Değerli Meslektaşlarım,
Şikayetçiyim, zira vatandaş üzerinde ilaç kullanımı ve tedavi unsurları hakkında birkaç şekilde yanlış bilinç oluşturuluyor.Hatta oluştu bile.
Örnekler çok.Bazılarını bilhassa dile getirmeliyim ;
-Hiperlipidemi hastalarının epeyce bir kısmı kolesterol ve trigliserid düşürücü ilaçlarını ya hiç kullanmıyor, ya da yarıda kesiyorlar.Sebep olarak TV’lerde izledikleri sağlık programlarından, bu ilaçların karaciğer üzerindeki yan etkilerini öğrendiklerini ifade ediyorlar.Bu hastaların bir bölümü zaten diabetik ve hipertansif olup, ileri derece risk grubundalar.
-Antibiyotik kullanımına karşı, bazı hekimlerin de bariz oluşturup-desteklediği, bir muhalefet var.Bu durumda vatandaş, gerekli hallerde de antibiyotikten kaçıyor ve hastalık tablosu kötüleşiyor.Tabii hemen sonrasında bu defa, antibiyotiğin en güçlüsü ile müdahele etme gereği hasıl oluyor.Oysa en başta daha "hafif" bir antibiyotikle,daha küçük doz ve kısa sürede mesele çözümlenecekti...
Demiyorum ki, gelene geçene antibiyotik verilsin.
Yeri ve zamanı gelince, endikasyonunda elbette kullanılsın.Başka türlüsü hastaya iyilik olmuyor.
"Ben antibiyotik yazmam" şeklinde söze başlayan hekimlerimiz acaba önyargı ile hekimlik yapılmayacağını bilmezler mi...
Samimi olduğum bir hekim dostumla bu hususu konuşmuştum da, bana aynen şöyle demişti;
-Bir zamanlar ben de öyle hareket ettim ama baktım ki, hastalar, 3-4 gün sonra daha kötü bir tablo ile karşıma çıkıyorlar.Artık,tıbbi tavrımı değiştirdim.Endike olduğunu görünce, hemen yazıyorum.
-"Doğal olduğu için yan etkisizdir !" denilen tıbbi ve eczai ürün lansmanlarından şikayetçiyim.Bu çarpıtmaya ilgili bakanlıkların Tabip ve Eczacı birliklerinin seyirci kalmaması gerekir.Hep örnek veririm ;Tütün doğal bir şeydir.Zararlarını say say bitmez.Daha yüzlerce örnek bulunur.
Ayrıca nereden çıktığı belli olmayan, sözde doğal tedavi amaçlı, şehir efsanelerinden bıktım.
Hipertansiyon tedavisinde bir "limon suyu"dur gidiyor.Haa birde, yoğurt suyu var.Etki mekanizmalarını bilen farmakolog arkadaş var ise lütfen açıklasın.
-İlaçların yan etkilerinin basın yoluyla ,sadece dikkat çeksin diye,yerli-yersiz ve eksik bilgiye dayalı olarak abartılması ayrı bir sıkıntı kaynağı ve dert.Sonra eczanede, yan etki kavramının ne olduğunu,nasıl, kimlerde,binde bilmemkaç görülebileceğini anlat anlatabilirsen...
"Ben ilaç kullanmam" saplantısıyla hareket eden birçok hasta yukarıda sıraladığım maddelere
dayanmıyor mu...
Bir diğer konuda ilaca bağımlılık.Sırf bağımlılık yapar zannıyla, antidiyabetik ilaçlarını kullanmayan insanlarımız az değil.Sonra kanda %450 glikozla acile müracaat...
Öte yandan, aynı analjeziği 6-7 senedir her gün kullanan, psişik bağımlılar...
En şikayetçi olduğum bir konu da "doktor yarısı" sıfatımız.Halkımıza, eczacılığın ne olduğunu bugüne değin anlatamamışız.
Hastalar ,haksız ve önyargılı olarak bizi, bol bol ,yerli-yersiz ilaç satmaya çalışan bir zümre olarak görüyor.Ne yazık ki bu imaj hazin ama gerçek.Payı olanlar utanmalı.
Biz eczacılara çoook iş düşüyor.Ne var ki, vaktimizi mecburen ve haklı olarak BUT,SUT ve mesleki kaygılarla geçirdiğimizden, hastalara daha çok faydalı olamıyoruz.Gerçek eczacılığa ne zamanımız kalıyor ne mecalimiz.
Elbette ; GEREKSİZ yere ve İLGİLİ VE BİLGİLİ MESLEK SAHİPLERİNE DANIŞMADAN kimse ilaç kullanmasın.Bu meyanda kullanması elzem olan hallerde de, ilaçtan ve tedaviden uzak kalmasın.Aksi halde hem hastanın sorunları büyüyor, hem de tedavi maliyetleri bariz artıyor.
Bu kadar dertleşme yeter. Bu yazımla "Amerika’yı yeniden keşfetmek" istemedim.Bilinip de yeterince gündeme taşınmayan mesleki hal ve vaziyeti, topluca kaleme almaya çalıştım.
Umarım, bir çok meslektaşımızın hissiyatına tercüman olmuşumdur.