Sosyalist kültürün ana söylemiydi... ’ hak verilmez, alınır’diye tüm emekçi yığınlar meydanlar da bağırır, gereğide yapılırdı.Öğrenci boykotları,fabrika grevleri,kamuda iş bırakma eylemleri hep bu söylemin doğruluğunu kanıtlayan çıkışlardı.Sınıf bilinci oluşanve bilimsel sosyalizmi kavrayan toplumlarda emekçi halkın hakkını nasıl alacağının simgeleşen düsturuydu.

Bu eylemler sonucu,insanlığın oluşturduğu artı değer,verilen emek ve bilimle de birlikte değerlendirilip,paylaşım şekli tüm insanlığı mutlu edecek yöne doğru ilerlemişti.

Bu sonuç,kendi sınıfsal ve bireysel beklentileriyle örtüşmeyen egemen yapı için tehlikeliydi ve derhal durdurulmalıydı.İnsanlık önce bilimden kopartıldı.Bilimsel eğitimin önü kapandı.Felsefe,sosyoloji.mantık gibi temel bilimlerin önü tıkandı.İnsanların mistik ve dinsel ögelere yönelmesi teşvik edildi.Sendikalar etkisizleşti. İşçi ve emek hakkını unutan sarı sendikacılığın önü açıldı. Kendi sınıfsal çıkarlarını değil, şahsi çıkarlarını düşünen yönetimler iş başına getirildi. İnsanlar bireyselleştirildi, yalnızlaştırıldı, yabancılaştırıldı.Örgütlenme bilinci köreltildi. Emperyalizimin de destekleriyle ülkeler de baskıcı ve gerici yönetici ve yönetimler oluşturularak ’ ulus bilinci’ de törpülenerek kimliksiz, kişilksiz, onursuz, milletsiz topluluklar yaratıldı.Dünyanın ilerleyen yüzü, tekrar, gericiliğe ve karanlığa doğru çevrildi. Tüm bu dönüşüm de, ne yazık ki ’ ileri demokrasi ’ ve ’ daha fazla özgürlük ’ söylemleri altında, yandaş medya çığırtkanlıklarıyla gerçekleşti. İnsanların toplumsal ve sınıfsal yerleri ile, mücadele bilinci çelişti ve insan kendisinin akrep’ i oldu.

Bu bilinç kirlenmesi ve kararması her sektörde olduğu gibi kendi mesleki alanımızda da uzun yılladır gözlemleniyor. Eczacılık ve eczane eczacılığının yerini, değerini, gücünü ve sınıfsal analitiğini algılayamayan yönetici kadrolar ve özellikle de üst yönetim, son birkaç yıldır ; iktidarla , iyi geçinerek ve diyalog içinde olarak haklarımızı rahatça alabiliriz kolaycılığıyla düşün meye ve uygulamaya başladı. Mücadele hedefini göremeden ya da görmezden gelerek hedef saptırma gayretini sürdürüyor. TEB sayfasın da yayınlanan ve bazı TEB yöneticilerinin medya aracılığı ile ilan ettikleri, ilaç sanayini hedef alan söylemler doğru ama yetersiz. Salt ilaç sanayini hedef alarak yapılacak bir mücadele, sonuç alma anlamında gerçek ve kalıcı bir yararı sağlayamaz. Burada sınıfsal bir analizle ve sosyolojik olarak düşünmek yöneticiliğin gereğidir. Önce dost kuvvetleri sonra da karşı güçleri doğru saptamak, mücadelenin başlaması ve olumlu sonlanmasın da, en önemli öğedir. Şimdiye kadar yapılamayan ya da gösterilmeyen zurna deliği işte tam da burdadır...

Bizim dost kuvvetlerimiz öncelikle halk katmanı ve aynı sektörü paylaştığımız diğer sağlık emekçileridir. Karşı güçler ise öncelikle kapitalizim , ilaç sanayi ve onlara yol veren iktidarlardır. Mevcut TEB ve pek çok oda yönetiminin göremediği ya da görmezden geldiği gerçek budur ve bu gerçeğe dayanmayan hiçbir eylemin başarı şansı yoktur.

2007 Nisan ve Mayıs aylarında yurt çapında milyonların katılımıyla gerçekleşen Cumhuriyet mitinglerinin sonuca ulaşamamasındaki ana neden ; tepede sonuca endeksli siyasi bir bilincin ve hedefin eksikliği ise, yine 35000 kişinin katıldığı en büyük eczacı eylemindeki sonuçsal başarısızlıkta TEB yönetiminin taktik ve stratejik yetersizliğinden kaynaklanmıştır. Hataları tekrarlamak ancak aptal toplumlar içindir. İçinde bulunduğumuz mesleğin en yakıcı sürecinden olumlu bir şekilde çıkacaksak öncelikle halkı kendi sağlığı açısından doğru bilgilendirmeli ve yanımıza katmalıyız.Bunun için ilk yapılması gereken şey eczanelerimizden hastalarımıza vereceğimiz küçük el ilanları , büyük eczane afişleridir. İkincisi de tüm sağlık emekçileriyle birlikte ortak ve güçlü bir beraberlik ve mücadeleden geçmektedir. Mücadele ise sermaye gücü ve bu gücü taşıyan iktidar odaklı yapılmalıdır. Bunun da en somut tarihi 21 Aralık’ taki büyük sağlık mitingidir. Ülkemizi ve insanlarımızı bölünme sürecine getiren bu iktidarı, insalık daha fazla taşıyamaz. Ya bu yükü sırtımızdan atacak ve milli birliğimizi ve geleceğimizi kurtaracağız ya da iktidara yaranma oyunu ile oyalanırken birileri bizim yerlerimizi dolduracak, kaybeden de, esas olarak, halkımız, sağlığımız ve ülkemiz olacaktır... Saygılarımla..



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat