Onları seyrediyorum.
“lütfen anneciğim,hadi kalk, geç kalacaksın , kahvaltı yapamayacaksın” diyor anne. Çocuğun tek derdi,beş dakika daha uyumak,hiç duymuyormuş gibi yapıyor.
Ben de öyle!uyuyormuş gibi yapıyor,onları dinliyorum.
Bu sabah telaşları hepimizin bildiği şeyler değil mi? Aklıma ,annemin ” anne olunca anlarsın’”deyişi geliyor .Size kalkıp,anneliğin nasıl özveri,fedakarlık,adı her neyse gerektirdiğini anlatmayacağım .Kendime de bunu böyle anlatmıyorum çünkü … Sadece doğanın bu muhteşem örgüsünde,kendisi uyumak isterken,işe gitmek istemezken,biri gelsin beni şımartsın,bir beş dakika daha uyuyayım,uyuyup kalma riskimde olmasın,o biri her kimse,nöbet tutsun,üç dakikada bir başıma gelsin,omuzlarımdan kayan örtüyü düzeltsin,hatta çaktırmadan terledim mi ? diye kontrol etsin.Arada birde saçımı okşayıp,koklayarak öpsün,sabırla,uyandırmaya çalışsın,sonra yataktan çıkarken üşümeyeyim diye,hırkamı da baş ucuma koysun,göz ucuyla da terliklerimi giydim mi ?diye kontrol etsin diyerek kendisi için beklentiye girmeyene anne denildiğini görüyorum…Bütün bunları bekleyebileceği düşünülmeyene…
………………..
Çocuk uyanıyor sonunda.Banyodan sesler geliyor öyle anlıyorum
Mutfakta da bir telaş var.Benim telaş dediğime bakmayın,seviyorum bu hareketliliği,çaydanlıkta su fokurduyor… Fokurdamak kelimesini de fokurdayan çayı da seviyorum.Öyle filmlerde ,hikayelerde anlatıldığı gibi,kızarmış ekmek kokusu yayılır eve diye bekliyorum ama nafile…
Anne “yumurta haşlayayım mı? “
“ hayır yemeyeceğim “.
Anne; “bari bir bardak süt iç’’,
Çocuk; “aç değilim” diyor.
Her sabah bunu mu konuşuyorlar diye düşünüyorum…İstisnasız her sabah…Demlikte çay fokurduyor,sesi ve kokusu geliyor,seviniyorum,seviyorum…
“Çantan hazır mı?”
“Hayır,masanın üstündeki kitapları koymam lazım”
“Peki spor çantan?”
“Anne onu da sen hazırla,yedek atlet koymayı unutma,geçen hafta unutmuştun”
“Servis gelecek çabuk ol,şu muzu yeseydin bari”
“Anne tokum dedim”
………………………..
Telaş biter mi? Sonra servis geliyor, anne öpe koklaya yolcu ediyor çocuğu…Bir taraftan da tedirgin,beni rahatsız ettiler mi diye bakıyor göz ucuyla.
“Günaydın “diyorum.
“Uyandırmadık umarım’’derken mahcup,bunca işin üstüne bir de mahcup olmayı başarabiliyor.
“olur mu canım zaten kalkmam lazımdı “diyorum.
…………
Şimdi mutfakta ne yapıyor bilmiyorum
Pancuru açınca sabah telaşının sadece bizim evde olmadığını görüyorum,öğrenciler,servisler,arabasıyla işe gidenler,durakta bekleyenler…
Site güvenliğinin nöbet değişim saati.Yazarın dediği geliyor aklıma,güvenliksiz bölgelerden gelen güvenlik elemanları…bu hep kafamı meşgul eden durum,tuhaf hayat…Şimdi esmer olanın gözlerine bakıyorum uzaktan.Belli,gece nöbetinden çıkan o. Uykulu,kravatı sağa kaymış,arkadaşına görevi devrediyor.Yeni gelen uzun boylu bir delikanlı,işe de yeni başladı,çok telaşlı,sadece sabahları değil, genelde pek ne yapacağını bilemez halde.
“bir sen değilsin diyorum içimden ne yapacağını bilemeyen’’…
Bahçedeki yasemin de mi telaşlı? erken açmış,daha soğur havalar diye düşünüyorum,aman çiçekleri don yemesin.Ben yasemine dalmış öylece camdan bakarken nöbeti biten güvenlik görevlisi geçiyor evin önünden.
“gün aydın hanımefendi”diyor
“size de diyorum’’ biraz utanarak,biraz sıkılarak!…
Sabaha kadar ,kapınızın önünde nöbet tutan,bir joptan başka hiçbirşeyi olmayan,yani bir tehlike anında herkesten önce zarar görecek olan sen…Adını bilmiyorum.
“size de günaydın’’
Yazarın dediği geliyor aklıma yine,güvenliksiz bölgelerden gelen güvenlik elemanları
Pardon! diyorum arkasından.Yorgun gözlerle dönüp “efendim “diyor
“İsminiz neydi? “
“Ersin”
“Günaydın Ersin “ diyorum,gülümsüyor!...
……………
Ersin ‘in evinde de bir telaş,anne kapıda bekliyor…
Bütün gece uyku girmemiş gözüne,oğlu iyi mi ?diye.
Kapıda karşılıyor kuzusunu,
Yine o filmlerdeki kızarmış ekmek kokusunu bekliyorum,ama yok.Menemen yapmış annesi.
“Günaydın anne’’diyor,sarılıyor annesine…
Birini uğurlarken,birini karşılarken…Anne,sarılıyor,koklayarak öpüyor
Çok seviyorum
Ocaktaki çay fokurduyor…
……………..
Anneler gününüz kutlu olsun