Ecz. Nevzat AKMAN
Trabzon Eczacı Odası Başkanı
Değerli Meslektaşlarım,
Sayın Sağlık Bakanımızın makamlarında yaptığımız görüşmede; "İftiharla % 47.5 i sağlıkta dönüşüm projemizin halkımızdan gördüğü destek ile aldık ve en büyük destekçimiz eczacılarımızdı.Zira bu değişim sürecinde ekonomik ve sosyal olarak en çok sıkıntıyı yaşayanlar onlardı" sözü hala kulaklarımda çınlıyor.SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devri ve eczanelerinin kapanması ile başlayan süreçte yaşanan lale devrinin uzun sürmeyeceğini bizler çok önceden söyledik ancak birileri bizim siyaset yaptığımızı ve ideolojik davrandığımızı söylemeye çalıştılar her nedense.
Hiç kimsenin yoğurdum kara diyemediği bu süreçte yaptıklarını savunmak zorundaydılar.Sistemi, sistemin içindeki bir Genel Müdürün tabiri ile özetlemek mümkün."Biz Sağlık Bakanlığı olarak kervan yolda dizilir misali karar alır, uygulamaya koyar, aksayan yerleri düzeltir,olmazsa da iptal ederiz".Bu kadar basit,bu kadar hafif bir devlet anlayışının olamayacağını ilgilinin yüzüne söylediğimizde de"Türkiyede sistemler biraz da zorlamalarla kurulur ve yürütülür"diyebiliyordu.
Sistemin özü Aile hekimliğine dayanır.Doğrudur da.Ama gelin görün ki siyasi çıkar beklentileriyle uygulamaya konulamayan ve ertelenen kararlar sistemi şimdiden kadük olmaya zorlayacak gibi görünüyor.Amaç hastayı birinci basamakta eleyip hastahanelerin yükünü azaltmak ve hastanelerin klinik hizmet niteliğini arttırmak değilmidir ?
O halde sevk zinciri niye uygulanmaz?
Dün özel dişhekimlerine serbestçe gitmesine izin verilen insanların bu hakkı bu gün niye ellerinden alınır.Devlete ait hastanelerde diş çekiminden başka işlem yaptırmanın hatır,gönül ya da torpil gerektirdiği bir süreçte normal müracaatlara 6 ay,bir yıl öteye randevu verilirken sağlıkta çağ atladık sözüne,yine yukarıda sözü geçen Genel Müdürün ifadesi ile cevap vermek gerekirse"Kargalar bile güler".
Ya doktor muayenesine kısıtlamaya ne demeli.Düşünün ki çocuğunuz hasta.İki saatte fizyonomisinin altüst olduğunu izleyebiliyorsunuz.Doktora götürdünüz.Tedaviyi de aldınız.bir gün,iki gün,üç gün sonra iyileşmediğini görüyorsunuz tekrar doktora götüreceksiniz ama çağ atlamış sisteminiz size on gün beklemenizi veya paralı muayene olmanızı öneriyor diyemiyorum.DAYATIYOR.
İnsan her iyiliğe ve her kötülüğe bireysel ,ailesinin haklarını ve onurunu korumak adına tevessül eder.Ve böylesi bir süreçte de her gün sağlıkta sansasyon haberleri manşet olur.
Hangi akıl,hangi izan,hangi beyin bir antihipertansif ilaç ile antihipertansif+diüretik ihtiva eden bir ilacı ekonomik kaygıları önceleyerek eşdeğer sayabilir.Ya tıp çok gelişti bizim haberimiz yok geri kaldık.Ya da bu kararları alanlar insana ve sağlığa ait düşünce ve uygulamalardan bihaberler.
Mesleğe ilk başladığımız yıllarda yaşanmış bir olay anlatılırdı.Garip ama gerçek.Ankaranın büyük hastanelerinin birinde onbinlerce kutu antibiyotikin miyadı dolmuş.Hastane yöneticileri sağlık kurulu kararı ile ilacın miyadını bir yıl uzatmışlar.Olur mu ? Olmuş.Sağlıkta çağ atladıklarını söyleyenleri aldığı kararların 40 yıl önceki uygulamayı yapan beyinlerden farkını biri bana anlatabilirmi?
Hep söyledik,söylemeyede devam edeceğiz.
Ey ! Millet..
Sağlıkta dönüşüm doğrudur.Ama yıkıma yönelik bir değişimdir.İnsan için,insandan yana bir uygulaması yoktur, olmayacak,olamayacaktır.Zira IMF ve Dünya Bankası patentli bu proğramı bilenler halen ülkemize dayatılan Stand by sözleşmesinin birinci koşulunun Sağlık ve Sosyal Güvenlikte kısıntı olduğunu bilirler.
Süreç açıkça "paran kadar sağlık"istikametinde ilerlemektedir.Sosyal Devlet olgusunu "Hak" olmaktan farklı algılayanlar herkese eşit hizmet yerine eğitimi,sağlığı, ilacı herkese ! paralı ama odunu kömürü birilerine ! bedava dağıtmayı Sosyal Devlet olarak algılıyorlar ise ve bizlerde izlemeye devam edeceksek bir adım ötededir "Muasır Medeniyet ve Çağdaş uygarlık". Ruhuna el fatiha.
Ama bizler izlemekten öte meslek örgütü yöneticileri olarak her platformda dilimiz döndüğünce yanlışları seslendirmeye ve eleştirmeye devam edeceğiz.Yasamızın,meslek etiğimizin ve ahlaki değerlerimizin bize verdiği görev budur.Genel olarak insan hakkını özelde de sağlık hakkını korumak ve geliştirmektir bizlerden beklenen.Değilse buraları niye işgal ediyoruz.Toplumsal muhalefet sivil toplum ve meslek odalarının görevi değilmidir.Her gün yaşanan olumsuzlukları hastalarımıza anlatmak,onları haklarına sahip çıkmaya çağırmak ve siyasetçilerin akla zarar uygulamalardan vazgeçmelerini sağlamak adına sesimizi yükseltmenin tam zamanıdır hiçbir siyasi taraf ve ayırım gözetmeksizin.
Saygılarımla.