Ecz. Süleyman GÜNEŞ

Ankara Eczacı Odası Başkanı

Sayın Divan,

Merkez Heyetimizin sayın başkanı ve yöneticileri, Denetleme Kurulumuzun sayın başkan ve üyeleri, Türkiye’nin dört bir yanından gelen oda başkanları ve Genel Kurul Delegeleri, değerli basın mensupları. Şahsım, Ankara Eczacı Odası ve Ankara’daki tüm meslektaşlarım adına sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

39. Genel Kurulumuz vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduğumu belirtiyor, Başkentimize hoş geldiniz diyorum.

Sözlerime başlamadan önce bu yıl 90. yaşını kutladığımız Cumhuriyeti ve bu günlerimizi borçlu olduğumuz Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, 10 Kasım haftası olması nedeniyle saygıyla ve minnetle anıyorum

Ayrıca TEB eski saymanlarından ve odamız üyelerinden Erkal Alphan’ı ve bu vesile ile hayatlarını kaybeden diğer meslektaşlarımı rahmetle anıyorum.

Kamu Kurum İskontoları, stok zararları, meslek hakkı, nöbet hakkı v.b. gibi sorunları tek tek saymayıp, tekrarlama olmaması için, durum değerlendirmesi yapma adına konuşmamı oldukça kısa tutacağım.

Değerli meslektaşlarım;

Oda seçimleriyle başlayan uzun ve yorucu bir seçim dönemini yarın tamamlayacağız. Seçimlerimizin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Bu süreçte hepimize büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.

Sağlıkta dönüşümle başlayan değişim sonucunda geldiğimiz nokta ortadadır. Bu salonda, aranızda “benim işim her gün daha da iyiye gidiyor” diyebilen bir meslektaşım var mıdır?

Dün, sevgili başkanımız Erdoğan Çolak 17.000 civarında eczanenin sıfır iskonto yaptığını söyledi. Bu rakam 2012 hasılat verilerine göre hesaplanan rakamdır.

2013 eylül sonu itibarıyla bu sayının 18.500 civarında olduğunu da biliyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Ne kadar ürkütücü bir manzara.18.500 eczane içerisinde, en iyi tarafından bakıldığında, eczane başına düşen ortalama ciro 40bin TL civarında demektir.

Bu ciroyla bir eczanenin masraflarını çıktığınızda 3.000 TL civarında para kazanmaktadır. Bu şu demek arkadaşlar. 18.500 eczanemiz; dolayısıyla eczacımız, memurlaştırılmıştır. Eğer bir şekilde önlem alamazsak, bir çok meslektaşımız işsiz kalmaya başlayacaktır ki bu da çok tehlikeli durumdur.

Eczane ekonomilerinin hızla iyileştirilmesi bizim birinci önceliğimizdir. Bunun için birçok önerilerimiz var. Bunları bir kitapçık halinde bastırdık ve dışarıdaki standımızda sizlerin dikkatine sunuyoruz. Aslında pek çoğumuzun bildiği ve vakıf olduğu konular. O halde hastayı ayağa kaldıracak reçeteyi biliyorsak, neden iyileştiremiyoruz?

İşte tam da bu noktada, bizlerin meslek örgütü yöneticileri olarak kendimizi sorgulamamız gerekmez mi? Son dönemlerde örgütümüzün göstermiş olduğu mutlak ayrışma acaba bu sorunların ortaya çıkmasında ne kadar etkili olmuştur? Hem merkez heyetimizin hem de muhalefet yapan odalarımızın bu noktada bir özeleştiri yapması kaçınılmazdır.

Değerli meslektaşlarım;

Bu ayrışma bize ne kazandırdı, ne kaybettirdi? Gelin biraz analiz edelim. Önce ticari iskontolar gitti. Raf zararları sırtımıza bindi. Şimdilerde ise her cuma erimeye devam ediyoruz. Soruyorum size; buna daha ne kadar dayanabileceksiniz? Ne kadar tahammül edeceksiniz?

Yine dün başkanımız açılış konuşmasında söyledi. Sanayi bizi dışlamış durumda. Muhatap bile kabul etmiyor. Bizden alıp kuruma vermeye devam ediyor. Bu durumda en büyük tehlike; eczanesindeki meslektaşımızın yitirdiği özgüven, içine düştüğü yalnızlık ve umutsuzluk duygusudur.

Evet sevgili dostlar. Ayrılmışlığın ve ayrışmışlığın bize kaybettirdiklerini saymaya bu kongrenin süresi yetmez. Peki ne kazandık? Koskoca bir hiç.

İşte yarın öyle bir yapıyla buradan çıkmalıyız ki, herşeyden önce, eczacıya yeniden güç ve umut vermeliyiz. Yeniden katılımcı, tartışan ve dayanışma içerisinde hareket eden, herşeyden önce geleceğe umutla bakan bir örgütlü yapıyı oluşturmak zorundayız.

Bu gün en çok ihtiyacımız olan şey birlik ve beraberliktir. Türkiye’deki eczacı kamuoyunun beklentisi bütünleşik tek listedir. Salondaki sayın delegelerimizin büyük bir çoğunluğunun da bu beklenti içerisinde olduğundan eminim. Ankara Eczacı odası olarak bunun gerçekleşmesi için üzerimize düşeni yaptığımızı, tüm delege arkadaşlarımın bilmesini isterim.

Böyle bir talebimizin olduğunu merkez heyeti başkanına ilettik. Ama herkesin heyecanla beklediği, bizim de çok istediğimiz bütünleşik tek liste, sanırım bu seçimde de beklentiden öteye geçemeyecek gibi görünüyor.

Sayın Başkandan merkez heyeti üyeliği için teklif aldık. Muhalif eczacı odalarından da benim başkanlığımda bir liste oluşturulması için teklif aldık.

Biz her iki teklifi de kabul etmedik. Çünkü bu süreçteki temel hedefimiz, biraz önce de belirtiğim gibi bütünleşik, muhalefeti de kucaklayan, herkesin beklentisi olan tek listenin ortaya çıkmasını sağlamaktı. Bu olmadı.

Ben hem sayın Başkana hem de muhalif eczacı odalarına tekliflerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Ankara Eczacı Odası bundan sonraki süreçte, çalışıp üretmeye devam edecek. Yeni TEB yönetimi ile işbirliği içerisinde, mesleğimizi daha ileriye taşımak için ne gerekiyorsa fazlasını yapacaktır. Doğruyu alkışlayacak, yanlışı eleştirecektir. Hiçbir zaman ideolojik muhalefet ve yandaşlık yapmayacaktır. Her zaman söylediğimiz gibi önceliğimiz mesleki doğrularımız olacaktır.

Bu duygular içerisinde büyük kongremizin mesleğimiz için iyi sonuçlar doğurmasını temenni ediyor, tüm meslektaşlarımı Pazartesi gününden itibaren oluşacak yeni Merkez Heyetimizin etrafında toplanmaya ve mesleği için çalışmaya, Merkez Heyetimizi de herkesi etrafında toplamaya ve kucaklamaya davet ediyorum.

Saygı ve sevgilerimle.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat