İstanbul Anadolu Yakası’nda ziyaret ettiğimiz hastaneler yine karmaşa içinde
Cumhuriyet gazetesinin Kartal Lütfi Kırdar, Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas, Marmara Üniversitesi Pendik, Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları, Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma hastanelerinde yaptığı araştırmalar hastanelerin içler acısı durumunu ortaya koydu. Hastanelerde, bazı yurttaşlar eski sisteme göre daha az sıra beklediklerini, hastanelerin daha rahat olduğunu belirtirken, bazıları isyan ediyorlar. Hastanelerde rastladığımız manzaraların ise kimi acı kimi trajikomik...
Malzeme yok, hastane kuyruksuz
İlk gittiğimiz hastane Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi, sakin görünüyor, randevu ile çalışıyor, 5 dakikada bir hastaya randevu veriliyor. Burada ismini vermek istemeyen bir hasta yakını, teyzesi için sabah 06.30’da geldiğini, ancak saat 11.00 olmasına karşın hâlâ muayene olamadıklarını anlatıyor. Bir ilaç firması temsilcisi ise 5 dakikada bir hastaya randevu verildiği için numaratörün otomatik olarak attığını belirterek, 5 dakikanın bir hasta için yeterli olmaması ve bir hastanın doktor odasında 5 dakikadan fazla kalması nedeniyle dışarıda hastaların numaralarının yanmasını beklemek yerine kapı önünde yığıldığını söylüyor. İsmini vermek istemeyen bir başka hasta ise “Burada alet edevat çok olmadığı için diğer hastanelere sevk ediyorlar, o yüzden çok yoğun olmuyor” diyor.
Hastanede kazak örüyor
Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde beklemekten sıkıldığı için örgüsünü alıp gelmiş olan Hatice Armağan’a bir dokunuyoruz... Hastaneye 1 haftada 4’üncü gelişi olduğunu ifade eden Armağan, şunları anlatıyor:“Birinci gün 09.00’da randevum vardı, o saatte geldim. Birkaç saat bekledikten sonra muayene oldum. Kan tahlili istenmişti, kanımı verdim. Yarın öğleden sonra gel dediler. Ertesi gün sonucunu almaya geldim. Sonucu doktora göstermek için tekrar randevu aldım. Bir başka güne verilen randevu iiçin hastaneye geldim, bu kez ultrason istedi. Dün ultrason randevusu aldım, geldim sıraya girdim. 2-3 saat kuyrukta bekledikten sonra, oradaki görevli yarın gel dedi. Kızdım, evim uzak gelmem zor oluyor, beni bugün alın dedimse de dinletemedim. Bugün 10.30’da randevum vardı geldim, yine numara aldım yine bekliyorum.”
Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ise 11.00’de randevusu olan bir hasta, muayeneden sonra kan tetkiki istendiği için öğleden sonrayı beklemek zorunda kalmış, “Öğleden sonra başka bir hastanede diş randevum vardı, eğer o randevuyu kaçırırsam kim bilir ne zamana randevu alabilirim” diyor.
Asistanlar işbaşında
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ise hastalar uzman doktor bulamamaktan şikâyetçi. İsmini vermek istemeyen bir hasta, Lupus hastası olduğunu, tedavi için Sakarya’dan geldiğini söylüyor. “Önceden daha iyiydi” diyen hasta, daha önceki sistemde bir odada bir uzmanla asistanın hastaya baktığını, ama şimdi odada yalnızca asistan bulunduğunu, bir şey sorulması gerektiğinde uzmanın arandığını belirtiyor. Tedavisi için servet yatırdığını ifade eden hasta, “Herkes ev-araba almak için kredi çeker, ben tedavi olmak için kredi çekiyorum” diyor.
Ece Matin isimli bir başka hasta ise aşırı derecede bel ve boyun ağrısı yaşadığı halde 1.5 ay sonrasına MR randevusu verilmiş. Matin şunları dile getiriyor:
“Üsküdar Devlet Hastanesi’nde film çektiler ama burada yeterli aletimiz yok diyerek sevk ettiler. İnternetten randevu aldık, randevu aldığımız isim doçent diye geçiyordu. Ama hastaneye gelip doktor odasına girdiğimizde, küçücük küçücük asistanlar çıktı karşımıza. Asistanlar bakıyor, işin içinden çıkamadıkları zaman hocaya danışıyorlar. Çok saçma, biz doçente randevu aldık diye Koşuyolu’ndan kalkıp geldik Pendik’e.”
İsmini vermek istemeyen bir başka hasta ise böbrek ultrasonu için 8 ay sonraya randevu verildiğini anlatıyor. Numune Yiğit isimli bir başka hasta ise “Randevu alsan da bekliyorsun almasan da, nefes alamıyorum, 5-6 saattir bekliyorum” diye konuşuyor.
CUMHURİYET