Ecz.Tuncay SAYILKAN
İzmir Eczacı Odası Başkanı
24 Ocak 2012 Perşembe günü İzmir’de tutuklu bulunan sevgili meslektaşımız Ecz.Albay.Prof.Tayfun Uzbay’ı ziyaret ettik. Askeri cezaevindeki bu ziyaret aslında 22.Ocak.2012 Salı günü gerçekleşecekti. Ancak, aynı tarihte usta gazeteci-yazar Yılmaz Özdil’in sevgili hocamızı ve diğer tutuklu subayları ziyaret edeceğini öğrenince kısıtlı görüşme süresinde sorun yaşamamak adına ziyaretimizi iki gün erteledik.
Bilmeyenler için belirtelim, sevgili meslektaşımız Tayfun Uzbay, kamuoyunda "askeri casusluk" olarak bilinen dava nedeni ile yaklaşık sekiz aydır tutuklu ve henüz mahkemeye bile çıkmadı. Tek dileği ise bir an önce hakim karşısına çıkarak özgürlüğüne, ailesine ve çalışmalarına kavuşmak…
Sevgili hocamız hızla yargılanmayı ve adaletin yerini bulmasını çok istiyor. Tabi ki özgürlüğüne kavuşmak ve yarım kalan çalışmalarını da bitirmek istiyor.
Aslında çok şey de istemiyor. Tutukluluk süresinin son bulmasını, suçsuzluğunun ortaya çıkmasını ve özgür kalmayı istiyor, yani adalet istiyor.
Tayfun Hocamız tutuklanmadan hemen önce şizofreni tedavisinde çığır açacak buluşu ile dünyanın gündemine oturmuş önemli bir bilim adamı. Çok sayıda yabancı ilaç firması Hoca’ya ciddi tekliflerde bulundu, neredeyse servet teklif ettiler. Ancak sevgili meslektaşımız bu çalışmanın ülkemizde yapılmasını ve Türkiye’de kalmasında ısrarcı oldu.
Ancak hiç hesapta olmayan bu tutukluluk süreci ile tüm bu bilimsel çalışma sekteye uğradı, hatta TÜBİTAK da verdiği desteği askıya aldı…
Bakın Yılmaz Özdil Hürriyet Gazetesinde yer alan bu günkü (25.01.2013 Cuma) yazısında Tayfun Hocayı nasıl anlatmış;
Profesör Albay...
Tübitak Tıp Kurulu, Sağlık Bakanlığı Bilim Komisyonu, Eczacılık Akademisi Bilim Kurulu üyesi... Roche Araştırma Ödülü, Eczacılık Akademisi Ödülü, Popüler Bilim Ödülü sahibi... 7 kitabı var. Teksas Üniversitesi’nde, Cagliari Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı. Şizofreni tedavisinde çığır açtı, geliştirdiği ilaca patent aldı, milyar dolarla ölçülen formülü “milli” kalsın diye, yabancı şirketlerin astronomik tekliflerini reddetti, parayı Türkiye kazansın diye Tübitak’la sözleşme imzaladı. GATA Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı’ydı, general olmasına kesin gözüyle bakılıyordu, casus oluverdi!
“Milli ilacı” bulduğundan beri başı dertten kurtulmuyor, Ergenekon’a, Balyoz’a sokuşturmaya çalıştılar, kısmet casusluğaymış... İstese, zaten patent kendisinin, istifa eder, ABD’ye yerleşir, dolar mültimilyoneri olurdu, hangi bilgiyi sızdıracak da, kaç para alacak?
İçeri tıkıldı, Tübitak’ın “milli ilaç projesi” durduruldu. O olmazsa, neyi, nasıl geliştireceksin? Amerikalılar gel demiş, gitmemiş. Her ay uluslararası konferansa gitmiş, laboratuvarına dönmüş, bu neyin kaçma şüphesi? En önce onunla, sonra diğer subaylarla görüştüm, arkada, ayakta bekledi. Meğer, en kıdemlileri olarak uğurlama görevini üstlenmiş. Kelimeler benim işim, her şeyi anlatabilirim ama...
O an, bu ülkenin yurttaşı olarak ne kadar utandığımı tarif edemem.
***
Aslında bir meslektaşımızın bu kadar önemli bir bilimsel çalışmasının olması, insan sağlığı noktasında son derece önemli bilimsel bir çalışmayı sürdürüyor olması bizler için gurur vericidir. Bu çalışmanın gündeme gelmesi, tartışılması ve konuşulması bile sıkıntıyı iyi bilen şizofreni hastaları ve yakınları için önemli bir gelişme, umut ışığıdır.
Ecz.Prof.Tayfun Uzbay dünyanın ilgisini üzerine toplayan önemli çalışmaları nedeni ile tüm meslektaşlarımızın saygı duyması ve sahip çıkması gereken bir meslektaşımız…
Bize göre en azından bir kenarda kalmayı, kaderine terk edilmeyi ve unutulmayı hiç hak etmiyor. Aksine bu zor günlerinde her zamankinden daha çok sahip çıkılmayı ve unutulmamayı fazlası ile hak ediyor.
En azından, başta meslek örgütlerimizin yöneticileri ve akademisyenler olmak üzere hepimiz, Mart ayındaki mahkemeye kadar sevgili Hocamızı ziyaret etmeli ve yalnız olmadığını hissettirmeliyiz.
Siyasi görüşünüz, dünyaya bakışınız ve inançlarınız ne olursa olsun bu bilim adamı yaptığı bilimsel çalışmalar ile bunu çoktan hak ediyor.
Sağlığı ve moralini yerinde gördüğümüz Sevgili Hocamız ziyaretimizin sonunda; tüm meslektaşlarıma sevgi, saygı ve selamlarımı gönderiyorum, Eczacı olduğum için her zaman gurur duydum diyerek veda etti …
Her fırsatta örgütlülüğü ile tüm kesimlere örnek olan bizlerin bu vefa sınavından da alnımızın akı ile çıkacağımıza inanıyoruz…
Saygılarımla…