Ecz.Ahmet ÇİMER
İstanbul Ecza Koop. Yönetim Kurulu Üyesi
Geleneksel Eczacılık uygulamalarının sona erdiği, sancılarını birlikte yaşadığımız bir dönemin ardından, sıkıntıların daha da devam edeceğini gösteren yeni bir Uygulama var gündemimizde. Kısaca İTS diye dilimize yerleşen İlaç takip sistemi.
Ben biraz ortaya çıkış nedenleri ve nasıl bir yol izleneceği ile ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum sizlerle.
Dünya Sağlık Örgütü, OECD, Farmasötik Güvenlilik Enstitüsü ( Pharmaceutical Security Institute)’nün birlikte yaptığı çalışmaya göre:
1. Latin Amerika, Güney doğu Asya ve Sahra altındaki Afrika ülkelerinde satılan ilaçların % 30’u
2. Gelişmekte olan ülkelerde % 10’u
3. Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde % 20’si
4. Gelişmiş ülkelerde % 1’i
5. İnternetten yapılan ilaç satışlarının ise %50’den fazlası sahtedir.
(kaynak: http://www.who.int/mediacentre/news/releases/2006/pr69/en/index.html )
Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Komisyonu, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgüyü, İnterpol, FIP, Uluslar arası İlaç üreticileri Birliği, SECOF aracılığıyla temsil edildiğimiz Avrupa Depocular Birliği GIRP gibi, 20 partner ile birlikte Uluslar arası Tıbbi Ürün Sahteciliğini Önleme Gücü ( Kısaca IMPACT - the International Medical Products Anti-Counterfeiting Taskforce)’nü 2006 Şubat ayında oluşturmuştur.
Sağlık Bakanlığının İTS çalışmaları da bu süreçten sonra ortaya çıkmıştır. Hepimiz bilmeliyiz ki bu uygulamanın olmaması gibi seçenek yok. Ama uygulama da eczacıya getirdiği yükün azaltılması söz konusu olabilir. Bu programda en son nokta eczacı ise bu aşamaya kadar atılan her adımda da söylememiz gerekeni söylemeliyiz. Karşı çıkmaktan öte ne yapıldığını anlamalıyız. Ancak o zaman herkesin faydalanabileceği bir sistemin oluşturulmasına katkı verebiliriz.
Sağlık Bakanlığından yapılan sunumlarda bir teknoloji belirlendiğini anlıyoruz. Bu acelenin nedenini anlamak zor. Çünkü İMPACT teknoloji konusunda henüz seçim yapmış değil. İyi bir olasılıkla 1 – 3 Aralık 2009 tarihinde Meksiko City de yapılacak toplantı da karar alması bekleniyor. Global bir takip öngörüldüğünden birbirine uyumlu teknolojiler tercih edilmeye çalışılıyor. Bu nedenle de daha çok küresel yaygınlığı olan, mobil telefon şirketleriyle görüşmelere yoğunlaşmış durumdalar. Ortak bir karar alınmadan yapılan uygulama bir süre sonra çöpe bile gidebilir. Uygulanacak sistemin sürdürülebilir olması ön şart olarak yer alıyor IMPACT önerilerinde.
Pilot olarak yaygın uygulama, sahte ilaçtan canı fazlaca yanan Brezilya ve ilaç ve tedavi uygulamalarındaki başarısı dünyaca kabul edilen Avustralya’ da başlatılmıştır. Eczacı katılımının isteğe bağlı olduğu, hasta memnuniyetini arttırma hedefli bazı uygulama örnekleri de Belçika, Yunanistan gibi birkaç Avrupa ülkesinde var. Avrupa’daki uygulamalar daha çok ilacın kaynağının doğrulanmasını içeriyor. Eczacı tarafından kolaylıkla yapılan işlem, sisteme mobil telefon numarası ve e-posta adresi girerseniz, hastaya onaya ilişkin kısa mesaj bile gönderebiliyor. Brezilya’daki sistem cep telefonları üzerinden yürütülüyor. Voxiva isimli bir şirket aynı sistemi Amerika Birleşik Devletlerinin bazı ilaç yardım organizasyonlarında da uyguluyor.Afrika’da 10 ülke, ve Asya’da bazı ülkeler bu yöntemle sağlık sorunlarına çözüm üretir durumdalar. (Kaynak: http://www.who.int/impact/activities/Meyer.pdf )
Brezilya ve Avustralya’daki çalışma sonuçlarına ilişkin ilk veriler ise, Aralık 2008 tarihinde Tunus’ta yapılan IMPACT toplantısında açıklanıyor. Aksaklığın baş nedeni ise İyi Depoculuk uygulamalarındaki (GDP) eksiklik olarak ortaya çıkıyor. O nedenle, o toplantıda önceliğin, tedarik zincirinde ilaç güvenliğini sağlamaya verilmesi öneriliyor. Bizde ise en azından başlangıçta depolar bu işe dâhil edilmiyor. Bir dağıtım kanalı patronunun “sahte ilaçların spot alımlar nedeniyle dağıtım kanallarına girdiği izlenimimiz var” itirafına rağmen dâhil edilmiyor. Nedeni belli değil. Ya da belli ama biz bilmiyoruz.
Katılanlarınız hatırlayacaktır. İstanbul’da yapılan son Ulusal eczacılık kongresine, Avrupa Eczacı Birlikleri Federasyonundan (PGEU) bir katılımcı şöyle demişti:
“Yasalar yaşamı,
Kanıtlar yasaları,
Bilim kanıtları oluşturur” demişti.
Bizde neredeyse hiçbir zaman bu sıra izlenmedi. İTS düzenlemesinin kanıtı ne? Sahte ilaç.
Bizde varmı?
Yetkililer hayır diyor. Bizdeki sahte küpür. Ne boyutta belli değil. Ellerinde ki verileri kamuoyu ile paylaşmıyorlar. Peki küresel sisteme Türkiye üzerinden sahte ilaç katkısı varmı? Bizim resmi verilerimize göre yok. Yalnızca Avrupa Komisyonuna görüş bildiren Pfizer belgesinden anlıyoruz ki, İngiltere’de ortaya çıkan sahte Lipitor olayında, Fransa üzerinden paralel ticaret kanalıyla temin edilen bu ürünlerde, firma, Türkiye’ye şüpheyle yaklaşıyor.
Yine bu uygulama sahte ilaç ticaretine çare olabilir mi? Aklı eren herkesin ortak yanıtı, yine hayır. Yapılması gereken pek çok iş daha var. Yine Avrupa Komisyonuna konuyla ilgili görüş bildiren PGEU, “hammaddeyi izlemezseniz, sahte ilacı önleyemezsiniz” diyor. Ben tanık olmadım ama bir arkadaşım “Çinden temin edilen kirli heparin nedeniyle, Mustafa Nevzat ve sanofi Aventis’in aynı gün, ilaçlarının bazı serilerini geri çekmek için eczanesine geldiğini” anlatıyor. Kaynağında şüpheli konumda olan ilacı, eczanede izleseniz ne olur, izlemeseniz ne olur?
Yine örneklerini ülkemizde de gördüğümüz, büyük boyutlu sahteciliğin yaygın olduğu reçetesiz ürünler bu izlemin dışında bırakılıyor. Halbuki Sağlık bakanlığının içinde yer aldığı küresel proje, medikal malzemelerin dahi izlenmesini ön görüyor.
Ben hiçbir meslektaşımın kendi aracılığı ile hastaya zararlı bir ürünün ulaşmasını isteyeceğini düşünmüyorum. Bu yöndeki çabalara da karşı durmayacaktır. Mevcut haliyle çok acemice ve yetersiz danışmanlık destekleriyle kotarılmaya çalışılan sistemin, alternatifini de mutlaka eczacılar önerecektir. Eğer SGK aynı sistem içinde satın aldığı ürünün güvenliğini izlemeyi istiyorsa, eczacı üzerine gelen yükü paylaşmalıdır. Yoksa sistemden belli aralıklarda sgk’ya yapılan bir satış raporunu fatura ile aktarmak yeterli olmalıdır. Anında onay zaten çalışmayan sistemi büsbütün çalışmaz hale getirebilecektir. Ayrıca Sağlık Bakanlığı ile SGK integrasyonu bir bölümdeki hatanın diğer bölüme aktarılması sakıncasını da içermektedir.
Önümüzdeki günlerde İlaçta sahteciliğin önlenmesi özelinde bir yasal düzenleme de bekleyebiliriz. Çünkü Avrupa Birliği bu yönde bir çalışmanın sonuna gelmiş durumda. Bunun bize de yansıması kaçınılmaz. Orada IMPACT kılavuzları doğrultusunda cezai şartlar öngörülüyor. Bu çalışma koşullarımızı hepimiz için çekilmez hale getirebilir.
O nedenle henüz vakit varken, bu yönde de çalışmaların hızla sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kooperatifimiz için oldukça önemli ayrıca. Eczacıya hizmet anlamında geliştireceğimiz yöntemler yine bu sistemi doğru anlamaktan geçiyor. Bu yönde işbirliği yapabileceğimiz yapılar ile bilgi alışverişini gerçekleştirmek ve eczacıya bir yol haritası oluşturmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
NOT- Ecz. Ahmet ÇİMER' in İstanbul Ecza Koop. Genel Kurulu konuşmasının metnidir.