26.02.2009 tarihi biz Şanlıurfalı eczacılar için kara bir gündü. Moldovya, Rusya, Azerbaycan gibi ülkelerden eczacılık diploması almış kişileri Odamız kaydetti. Muvazaa Komisyonu’na katılan eczacılarımızın çoğunluğunun itirazına rağmen, Odamız bunu kerhen yapmak zorunda kaldı. Odamıza bu konuda bugüne kadar gösterdiği duruştan dolayı teşekkür ediyoruz. Daha bu şoku atlatamazken 6 Mart 2009 tarihinde YÖK’ün ikinci kez eczacılık seviye tespit sınavını yapacağını öğrendik. YÖK, bu sınavı yine 51 kişiye denklik veren Prof.Dr.Ahmet Başaran başkanlığındaki komisyona, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ev sahipliğinde yapacak. Bu iki gelişme gereği ithal eczacılar konusunu bir kez daha gündeme getirmek bizim açımızdan zorunlu oldu.

Türki cumhuriyetler ve eski doğu bloku ülkelerin 3.sınıf üniversitelerinde parayla okumuş ve 1999 yılından beri mezun olmuş kişiler Eylül 2008 tarihine kadar yapılan hiçbir diploma denklik sınavını verememişlerdi. YÖK önce 2006 yılında denklik sınavının zorunlu oluşunu Lizbon sözleşmesini yanlış yorumlayarak kaldırdı. Ardından birliğimiz 6197 sayılı eczacılar ve eczaneler hakkındaki kanunun 3. maddesi gereği sınavın zorunluluğunu Danıştay’a başvurarak ifade etti. Danıştay 8. dairesi 23.01.2008 tarihinde, YÖK’ün denklik sınavını zorunlu olmaktan çıkaran kararında hukuka uyarlık bulunmadığını oy birliğiyle kabul etti. Yargı kararıyla da sınav zorunlu kılınmış oldu.

Buna rağmen YÖK bu kişilere denklik vermek için Hacettepe Üniversitesinden Prof.Dr.Hilal Özgüneş, Anadolu Üniversitesi’nden Prof.Dr.Şeref Demirayak ve Ankara Üniversitesi’nden Doç.Dr.M. Levent Altun’u bir komisyon kurarak görevlendirir. Komisyondaki hocalarımız, akademik itibarları yerlerde sürünen ve ders geçmenin bahşiş adı altında rüşvet üzerinden işleyen yurt dışındaki 3.sınıf üniversitelerden mezun olan bu kişilerden 73’üne herhangi bir sınav yapmaksızın direk denklik verir. Hocalarımız bu kişilerin eczacılık bilgi düzeylerini öğrenmek için bir de mülakat ve sözlü sınav yapar. 10 yıldır denklik alamayan bu kişiler hocalarımıza eczacılık bilgi düzeylerinin yeterliliğini daha ilk mülakatta ispatlamış olmalılar ki adı geçen hocalarımız 73 kişiye direk denkliklerini verir.

 21.05.2008 tarihinde direk denklik alan bu kişiler aynı gün jet hızıyla Sağlık Bakanlığı’ndan denkliklerini tescil ettirirler. Bu belgelerle Odamıza kaydolmak için başvururlar. Konu TEB ve ilgili diğer kurumlarla ne olduğunun anlaşılması için Odamızca paylaşılır. TEB’in girişimleri sonucu gerek 6197 sayılı yasanın açık ve özel nitelikteki 3. maddesi, gerekse Danıştay’ın verdiği mahkeme kararı YÖK’e ve Sağlık Bakanlığı’na hatırlatılır. Bunun üzerine YÖK ve Sağlık Bakanlığı verdikleri denklik belgelerini iptal eder.

 Sonrasında YÖK bu kişilere denklik vermek için özel bir gayret içine girer. Daha önce denklik alma notu 100 üzerinden 60 iken bu not 50’ye düşürülür. Yine daha önce iki aşamalı yapılan sınav tek aşamaya indirilir. Yine yılda bir kez yapılan sınav yılda 2’ye çıkarılır. Bu düzenlemelerden sonra YÖK yukarıda adı geçen hocalarımızdan oluşan aynı komisyona kurmaca bir sınav hazırlattırır. Sınavdan önce 10 yıldır denklik alamayan bu kişilerin ellerinde çıkacak sorularla ilgili nerden ve nasıl aldıkları bilinmeyen özet notlar görülür. Bu kişiler 3 grup halinde Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde 2 saatlik ve 100 sorudan oluşan bir sınava alınır. Sınavda 30 puanlık Farmasötik Teknoloji, 27 puanlık Farmasötik Kimya, 20 puanlık Farmakoloji, 12 puanlık Farmasötik Kognozi ve Farmasötik Botanik, 7 puanlık Farmasötik Toksikoloji ve 4 puanlık Eczacılık Mevzuatı derslerinden toplam 100 puanlık soru sorulur. Yapılan bu kurmaca sınav sonrası 51 kişiye 50 ve üzerinde puan aldığından diploma denkliği verilir. Sınava katılan 30 kişilik bir grubun nerdeyse tamamı sınavı geçer. Kendi itiraflarından da anladığımız kadarıyla özellikle bir grubun tıpkı ehliyet sınavlarında olduğu gibi kendi aralarında yardımlaştıkları, birbirlerine kopya alıp verdiklerini ve sınava katılan hoca ve gözetmenlerin bunu görmezden geldiğini öğrendik.

Bu sınavı tartışmalı kılan daha nesnel bir veri olarak da, sınav öncesi denklik alan kişi sayısı ile bu kurmaca sınavla denklik alan kişi sayısının anlamlı bir şekilde farklı oluşudur. Komisyondaki hocalarımız sözlü mülakatla yurtdışındaki 3. sınıf üniversitelerden mezun bu kişilerden 73’ünü eczacılık yapacak ilmi hüviyete sahip görüp direk denklik verirken; test usulü yapılan sınavla bu rakam bir anda 51’e düşmektedir. Bu fark hem hocalarımızın denklik ölçü parametrelerinin ne kadar öznel ve tartışmaya açık olduğunu hem de yapılan sınavın kurmaca ve şaibeli olduğunu gösterir. Hocalarımızı direk suçlamak istemiyoruz, ancak bu sürecin kendi içindeki tutarsızlıkları ve hocalarımızın süreç içinde görev almış olmaları bize en azından bunu sesli düşünme hakkını veriyor. Hele bu kişilerin 10 yıldır denklik alamadığını da hesaba katarsak bu düşüncemizde haklı olduğumuz da görülür.

Bu sınavın iptali için Danıştay’da Birliğimizce dava açıldı. Dava süreci halen devam etmektedir. Bizim aldığımız eczacılık eğitimi 2 yönlü bir eğitimdir. Bir yandan teorik derslerimiz var. Farmasötik Kimya gibi Farmasötik Teknoloji gibi. Diğer yandan bu derslere ait pratik uygulamalarımız, laboratuarlarımız var. Biz eczacılık sanatını öğrenirken hem teorik bilgisini öğrendik, hem de pratik donanımına sahip olduk. Test usulü yapılan bu kurmaca sınav, katılan kişilere eczacılığın sadece teorik kısmını sormaktadır. Yapılan sınav kurmaca olmasaydı, süreç kendi içinde tutarsız ve şaibelere açık olmasaydı bile yine de bu sınav katılan kişilerin ilmi hüviyetlerini test etmeye yeterli değildi. Zira bu sınava katılan kişilerin pratik donanımları test edilmiş değildir. Bu yönüyle sınav yine eksiktir. Kıbrıs dahil 14 eczacılık fakültemiz dekanlığı da, yurt dışından mezun olmuş bu kişilerin Türkiye de eczacılık yapmaya ilmi hüviyetlerinin yeterli olup olmadığını bu sınavın ölçemeyeceğini yazılı olarak bildirmişlerdir. Konu halen yargıda olduğu için çok da ayrıntısına giremiyoruz.

6 Mart 2009 tarihinde aynı filmi sanırım bir daha göreceğiz. Aynı komisyon, aynı hocalar, aynı sınav, aynı yer… Konu yargıda olduğu için YÖK’ün bu sınavı ötelemesini beklerdik. Zira umut ettiğimiz ve haklılığımızı bir kez daha ortaya koyacak bir yargı kararı YÖK’ün bu kişilere verdiği denklikleri kadük bırakacaktır. Böyle bir sonuç YÖK’le bu kişileri karşı karşıya getirecektir. En doğru olanı bu sınavın mahkeme sonucuna kadar ötelenmesi, çıkacak sonuca göre işlem yapılmasıydı. Ancak YÖK’ün bu konuda aklın yolunu tutmadığını, tamamen duygusal davrandığını ve bu kişilere özellikle denklik vermeye çalıştığını söylemeye gerek yok. 6 Mart’taki sınavın ötelenmesi için Birliğimizin bir yazıyla YÖK’e ivedilikle başvurmasını öneririz. İptal edilmeyecekse de yapılacak sınavda gözlemci olarak Birliğimizin yetkililerinin de mutlaka bulunması gerektiğini söylemek isteriz. Birliğimizden gözlemci bulunması sınav esnasında bu kişilerin kendi aralarında yardımlaşmalarını önler. Öyle bir şey yoksa bile yardımlaşma söylentisini ortadan kaldırır ve sınava katılan yetkili hoca ve gözetmenlerimiz hakkında haksız zanların oluşmasını önler.

Bundan sonra bu konuda yaşanacak en önemli gelişme çıkacak olan yargı kararı olacaktır. Mahkeme YÖK’ün yaptığı sınavı iptal eder ve bu sınavın yurt dışında okumuş birinin Türkiye’de eczacılık yapmaya ilmi hüviyetinin yeterli olup olmadığını ölçmeye yetmeyeceğine karar verirse yeni bir pozisyon almamız gerekecek. Zira böyle bir kararla bu denklikler kadük kalacaktır. Bir önceki sınavdan bir şekilde geçip denklik alan 51 kişi odalarımıza kayıtlarını yapmış, bazıları da eczane açmıştır. Böyle bir sonuç çıktığında başta bizim Odamız olmak üzere odalarımızın dirayetli davranmalarını bekliyoruz. Zira bu kişilerin açtıkları eczaneleri muvazaaya dönüştürmek isteyeceklerini düşünüyoruz. Buna kesinlikle izin verilmemeli ve derhal işlem yapılarak ilgili kurumlarla yazışarak muvazaalı eczacıların, eczanelerinin de muvazaalı oluşları mutlaka önlenmelidir.

Bu kişilerin Oda kayıtları konusunda Odamızın haklı ve başarılı duruşunu takdir ediyoruz. Ancak son muvazaa komisyonu toplantısında bu şahıslara eczane için onay verilmesini stratejik bir hata olarak gördüğümüzü üzülerek belirtmeliyiz. Gerçek eczacılarımızın bazen dosyaları muvazaa kanaatinin netleşmesi için 2-3 toplantı bekletilirken, ithal eczacıların dosyalarının ilk toplantıda karara bağlanmasını yönetimimizin bu konudaki yorgunluğuna bağlıyoruz. Yönetimdeki arkadaşlarımıza yanlarında olduğumuzu, bize düşen her görevde var olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyoruz.

Son olarak sınavı yapacak komisyondaki hocalarımıza çağrıda bulunuyoruz. Kendileri de eczacı olan hocalarımızdan mesleğimizin onurunu korumalarını rica ediyoruz. Halihazırda kendi fakültelerindeki genç öğrenci arkadaşlarımız adına özellikle rica ediyoruz. Hocam, eczacı olmak bu kadar kolay değildi. Kolaydıysa neden bize zorlaştırdınız? Bu kişilere gösterdiğiniz kolaylığı, toleransı neden bize göstermediniz? Hocam, biz bir kere mezun olduk. Zorlu sınavlar az rüyalarımıza girmedi. Bize çok çektirdiniz. Bari genç öğrenci arkadaşlarımıza bunu yapmayın. Moldovya’dan, Azerbaycan’dan mezun kişilere gösterdiğiniz kolaylığı, toleransı öğrenci arkadaşlarımıza da gösterin.

Ya da meslek onuru ve vicdanınızın sesi adına bizi eczacı yaparken gösterdiğiniz ciddiyet ve disiplini 10 yıldır denklik alamayan bu kişilere de gösterin. Eczacı olmanın kolay olmadığını bize çok iyi gösterdiniz. Türkiye’de sınavını dahi kazanamayan ve yurt dışında para ve ikili ilişkilerle okuyan bu kişilere de eczacı olmanın kolay olmadığını lütfen gösterin. Yoksa size hakkımız helal etmeyeceğiz.. Saygılarımızla…



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat