İlaç komedisi
Prof. Dr. Mesut PARLAK (SÖZCÜ, 5 Ağustos 2013)
Malumunuz Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) hastalara sağlık ve ilaç alım desteği verir. Şimdi size hastanın muayene ve ilaç alımıyla ilgili serüveninden söz edeceğim...
Hasta muayene için sağlık ocağı, devlet hastanesi veya özel hastaneye gider. Muayene yapılır, reçete yazılır. Reçete yazıldığında hasta sağlık ocağında 3 lira, devlet hastanesinde 5+3 lira, özel hastanede 12+3 lira ödemek zorundadır. Muayene sonucu reçete yazılır ve bedeli 3 liradır. Ancak üç kalem ilacı geçince her kalem için 1 lira ek ücret alınır.
İlaç firmaları ruhsat alırken Sağlık Bakanlığı’na fiyat önerirler, karşılıklı görüşmeler sonunda belirli bir fiyatta anlaşılır. Firma yıllık programa göre ilaç üretir ancak imal edilen ilaç bir süre sonra biter ve piyasada da bulunamaz, ilaç almaya eczaneye gidildiğinde firmanın ürettiği ilaç yok ise (genelde öyle oluyor), hasta muadili bir ilaç almak zorunda kalır. Genelde ilaçlara bakanlıkça verilen fiyatlar çok ucuz olduğundan, devletin katkısı da az oluyor ve hasta alacağı muadil ilaç farkını ödemek zorunda kalıyor. Örneğin; hekim muadil 20 liralık bir ilaç yazıyor, ilaç firmasının aldığı ruhsat bedeli 6 lira ise devlet bu katkıyı yapıyor, hasta 14 liralık farkı kendisi ödüyor.
Reçete zorunlu olacak
Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararla reçetesiz ilaç satılamayacak. Bu gerçekten çok gerekli bir uygulama olacak, ancak aşağıda vereceğim örnek sonrası, hastanın farkında bile olmadan ödeyeceği miktarı öğrendiğinizde komediyi sizler değerlendireceksiniz. Örneğin hasta Novalgine tablet alacak. Novalgin’in eczane fiyatı yaklaşık 2 lira. Reçete zorunluluğu getirilirse, hasta reçete yazdıracak. Ödeyeceği miktar, sağlık ocağında 3.4 lira, devlet hastanesinde 8.4 lira, özel hastanede 15.4 lira. Özetlersek: Siz vatandaş olarak eczaneye gidip Novalgine alsanız ödeyeceğiniz miktar 2 lira. Reçete yazdırırsanız ilacın size maliyeti yukarıda yazdığım gibi olacak.
Kesintileri görmüyoruz
Katkı bedelleri aylıklardan kesildiği için ne çalışan, ne de emekli bunun farkında bile olmuyor. Ancak bizi yönetenler bunu öyle güzel anlatıyorlar ki bal dök yala, ama bu bal yalanır mı, yalanmaz mı bunun kararını siz değerli okuyucular vereceksiniz.
Geçmişte bizler eczaneye gidip yüzde 20 katkı öder ilacımızı (fiyat farksız) alırdık. Yeni getirilen yöntemle ne amaçlandı bilen birisi varsa anlatsın. Burada bütün sorun diyalogsuzluk. Ülkeyi yönetenler her şeyi çok iyi biliyor, o nedenle hiçbir sivil toplum örgütü, Eczacılık Fakülteleri ve uzmanlarla konuşmadan canlarının istediğini yapıyorlar. Kimin canı acıyor önemli değil...
Gelelim eczanelere... 2002’den bu yana ilaç fiyatları yaklaşık onda bire düştü, eczanelerin 10 yıllık sabit giderleri 6 katına çıktı. Bu durumda eczanelerin de Allah yardımcısı olsun, mesleği nasıl sürdürüyorlar! Çalışandan reçete ücreti, katkı payı ve muayene bedelini eczaneler kesiyor, emeklilerin ise maaşlarından kesiliyor. Eczaneler bu tahsilat işini hilal-i ahmer (ücretsiz) olarak yapıyor.
Sıkıysa yapmasınlar! Yoksa gereği yapılır. Eczanelerin bu tahsilat işini bedelsiz yaptıklarından, bu ülke onlarla gurur duyuyor. Ancak bildiğim bir şey! Ankara’daki yöneticiler bu uygulamalar dolayısıyla eczacıların çok hayır duasını alıyorlar!
mesutparlak@sozcu.com.tr