70’li yılların sonuna doğru Türkiye toplumu çok dinamik bir süreç yaşadı.Sokaktaki hemen herkes, sağcısı-solcusu-futbolcusu, kendisi için değil; ama toplum için, ülke için, başkaları için ne yapabilirim sorusunun peşine düşmüştü. Kimsenin (neredeyse kimsenin) aklına BEN sözcüğü gelmiyordu; herkes BİZ diyordu.
Toplumsal konjonktür böyleydi
** ** **
EDAK Ecza Kooperatifi, 11 Şubat 2011 günü İzmir Atatürk Kültür Merkezinde (AKM) kooperatifin kurucularından Işık Boyacıgilleri, ölüm yıldönümünde anmak amacı ile bir etkinlik düzenledi. EDAK çalışanları, üyeleri ve onların yakınları tarafından sunulan drama, kollektif (kooperal) bir çalışmanın ürünü idi. Drama, geri planında 70 li yılların sonuna doğru ülkenin içinde bulunduğu durumu anlatırken, ön planda eczacıla rın ve eczacı örgütlerinin içinde bulunduğu durumu ortaya koyuyordu.
Bu süreçte, eczacı örgütleri içinden yeni bir anlayışın nasıl ortaya çıktığı; eczacı ile hiç bir organik bağı kalmamış eski yönetimlerin eczacı tarafından nasıl tasfiye edildiği ve buradan çıkan yapının, eczacı kooeratiflerini nasıl kurdukları coşkulu bir gösteri ile anlatıldı.
** ** **
Gösterinin hazırlanması ve sunulmasına emeği geçen herkesi tek tek kutlamak ve tebrik etmeyi isterim. Günümüzde artık ’’tek-kişilik gösterilerin (stand up)’’ egemen olduğu atmosferde, amatörlerden oluşan onlarca oyuncunun inanılmaz uyumu, başka türlüsünün de olabileceğini gösterdi bize .Bu coşkuyu ülkemdeki tüm eczacı meslektaşlarımın izlemesini isterdim. Sanırım EDAK bu sunumun tekrarlarını başka illerimizde de yapacaktır.
** ** **
O günlerden bu günlere bakıldığında şöyle bir manzara gözleniyor: Mesleğimizin merkezi örgütü ve bir çok yerel örgütümüz ne yazık ki sefil ve acınacak durumda!Birçoğunun eczacı tabanı ile organik bağını kaybetmiş yönetimler...Zaman zaman toplanıp havanda su döven koca koca adamlar /kadınlar...Gözünü başka ikballere dikmiş... ve kimileri de bunu da elde etmiş...zamane insan modelleri...
Eczacının rafları, ilaç üreticilerinin rekabetlerinin savaş alanı gibi....isterse iskonto veriyor istemezse vermiyor; bugün veriyor-yarın vermiyor....Hiç itiraz eden yok.
SGK, adeta sıkıyönetim talimnameleri ile yönetir gibi yönetiyor eczacıyı...sistem isterlerse çalışıyor-istemezlerse çalışmıyor....onlar ne derse o oluyor....eczacılık yapmıyoruz; çalışmayan sistem in karşısında...
Aşağılanıyoruz
Örgütlerimizi kimse ciddiye almıyor...
Çünkü; kendi tabanına yabancılaşanı kimse ciddiye almaz.
** ** **
78 kuşağının eczacılık mesleği içindeki unsurları (sağcısı-solcusu-futbolcusu) tabanına yabancılaşmış o zamanki yönetimleri nasıl tasfiye ettiler?
Onlar, hiç bir zaman kişisel menfaatlerini ön plana koymadılar.TOPLUMCULUK, DAYANIŞMA ve YARDIMLAŞMA, BİR YAŞAM BİÇİMİ idi onlar için... Sevgili Işık Boyacıgiller, özel bir sohbette, ’’yaşamam için on gerekçe var ise dokuzu EDAK’tır’’ , demişti.
Manisa’dan NEŞE GÜLERSOY, Bursa’dan NACİ DOĞAN böyle düşündükleri ve yaşadıkları için o yıllarda karanlığın kurbanı oldular...Ve o yıllarda yüzlerce meslektaşımız hiç bir kar-şı-lık beklemeden mesleğimizin bu günlere kadar gelebilmesine katkı koydular.
** ** **
78 kuşağının, şimdilerde orta yaşlı olan temsilcileri NEREDESİNİZ? Onların oğulları/kızları olan GENÇLERİMİZ, genç meslektaşlarımız NERDESİNİZ?Ruhunuzun derinliklerinde bir sır gibi sakladığınız HEYECANINIZI daha ne kadar saklayacaksınız?
Bilesiniz ki bu heyecana sadece mesleğimizin değil, ülkemizin de ihtiyacı var.
Esasen bu ihtiyacı yaratan, bizim İNSAN oluşumuzdur.
80 li yıllarda doğup farklı değerleri edinmiş olan meslektaşlarımız.Özal dönemi değerleri, bizler için GELECEKSİZLİK demektir.O değerleri, layık oldukları çöplüklere atın.
Bilesiniz ki, şairin dediği gibi, ’’kınında duran onur paslanır’’.
** ** **
Sanal ortamlarda bitip tükenmez şikayetleri sıralayan, her gün yeni yeni haklı tespitleri yapan sevgili meslektaşlarım duymasını istiyorum:
Örgütlü olmayan şikayetin öteki adı mızmızlanmaktır.
Bulunduğunuz her yerde; ya örgütlerimizde aktif olarak göreve talip olun; olmuyorsa, muhalif hareketleri örgütleyerek örgütlerimizde söz ve karar sahibi olun.
Hayatımız ve mesleğimiz -yani geleceğimiz- sizleri çağırıyor.
