Sakın yanlış anlaşılmasın, daha çok kişiyi sosyal güvenlik şemsiyesi altına aldığı ve sosyal güvenlikteki fuzuli harcamaları önleyerek SGK açıklarının kapatılacağını sanmayın.

Son 17 yılda bütçeden aktarılan tutarın güncellenmiş değerinin, Ağustos 2010 sonunda 305.5 milyar dolar olan devletin brüt iç ve dış borç stokunu aşarak 352.2 milyar dolara ulaştığı göz önünde bulundurulduğunda konunun ciddiyeti daha açık bir anlaşılacaktır.

Bu açıklar yama tutmaz düşüncesindeyseniz size katılmamak mümkün değil elbette. Daha önce de çeşitli tarihlerde eleştirmiştik. Şu SGK’nın öyle bazı uygulamaları var ki, anlamak mümkün değil.
Haksız, hukuksuz, mesnetsiz, vicdansız ve adeta iş adamını, sigortalıyı, mali müşaviri canından bezdiren, bu kadarda olmaz ki dedirten o kadar çok yanlış var ki, hangi birini yazalım.

Bundan 10 ay kadar önce, 20 Ocak 2010 tarihli köşe yazımda, "Eksik günde kantarın topuzu kaçtı" başlıklı bir yazı yazmıştım. O kadar çok mail aldım ki anlatamam. Yüzlerce mali müşavirden, uygulamacıdan, iş adamından edindiğim izlenime göre, bu uygulama sosyal güvenlik getirmekten öte, SGK açıklarını kapatma amacı taşıyor.
Gerçekten de, 30 gün çalışıp 5-10 gün sigortalı gösterilen gariban işçinin hakkını korumaktan öte, yapılan hatalan veya kurumun kendi hatalarını adeta bir gelir kapısı olarak görme anlayışı var.

Mevzuata göre, aylık prim ve hizmet belgesi ile birlikte ay içinde otuz günden az çalışan veya eksik ücret ödenen sigortalılara ilişkin; a) Kurumca yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularından veya işyeri hekim teren raporu, b) Ücretsiz veya aylıksız izinli olduğunu kanıtlayan izin belgesi, c) Disiplin cezası uygulaması, gözaltına alınma ile tutukluluk hâline ilişkin belgeleri, ç) Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş sözleşmesi, d) işverenin veya sigortalının imzasını da taşıyan puantaj kayıtlan, e) Grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetler nedeniyle işyerinde faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini gösteren ilgili resmi makamlardan alınan yazı örneği, sigortalıların eksik gün bildirimine ilişkin bilgi formu (Ek10) ekinde SGKya verilmesi veya Acele Posta Servisi, iadeli taahhütlü ya da taahhütlü olarak gönderilmesi gerekiyor. Ancak eksik gün bildirimine ilişkin bilgi formu (Ek-10) ekinde SGKya verilmesi yetmiyor. Bir de her gün SGK’nın bu belgeleri kaybetmemesi için dua etmeniz gerekiyor. Verdiğiniz formu veya eki belgeleri SGK çalışanlan kaybetti ise ya da bulatnadıysa sizi yüklü para cezalan ve çalıştırmadığınız dönemlerin primlerini yatırmak bekliyor.
Örneğin bir inşaat yaptırdınız ve eksik gün bilgi formu ile eki belgeleri yasal süresinde SGK müdürlüğüne verdiniz, aradan 10 yıl geçtikten sonra SGK müdürlüğü sizin verdiğiniz eksik günleri kaybetti ise yandınız.
Yukanda sayılan hâllere ilişkin belgelerin geriye yönelik olarak her zaman düzenlenebilir nitelikte olanlan, aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken süreden sonra verilmesi hâlinde işleme konulmuyor. Bu durumlann dışındaki otuz günden az çalışılan sürelere ait geçerli belgeleri belirlemeye görünürde SGK Yönetim Kurulu yetkili.
Ancak, SGK müdürlükleri yetkiyi kendi üzerlerine almış, farklı bir konu çıkınca görüş almaya gerek bile görmüyor.
Nasıl olsa hesap soran, işlemi yapan melerinden alınmış istirahatlı olduğunu gös- mur doğru mu yaptı, yanlış mı yaptı denetleyen yok. Evrak kayboldu deseniz inanan olmaz.
Açıklar sadece eksik günle kapanmıyor. Bir de yan baktın, telefonumu açmadın cezası var. Örneğin bir SGK personeli sizden zaman zaman hizmet aldığınız bir şirketle sözleşmenizi istedi ve siz de sözleşmeniz olmadığını, ihtiyaç duyduğunuzda fatura mukabili hizmet aldığınızı söylediğinizde, bu sizi kurtarmıyor.
Zira, sizi denetleyen kişi her yapılan işte sözleşme olması zorunluluğu olduğuna inanıyorsa yandınız. Bu yüzden işletmenize ekmek alırken, taksiye binerken, şirketinizdeki kapı kollannı değiştirirken sözleşmenizi ibraz etmenizi isterse şaşırmayın.
Ya da hiçbir yerde yazmamasına rağmen ücreti, fazla mesaiyi, aile ve çocuk yardımını kalem kalem bankaya yatırmadığınız için ek prim talep ederlerse onlara da kızmayın.
Çünkü, SGK’da çalışmak için sosyal güvenlik bilmeye gerek yok. Önemli olan sistemin kendini bir şekilde devam ettirmesi değil mi zaten.
Açıklan kapatmanın da en kolay yolu kümesteki kazlardan bir tüy fazla yolmak. Ha bir tüy eksik, he bir tüy fazla, ne fark eder?
Hata yapan işverenlere ceza yazan SGK, kendi personeli hata yaptığında da aynı sorumluluğu gösterse her şey daha düzgün yapılmaz mı?
Hiç hesap sorulmayınca etraf ali kıran, baş kesen doluyor. Var olan dosyalar kayboluyor, verilmiş formlar bulunamıyor, belgeler eksik çıkıyor. Daha sonra canlan isterse aynı dosyalar beş dakika sonra raftan alınıp getiriliyor. Nasıl olsa bu işin hesabını sorabilecek kimse yok.
Öte yandan öyle de olsa, böyle de olsa açıklar kapanıyor. SGK yönetimini uyarmakda bize düşüyor. Vatandaşın optimum ceza düzeyi doldu, daha fazla tahammül gücü kalmadı. Ya mevzuatınızı değiştirin, ya personelinizin mevzuata uyup uymadığını denetleyin. SGK açıklannı bu şekilde kapatmaktan vazgeçin.
Vatandaşı "git mahkemeye, derdini hakime anlat" zorbalığından kurtarın.

Dünya Gazetesi

 

ibrisikll@gmail.com

Kaynak- Sağlık Aktüel



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat