Ecz. Levent BUDAK
Son on yıldır iktidarda olan siyasi oluşum, özellikle 2007’ den itibaren Atatürk’e ve cumhuriyet’e olan kinini gittikçe büyüterek sürdürmektedir. 12 Eylül amerikan darbesiyle başlayan ve bu son iktidar döneminde daha da hızlanan özelleşme - küreselleşme süreciyle birlikte cumhuriyet döneminin bütün kazanımları yok pahasına elden çıkarılmakta, ülkemiz üreten konumundan ,tüketen ve dışa bağlanan bir konuma sokulmaktadır.
Yandaş medya kuşatmasıyla sarmalanan halkımız; dizilerle, maçlarla, yarışma programlarıyla avutulurken kendi özdeğerlerinden kopartılmakta, kimliksizleştirilmekte; düşünmeyen, üretmeyen, bencilleşen, örgütsüz ve duyarsız fertler haline dönüştürülmektedir. Uygulanan dışa bağımlı tarım politikalarıyla birlikte köylerinde barınamayan halkımız şehirlere göç etmekte, üretimden kopartılıp, şehirde de iş bulamayınca fakirleşip, içine kapanmakta ve çözümü dogmalara havale ederek sadaka kültürüne mahkum edilmektedir.
Ekonomi dibe vuruken, ülkemiz ve halkımız dış ve iç borç sarmalında gittikçe daha borçlı ve bağımlı hale sokulmaktadır. Fabrikalar, tersaneler, üretim araçları ve esnaf dükkanları tek tek kapanmakta, işsizlik artmakta; ülke, açılan dev market zincirleriyle donatılarak gittikçe daha çok tüketen ve milli gelirini ve değerlerini dışa akıtan bir konuma sokulmaktadır.
Cumhuriyetin bütün kurumları işlevsizleştirilip tasviye edilirken yerleri mafya, tarikat ve hortumcular tarafından doldurulup yeni bir zengin sınıfı oluşturulmaktadır.
Dünyaya emperyalizmin yenilebileceği ve tam bağımsız kalınabileceği örneğini sunan cumhuriyetimiz yıkılırken, yürütülen ABD eksenli politikalarla komşularımızla savaş konumuna giren, emperyalizmin taşeronluğuna soyunan bir ülke haline dönüştürülmekte ve bölgede yalnızlaşmaktadır.
Tüm bu olumsuzsuzluklara karşı duracağı düşünülen kurum ve kişiler, başta türk silahlı kuvvetleri, gazeteciler, siyasi parti yöneticileri, akademisyenler ve yurtseverler, emperyalist odaklı sahte delillerle yargılanıp hapse atılmakta, zindanlarda çürütülmekte, dışarıdaki duyarlı toplumda; korkutularak sindirilmekte, faşizmin ayak sesleri duyulmaktadır.
Yıkılan kurumların içleri cemaat artıklarıyla doldurulurken, yeni anayasa ve daha çok demokrasi söylemleri ve aldatmacasıyla ülkemiz bölünme sürecine sokulmaktadır. Türk kimliği yok sayılırken, BOP projesi kapsamında ülke eyaletlere ayrılmakta, dil birliği yok edilmektedir.
Bütün bu olumsuz süreçle ilgili tek bir çıkışı olmayan, meslektaşlarımız tek tek kepenk indirirken derin sessizliğini sürdüren, eczacılık kongrelerinde ’’yeni anayasa’’ panelleri yapan ve bu forumlara bölünme anayasası dalkavuklarını davet eden, diğer meslek örgütleri meydanlarda ve mitinglerde mücadele ederken onları görmezden gelen TEB ve değerli Başkan; anayasa hazırlık komisyonun da meslek birlikleri yapısının olmadığını görünce ’eyvah’ diyor ve koltuklarının altının boşalacağını hissedince kaleme sarılıp, eylem takvimi ve işbirliği öneriyor. Günaydın sayın BAŞKAN ve sayın TEB !!!
Bebek katilleri ile birlikte yeni anayasa hazırlayan bir yapıdan demokratik bir anayasa yapılabileceğini beklemek fazla bir iyimserlik ve saflık değilmiydi? Mevcut anayasa’ya göre seçilmiş ve yemin etmiş bu meclis ve partilerin yeni bir anayasa yapmaları hukuken mümkün değilken ve anayasa suçuyken; bu sürece bilerek ya da bilmeden katkı veren ve meşruiyet zemini oluşturan başta muhalefet partileri ve görüş ileten tüm kitle örgütleri bu suça ortak olmaktadır.
Çağdaş Eczacılar Derneği - İzmir Şubesi olarak davet edildiğimiz İzmir yeni anayasa forumuna bu hukuksuzluğu görerek katılmadık ve görüş sunmadık. Bilakis üyelerimizi ’’milli anayasa’’ forumlarına katılmaya teşvik ettik. Keşke sayın başkan ve TEB yönetimi de bu yöntemi benimseyebilseydi...
Ancak; hala geç kalınmış değildir. Milli olan bütün kurum ve tüzel yapıları yok edeceği açıkça görülen, ülkemizi ortaçağ karanlığına götürecek olan bu gerici ve bölücü saldırıya karşı bayrak açmak, tüm meslektaşlarımızı uyarmak ve aydınlatmak ’’milli anayasa’’ ve ’’milli hükümet’’ cephesinde yer almak; adı TÜRK’le başlayan birliğimizin zorunlu ve asli görevidir.
Derneğimiz; TEB tarafından oluşturulmasını önerdiğimiz ’’yeniden milli anayasa ve Kemalist devrim’’ komisyonuna katkı vermeye hazırdır. Yarınlar daha karanlık olmadan, ülkemiz bölünmeden, sağlıkdoktorsuz ve eczacısız, Eczacılar TEB’ siz kalmadan...Saygılarımla...