Sağlık hizmeti sunmaya dair

CEM SUNGUR

Nâzım Hikmet Ranın Yaşamaya Dair adlı şiirinin ikinci kıtasının coşkulu dizeleri oldukça çarpıcıdır. Yaşamayı ciddiye alacaksın, Yani o derece, öylesine ki, Mesela kolların arkadan bağlı, sırtın duvarda, Yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda, İnsanlar için ölebileceksin, Hem de yüzünü bile hiç görmediğin insanlar için, Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, Hem de en güzel, En gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde”. Nâzım Hikmet bu eşsiz dizelerinde, toplumsal yarar açısından bireyin her türlü fedakârlığı göze alması gerektiğini anlatır.

Sağlık hizmetlerinde görev almanın gerektirdiği bazı fedakârlıklar hep olagelmiştir ve olmaya devam edecektir. Sağlık çalışanları olarak günlük işlerimizi yürütürken iletişimimizden en karmaşık tedavilerimize kadar değişen uygulamalarımızda etik kurallara bağlı kalmamız beklenir. Salgın hastalıklar sağlık çalışanlarını bu kanıksanmış iş akışının dışına çıkmaya zorlarlar ve etik ikilemler yaratırlar. İlk aşıyı kim olmalıdır? İlaç stokları yetersiz kalırsa kimlere öncelik tanınmalıdır? Hastalara bakım sağlarken ve tedavi ederken ne kadar risk altındayım? Sevdiklerime, çocuklarıma bu hastalığı taşıyıp bulaştırır mıyım? Alışık olduğum çalışma alanlarının dışında görevlendirilecek miyim? Hayır dersem çalışma haklarım elimden alınacak mı? Keşke bu soruları ve kaygıları Nâzımın şiirinin dizeleriyle yanıtlamak ve yatıştırmak mümkün olsaydı.

Altı yıl önce bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı olan Dr. Carlo Urbani, influenzaya benzeyen bir enfeksiyon nedeniyle durumu kötüleşen bir hastaya tanı koymak üzere çağrıldığı hastanede benzer durumda olan diğer hastaların varlığını ilk fark eden hekim oldu. Kısa sürede 2009 H1N1 virüsünden çok daha tehlikeli olan SARS enfeksiyonunu ve dünyayı tehdit edebilecek salgının başlangıcını tanımladı. Ne yazık ki Dr. Urbani, beş sağlık çalışanı ile birlikte SARS salgınının ilk kurbanlarından biri oldu ve birkaç hafta içinde hayatını kaybetti.

Bugünlerde sağlık çalışanlarının; yeterli bilgi donanımı, aşılar, ilaçlar ve koruyucu malzemelerin yanı sıra etik kılavuzlara da gereksinimi olacak. Bu kılavuzlar sağlık çalışanlarının, influenzalı hastaları tedavi ederken ve bakım sağlarken kendi sağlıkları açısından artmış olan risk karşısında ne yapmaları gerektiği konusunda yardımcı olacaktır. Uluslararası etik kurallar, sağlık çalışanlarının her koşulda hastalarını tedavi etmelerinin ve bakım sağlamalarının beklendiğini vurguluyor. Öte yandan bunun sınırları olduğunu da ekliyor. Eğer sunulan hizmetler sağlık çalışanının hayatını riske atacaksa, bu koşullarda görevi sürdürmenin ahlaki bir zorunluluk değil ahlaki bir seçim olacağı belirtiliyor. Ayrıca salgın gibi olağandışı koşullarda sağlık çalışanlarının sorumluluklarının tek bir hasta ile sınırlı olmayacağını, salgın yaygınlaştıkça yeni hastalara hizmet sunmaları gerekeceği anımsatılıyor.

Bugün karşı karşıya olduğumuz 2009 H1N1 influenza salgınının daha önceki salgınlardan farkı çok. Virüs hemen tanımlandı, salgının izleri sürülmeye başlandı ve pandeminin geliştiği tespit edildi, risk altında olan bireyler belirlendi, aşı geliştirildi, etkili ilaçlar var ve bulaşmayı önleyen yöntemler biliniyor. Salgına insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar kısa süre içinde hazırlandık. Şimdi bilimsel olanaklardan yararlanarak bilinçli bir şekilde, toplumun beklentilerini ve önceliklerini gözeterek hizmet zamanı. Kendimizi feda etmeden ama ihtiyacı olanlardan da esirgemeden.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat