Ecz.Tuncay SAYILKAN
İzmir Eczacı Odası Başkanı
Yılan hikayesine dönen 2008 yılı protokolü hükümlerinin uygulanmasına , 4 Ağustos 2008 pazartesi günü Sağlık Bakanlığı,SGK ve TEB temsilcilerinin katılımı ile gerçekleşen toplantı sonrası yapılan açıklamanın devamında ,ama 7 Ağustos 2008 tarihinden itibaren başlandı.Ancak kurum tarafından 1 Temmuz 2008 den geçerli olması gereken protokolün iki önemli kazanımından sadece yeni eczacı ıskontoları uygulanıyor. Bu süreçte reçetelerin tek tek güncellenmesi işleminin eczacıya ne türlü bir işkence yaşattığını ise hepimiz yakından biliyoruz.
Peki aynı protokolde yer alan ve 3.5 yıldır ciddi kayıplar yaşadığımız ‘’kamu kurum ıskontoları’’(KKİ) ile ilgili önemli madde neden uygulanmıyor ve kayıplarımız hala sürüyor ? Bunun için TEB tarafından yapılan açıklama içeriğinin ve satır aralarının iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
TEB 4 Ağustos 2008 de yaptığı yazılı açıklamada , KKİ’ larının uygulanması ile ilgili olarak ;
"Kamu kurum ıskontolarının ise, 01.07.2008’den geçerli olmak üzere, ilaç firmaları tarafından depolara, depolar tarafından da eczanelere, PSF (perakende satış fiyatı)üzerinden YTL olarak aktarılmasına’’ ifadesini kullanmış.
Oysa 30 Haziran 2008’de üç bakanın da imzasını taşıyan ve protokolde aynen yer alan tutanakta KKİ’larının uygulanması için ;
" 01.07.2008 tarihinden itibaren, ilaç firmalarından alınacak ıskontolar YTL olarak depolara aktarılacak, depolar aynı YTL miktar ıskontoyu eczanelere yansıtacaklardır. Eczaneler de aldıkları YTL miktarını ilacın KDV dahil perakende satış fiyatından düştükten sonra kalan miktara eczane ıskontosunu uygulayarak, SGK’ ya fatura edeceklerdir.’’ ifadesi kullanılmıştı.
İki ifade arasındaki fark şu anlama geliyor ;
*İmzalanan 2008 yılı protokolüne göre sanayiden aldığımız yani imalatçı fiyatı üzerinden belirlenen KKİ’ nu aynen kuruma yansıtacağız ve bu durumda yıllardır taşıdığımız ve bu yıl daha da artacak olan yaklaşık % 3’ lük kayıptan kurtulacağız.
*TEB in ‘’2008 yılı protokol hükümlerine uygun olarak’’ diye başlayan 4-Ağustos-2008 tarihli açıklamasına göre ise ; KKİ’ ları eczanelerden(3.5 yıldır olduğu gibi ve 2008 yılı protokolüne aykırı olarak !) PSF üzerinden kesilmeye devam edecek. İlaç sanayi de yıllardır olduğu gibi imalatçı fiyatından uygulayacağı için KKİ’dan doğan kaybımız artarak sürecek.
Aynı açıklamada aleyhimize oluşacak bu farkın ilaç sanayinden talep edilmesi ve KKİ’ larının sanayi tarafından PSF üzerinden yapılmasının kurumun garantisinde olduğu da belirtilmiş.
Ancak işlerin bu şekilde yürüyeceğine inanılmamış olmalı ki ;uygulamada oluşacak eczacı kayıpları için hukuki süreç ve depolara fark faturası kesilerek giderilmesi yöntemi tavsiye edilmiş. Binlerce kalem ilaçta KKİ farkını hesaplayarak depolara fark faturası kesmesi(ortada sanayi ile imzalı bir sözleşme de yokken)ve depolar aracılığı ile yüzlerce firmadan tahsil etmesi pratikte mümkün değildir.
Tüm bu gelişmelerin ışığında ;
1.TEB protokoldeki uygulamaya aykırı olarak, eczacının KKİ’ nın eskisi gibi uygulanmasından ortaya çıkan kaybının üç aylığına da olsa devam etmesini neden kabul etmiştir ?
2.Mevcut uygulamanın 1 Ekim 2008 de bitecek olması ve ilaçta tek fiyata geçilecek olması imzalı bir belge olmaksızın sadece sözlü olarak ifade edilen şekliyle nasıl garanti edilmiştir ?
3. 4 Ağustos 2008 tarihinde yapılan toplantı ve sonrasındaki açıklamada 350-400 milyon dolarlık kayıp için ilaç sanayi adres gösterilmiştir. Ancak o toplantıda ilaç sanayi temsilcileri masada değildir. Yani karar onların gıyabında alınmıştır.Ayrıca 2008 protokolünde üç bakanın yanı sıra SGK ve TEB’in imzaları mevcuttur,sanayinin değil…
4.Üstelik sanayinin bizim gibi imzalanmış bir protokolü ve zorunluluğu yoktur. Ayrıca sanayi KKİ’ nın uygulanışından ortaya çıkan rakamı üstlenmeyi başlangıçtan beri ısrarla kabul etmemişdir.
5.Madem ki bu önemli sorun kurumun ilaç sanayine yazacağı bir yazı ile ve onların gıyabında kolayca çözülebilecekti, o halde eczacıya 38 gün süren belirsizlik ortamı neden yaşatılmıştır ?
Görünen odur ki ; kurum üç bakanın imzalı tutanağı ve sözleşmeye rağmen en baştan beri KKİ ’larından doğan kayıplar için geri adım atmamış ve en azından 3 ay daha bizlerin omuzlarına bırakmıştır.Üstelik ortada karşılıklı imzalanmış bir protokol varken bu süreçteki kayıplarımız için bizlere anlaşılmaz biçimde ilaç sanayi hedef gösterilmiştir.
Ayrıca , 4 Ağustos 2008 de TEB’ ce yapılan yazılı bilgilendirme açık ve samimi ifadeler kullanmak yerine , uzun ve ayrıntılı tutularak anlaşılması güç bir şekle sokulmuştur.
O yazının özeti ;’’ eczane ıskontoları uygulanacak ama KKİ’ ları üç ay daha eskisi gibi sürecektir’’ şeklindedir. Ayrıca , örgütte yazışma geleneğine yeni bir boyut getiren(!) önemli olduğunu düşünülen cümlelerin altını çizmek işlemi eğer uygulanacaksa,o yazının can alıcı kısmı olan KKİ’ları ile ilgili cümlenin altı çizilebilmeliydi.
TEB heyeti aynı yazıda da belirtildiği gibi gerçekten uzun ve yorucu bir görüşme süreci yaşamıştır. Belki bu nedenle bilgilendirme yazısı bu şekliyle yayınlanmış(!) olabilir. Belki de bu yorucu süreç yüzünden protokolden farklı uygulamaları içeren önerileri kurumla ve ilaç sanayi ile görüşmüş , bu gelişmeleri oda yöneticileri ile bizzat kendileri paylaşmış bu nedenle de endişelerimizi artırmışlardır.
29 Temmuz 2008 tarihinde gerçekleşen başkanlar danışma toplantısında ise mevcut protokole sonuna kadar sahip çıkılması kararı alınmasına karşın , aynı gün akşam saatlerinde Çalışma Bakanı ,SGK başkanı , GSS Genel Müdürü ve tüm örgüt yöneticilerinin huzurunda TEB temsilcilerince ‘’1 puan daha verin ,1 puan da biz verelim ‘’ önerisi yapılabilmiştir.
Daha sonra da aynı bilgilendirme yazısında anlamsızca ‘’bilgi kirliliğinden,zamansız yorumlardan ve yersiz yazılardan ‘’ söz ederek bu konudaki çelişkisini açıkça ortaya koymuştur.
İzmir Eczacı Odası ve üyeleri bir çok meslektaşımızla beraber doğru zamanda doğru uyarıyı TEB’e yapmıştır. Belki de bu yüzden de imzalanmış protokol hükümlerinden çok farklı hükümleri içeren görüşme ve yarım-bir puan düzeyindeki pazarlıklar son bulmuştur.
Bize göre işin aslı da budur.
Saygılarımla…