Merhaba Arkadaşlar.
Uzun zamandır mesleki konularda tartışacak bir ortam oluşsa da aklımdan geçenleri söylesem bir yankı bulup derinleşsem diye söylenip duruyordum.
Kısmet değilmiş, yine kendi kendime konuşacağım. Yazdıklarım yayınlanmazsa bile en azından kendime konuşacağım kısa bir süreliğine .
Evet hayatın hızına yetişip anlamak çok zor ve ben neden öyle bir hisse kapıldığımızı da anlamıyorum.Yani anlasam ne olacak, madalya mı verecekler.Gün saat ve anlar, ama en önemlisi hayatı tam olarak anlamlandıramadığımı düşünüyorum.
Yani neden buradayım bir şart öne süren olmadı ama neden burada olduğumu da bilemiyorum.
Bu muydu yani her şey Bir eczane bir araba bir AZ para (kusura bakmayın miktarını yazamam).Sahip olabildiğim tüm maddi varlıkların sorgusunu yaptığımda şunu anlıyorum evet’’ Dünya malı dünyada kalır.’’
Ancak bizim bu şansımızda yok.
Evrende kaplayacak bir alanın bile garantisi yokken gölgemin daha emin ve kararlı durduğunu seziyorum.
Her sabah rutinleşen hayatın, yüzümü okşamaktan vazgeçmiş sabah esintilerinin ve sevinmeyi unutmuş karabasan yüzlerin çokluğu ne kadar da umutsuz kılıyor beni.
Alıp başımı gidecek ne bir yer ne de cesaret var artık..
Çok mu karamsarım?
Hadi canım, öyleyse neden saklıyorsunuz benden o sevilesi yaşam enerjilerinizi?
Yetenek bu olsa gerek ancak sizi anlamakla uğraşmayacağım çünkü bende o yetenek yok..
Aslında hiçte ilgimi çekemedi şu kahrolası maddiyatçı eczacılık işleri. ITS KKI
TEBEOS ve benzeri insan üretimli saçmalıkları hayatıma neden soktuklarını da anlamış değilim.
Öyle bir eczanem olsa gelen ilacını alıp bana sarılsa içini dökse, bende ondan yaşadığıma ve gerekli olduğuma dair bi izlenim alsam. Sonra çekip gitse ama bende ondan, onda benden bir iz kalsa.
Depocu gelse, ne kadar insanı sevindirdiğimi hesaplasa ciro primi gibi ona da sarılsam oda bana sarılsa. Dertleşsek ve maddeleşsek..
Bu eczane de reçete de olmasa , kontrolü göz göze gelip yapsak. Muadil de olmasa, yani kim tutabilir ki bir başkasının yerini.
Kalfaya da gerek olmasa,sınıfsız eşit bir toplum olsak. Sistem hak getire olsa, sistemsizlikten dünya daha yaşanılası olsa ,ne bileyim her gün bayram olsa işte.
Ay sonunda her sevgiyi her paylaşımı toplayıp fatura etsem dünyevi lezzetlere. Onlarda “Utansalar” bu kadar emeğe karşılık gelemediklerine.
Yeni bir paragraf açıyorum:
Bu topraklarda üzerinde tartışmadığımız, yanmadığımız hiç bir konu aydınlığa kavuşmuyor. Her acının ve her güzelliğin büyüyebildiği bereketli Anadolu’nun çocuklarıyız.
Kim bilir nereden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi.Kaç bin yıldır bu böyle olmadı mı?
Benim sorunum ne bilmiyorum, ama ifade edemediğim her şey beni vuruyor. Bunu fark ettiğimden beri ifade güçlüğü çekiyorum.
Eczacılığın ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini ifade edemiyorum kendime.
Bazen benim sorunum sadece bu diye düşünüyorum.
Kaynak: ilacdenizli.com