KADIN HAK(SIZLIK)LARI KONUSUNDA;

 

Ecz. L. Nihal ÖZTORUN KIZIL

 

 

 

“ Kadın eczacının sesini yükseltmek, gerçek hak ve özgürlük istemlerimizi haykırmak için 8 Mart Cumartesi günü, saat 12.00’de Çağlayan Meydanı’nda olacağım. Tüm kadın meslektaşlarımı da haklarımız için sesimize ses katarak güç birliği yapmaya çağırıyorum.”

 

Yine Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü irdeleyeceğiz 8 Mart’ta… ( “Kutlayacağız.” Demeye dilim varmıyor!) Yine, “eşit emeğe eşit ücret” söylemi ile yola çıkıp hakları uğrunda canını veren kahraman kadınları anacağız. Sonra, Türkiye’deki kadınların durumuna geleceğiz.

Kadın hakları konusunda istemlerde bulununca, ilgili kişilerin bize ne dedikleri ve ne diyecekleri belli. “Yasalar karşısında eşitsiniz. Buyurun haklarınızı kullanın.”

Bu yanıt ne kadar gerçekçidir sizce? Konuyu iki açıdan ele almak gerek.

1.Varolan yasal haklar yeterince biliniyor mu? Kullanılabiliyor mu? Örneğin bir televizyon anketinde spiker yolda, değişik kadınlara mikrofonu rasgele uzatarak “Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilse nasıl olur? İster misiniz?” sorusunu yönlendiriyor. Kadınlarımız arasında “Bu haklarımız Cumhuriyetin kurulmasından sonra devrim yasaları ile zaten bize verilmiştir.” demek bir yana, “Çok iyi olur. Biz de eşit olmalıyız. Bu hak verilmeli.” diyenler hiç de az değil.

2.Kadın hakları açısından yeni açılımlar ve yasal kazanımlar gerekli midir?

Bu soruların cevabını vermeden önce yurdumuzdaki bazı sayısal verilere göz atmakta yarar var.

·        Günümüzde, TBMM’de, kadınların temsil oranı % 9’dur.

·        Yerel yönetimlerde temsil oranı % 0.3’tür.

·        Yetişkin kadınlarımızın 1/5’i okuma yazma bilmiyor.

·        Doğu ve Güneydoğu’da bu oran 1/2’ye çıkıyor.

·        Genç, işsiz nüfusun % 88’i kadın.

·        Kadın üzerine kayıtlı gayrimenkul oranı % 8.7’dir.

 

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Kadının içinde bulunduğu eşitsiz durumla ilgili birçok sayısal veri daha verilebilir. Yani kadınlarımızın bir kısmı, yetersiz de olsa varolan yasal haklarının bilincinde değil. Birçoğu da bu hakları kullanamıyor.

Eşitlikçi demokrasiyi içeren bir anayasadan bahsediyorsak kadınlara sosyal, siyasal, iş yaşamı vb. Hayatın her alanında tam bir eşitlik sağlanmasını talep etmeliyiz. Halk arasında, çoğunlukla, bir kadın mesleği olarak görülen eczacılık alanına bakarsak hepimizin izlediği, dahası birebir yaşadığı birçok örnek vardır. Zaten mesleğimizin içinde bulunduğu ağır sorunlarla boğuşan kadın eczacılarımızın birçoğu bi yandan eczanede çocuk büyütmeye çalışıp bir yandan mesai bitiminde evde de emek vermeye devam ederken okuyamıyor, sosyal kültürel açıdan kendini geliştirmeye fırsat bulamıyor. Meslek sahibi, çalışan çoğu kadın gibi eczacı kadınlar da bırakın meclisi, belediyeyi kendi meslek örgütlerinde ne oranda yönetici olabiliyorlar?

Ama bütün bunları yapmalarına, temsili görevlere gelmelerine yasal bir engel yok!

Bütün bunlar ortadayken, kadın hakları açısından yapılabilecek bir yığın iş, çözülmesi gereken yaşamsal öncelikli bir yığın sorun varken (okullaşma oranının arttırılması, emeklerinin karşılığını alabilmeleri, töre namus cinayetlerinin önlenmesi, kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmeleri, sosyal güvenliklerinin sağlanması,vb.) bize sunulan hak ne?

İnanç özgürlüğü adına örtünme hakkı. (Bu hak mı? Yoksa haksızlık mı? )

Bazı ilahiyatçı ve din adamlarının islamiyette böyle bir zorunluluk olmadığını seslendirmelerine karşın bu uygulama bir yandan dindar insanlara dinin gereği olarak empoze edilirken bir yandan da hak ve özgürlükler konusunda duyarlı insanlara inanç özgürlüğüne sahip çıkmanın koşulu olarak dayatılıyor. Üstelik komşumuz İran’da baş örtüsü takmakla başlayan sürecin sonunda kadınların birçok hak ve özgürlüklerini kaybederek şah dönemindeki yaşamlarının da çok gerisine düşmesi örneği gözümüzün önünde dururken...

Toplumumuzun bütün kesimleri bu tartışmalara girerken de laiklik ilkesinin içi boşaltılıp Cumhuriyet kazanımlarından bir büyük ödün daha verilerek, geriye gidiş hız kazanıyor.

Ben, tüm kız çocuklarına eğitimde erkek çocuklarla eşit fırsat verilmesini istiyorum.

Ben, kadınların cinsel, fiziksel şiddet görmemelerini, töre namus cinayetlerine kurban gitmemelerini, küçük yaşta para karşılığı kuma, berdel edilmemelerini istiyorum.

Ben, kadınların hayatın her alanında tüm temsili görevlerde eşit oranda görev almasını istiyorum.

Ben, erkeklerin dünyasında erkek gibi davranmaya soyunmayan, biçimsel olarak vitrinde kullanılmaya alet olmayan gerçek kadınlar tarafından temsil edilmek istiyorum.

Ben, ikinci sınıf insan olarak yaşamak, günah gerekçesi olarak çuvala sokulmak, başımı örtmeye zorlanmak istemiyorum.

Ben, bir cumhuriyet kadını olarak Atatürk devrim ve ilkeleri ile kazandıklarıma sahip çıkmak ve onları daha ileriye götürmek istiyorum.

Bu yüzden, kendim, kızlarım, tüm hemcinslerim için, ülkemin çağdaş ve aydınlık geleceği için laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinde yaşamak istediğim için elimden gelen tüm çabayı göstereceğime and içiyorum.

Kadın eczacının sesini yükseltmek, gerçek hak ve özgürlük istemlerimizi haykırmak için 8 Mart Cumartesi günü, saat 12.00’de Çağlayan Meydanı’nda olacağım. Tüm kadın meslektaşlarımı da haklarımız için sesimize ses katarak güç birliği yapmaya çağırıyorum.

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat