de bir türlü cevap bulamadığımız şu sorulara ivedilikle cevap bekliyoruz :
1) 4 Aralık kapatma eylemi “eczacının can çekiştiğini” vurgulamak adına yapılmış bir uyarı eylemi midir yoksa TEB seçimleri öncesi “eczacıya hoş görünmek” adına yapılmış bir eylem midir?
2) Adı üzerinde bir uyarı eylemi olan bu eylem sorunlarımıza bir çözüm getirmediğine göre neden devamı gelmemiştir?
3) TEB Başkanı Sn. Erdoğan Çolak eylemin hemen ardından neden TV kanallarına çıkıp eylemden duyduğu pişmanlığı dile getirmiştir?
4) TEB Başkanı Sn. Erdoğan Çolak, 10-13 Aralık 2009 Kongresi öncesi SGK'nın sözleşme feshini bildiği halde neden kongre de bu konuyu gündeme getirerek kongre kararı ile yeni bir eylem planı hazırlanmasını sağlamamıştır?
5) Günlerce TEBİM ‘e fiyatı düşen ilaçlarının listesini girmek için uğraştırılan eczacı bu emeklerinin karşılığında bir hiç almış, firmaların uygun gördüğü fiyat farklarına razı edilmiştir. TEB bu süreçte karşılanmayan fiyat farkları için ne yapmıştır?
6) SGK eczacının zararı karşılanmıştır açıklaması yaparken neden bir TEB yetkilisi çıkıp bunun doğru olmadığını söylememiştir?
7) TEB seçimlerinin hemen ertesi TEB'nin yapamadığını SGK yapmış ve sözleşmeyi tek taraflı fesh ederek eczanelerle tek tek sözleşme yapacağını açıklamıştır. 23.000 den fazla eczacı tek tek sözleşme yapmayacağını dilekçelerle bildirmiştir. İstanbul Eczacı Odası'nın açtığı dava ile Danıştay yürütmeyi durdurma kararı almıştır. 21 Aralık mitingi sonrası imzalanan ancak eczacıyı tatmin etmediği halde TEB'nin kazanımlarımızın çok olduğunu savunduğu 2009 SGK sözleşmesinin, feshi için alınan yürütmeyi durdurma kararı, TEB' ni memnun etmemiş başladığımız noktaya geri döndüğümüz söylenmiştir. 16 Ocak'da sözleşmesiz kalmanın yeni bir protokol için zorlayıcı bir güç olduğunu düşünen ve bu nedenle yürütmeyi durdurma kararından mutlu olmayan TEB, protokolsuz kalmak için ikinci bir fırsat olan 1 Mart sürecini neden değerlendirmemiştir de sözleşmeyi fesh eden kurumun 1 Mart'a kadar sözleşmeleri yenileme teklifine evet demiştir. TEB bunun yeni bir sözleşme olmadığını devam sözleşmesi olduğunu söylemektedir. Biz ve üyelerimiz bundan yeni bir sözleşme imzalanacağını anlıyoruz. Anlayamadığımız neden devam sözleşmesi olan bu sözleşmelere ücret ödüyoruz? Yoksa yeni bir sözleşme hiç olmayacak mı?
8) İlaç fiyat düşüşlerinin eczanelerimiz de yarattığı yıkımı yeniden uzun uzun anlatmaya gerek görmüyoruz. Bunun önüne geçebilmek adına almak istediğiniz meslek hakkı ve eczacı karlılığının artırılması konusu ne aşamadadır? İlaç Fiyat Kararnamesi ile ilgili bir çalışma yapıyor musunuz? Yoksa gündeminizden düşmüş müdür? Bunu da bilmek istiyoruz.
9) Gerek Sağlık Bakanlığı gerekse SGK, TEB ‘ni yok saymakta ve bunu eczacı kamuoyuna da hissettirmektedir. SGK tarihinde ilk kez bir SUT taslağı SGK web sitesinde yayınlanarak tek tek eczacıdan görüş istenmiştir. Bu durumda TEB Merkez Heyeti üyesi olarak ne hissediyorsunuz? Neden tepki vermiyorsunuz ?
10) TEB Genel Sekreteri, ITS biz onay vermeden asla başlamayacak derken ITS eczacının kucağına bir bomba gibi düşmüştür. Temmuz 2009 Kayseri Bölgeler Arası Toplantısında TEB Genel Sekreteri bir sunum yapmış TEB'nin olmazsa olmaz 7 şartını sıralamış ve bunlar sağlanmadan ITS ye geçilmeyecek sözü verilmiştir. O toplantıda bulunan dönemin İlaç Eczacılık Şube Müdürü de bu söylemi desteklemiştir. Ancak o toplantıdan sonra Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Şube Müdürü değişmiş ve verilen sözler kurumları değil sadece kişileri bağladığından TEB nin o güne kadar yaptığı tüm çalışmalar boşa gitmiştir. Bu gün geldiğimiz noktada TEB'nin olmazsa olmaz 7 şartını dikkate ve ciddiye alan bir kurumun olmadığı ortadadır. Buna rağmen TEB bir taraftan hala eczacıyı oyalamaya çalışmakta bir taraftan da bu 7 şart ile ilgili bir kazanım elde edilmiş gibi isteklerimiz yerine getiriliyor süsü verilerek açıklamalar yayınlayarak eczacıyı kandırmaya çalışılmaktadır. TEB hala yaptığı açıklamalarda ITS yi savunmakta bu sistemi kökten reddetme cesareti gösterememektedir. İTS ile ilgili eczacıya yaşatılan tüm bu belirsizlik ve sıkıntıların nedeni, TEB nin bu sistemi eczacı kamuoyunda tartışmaya açmadan, Sağlık Bakanlığında yapılan toplantılarda kabul etmeleri olabilir mi? Merak ediyoruz.
11) En son yaşadığımız şok, SGK'nın 30 günde ödeme yapma vaadinin arkasından yaşananlar olmuştur. Bu vaat Odalara uzak duran eczacıya bile sıcak gelmemişken TEB bunu protokole yazdırmaktan bahsetmektedir. TEB'nin bu açıklamasına hiçbir üyemiz bir anlam verememiştir. Bu güne kadar yapılan SGK ödemelerinin protokoldeki 60 günlük sınırı sürekli aşmasına rağmen SGK nın bizim hak ettiğimiz parayı bankada 2 gün daha tutarak bankalardan komisyon almasına bugüne kadar tepki vermeyen ve gereğini yapmayan TEB, 30 günde ödemeyi sadece ITS ye geçen eczacılar için mi yoksa tüm üyeleri için mi protokole koydurmayı düşünmektedir?
12) ITS konusu maalesef tüm direncimize rağmen TEB nin tutarsızlığı nedeniyle hayatımıza girmiştir. Devletin iki kurumu olan ve ITS nin yaratıcısı Sağlık Bakanlığı ile uygulayıcısı Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanlığı uygulama konusunda anlaşamamaktadırlar. Bu durumda olan, eczacıya ve ilaca ulaşımı engellenen vatandaşa olmaktadır. Eczacı her iki kurum tarafından yapılan ve birbiri ile çelişen duyurular nedeni ile şamar oğlanına dönmüştür. 1 Nisan 2010 dan itibaren ödenmeyeceği söylenen ilaçlar eczacının elinde patlamaya hazır ikinci bir bomba olarak durmaktadır. Şubat ayı içerisinde SGK ya verdiğimiz ilaçların eczacı tarafından kesilen her türlü fiyat ve barkod içeren kısımlarının ödenmesi ve bu nedenle eczacıdan kesinti yapılmaması gerekmektedir. TEB yumuşatmaya çalıştığı olmazsa olmaz 7 maddenin dışında da bu sorunlar ile ilgilenmeyi düşünmekte midir?
13) Son olarak bir önceki Büyük Genel Kurul da TEB nin bundan böyle inşaat işleri yapmaması kararı alınmışken, İstanbul Ecza Koop.un Ankara şubesinin bulunduğu ve mülkiyeti TEB ne ait olan binayı boşalttırmasının nedeni, bu binanın olduğu arsa üzerinde yeni bir inşaat işi yapmayı planlaması olduğu söylenmektedir. Bununla ilgili bir ihale yapılmış mıdır? Bu inşaat işi hangi firmaya nasıl verilmiştir? TEB bu açıklamayı eczacı kamuoyuna ne zaman yapmayı düşünmektedir?
Sorularımız şimdilik bu kadar, soruların bir sıra takip etmemesi ve karışıklığı eczacının kafasının ne kadar karışık olduğunun da göstergesidir. Bunun için bu karışıklığı yaratan TEB den değil ama bu yazının diğer okuyucularından özür dileriz.
Sonuç olarak, üyelerimizin dört elle sahip çıktığı TEB kendi tutarsızlıkları ile kendini hızla tüketmektedir. TEB Merkez Heyeti Başkanı ve üyeleri, bu soruların cevabını sadece bize ve eczacı kamuoyuna değil kendi vicdanlarına da vermelidirler. Üst üste yapılan hatalardan bir an önce dönmüş ve arkasındaki güce yakışır, şeffaf ve dimdik duran bir TEB görmek en büyük temennimizdir. Ancak, eğer bu duruşu sağlayabilecek iradeye sahip değillerse hiç olmazsa istifa ederek eczacının önünü açma onurunu gösterebilmelidirler.
Saygılarımızla…
Zonguldak Eczacı Odası
Yönetim Kurulu