Ecz. Ayşe ŞEN
Geldin mi? Aniden, çabucak... Aslında biliyordum geleceğini. Ama her gelişin sürpriz tadında. Her kapımı çalışında yüreğim pır pır ediyor. İçimdeki kelebek kanatlanıp uçuveriyor gökyüzüne. Ilıkça bir esinti dolaşıyor saçlarımın arasından.
Hele ismin pek güzel; sen anılınca kıpkırmızı balonlar demetlerinden kopup çılgınca kaçışıyorlar. Ya kokun, bildiğin tarçınlı akide şekeri.
-Alo...
-Efendim?
-Ben Ramazan Dayımı aramıştım...
-Maalesef aradığınız numarada bu isimde kimse oturmuyor. Hayırlı bayramlar diliyorum.
-Kusura bakmayın kızım, size de hayırlı bayramlar.
İsminde bir sihir var sanki. Hiç tanımadığım insanlara, asansör çıkışında karşılaştıklarıma, müşterilerime, yanlış aranan telefonun ucundaki sese, yolda yürürken gözlerimizin çarpıştığı insanlara senin adını verince, mutlulukla; size de iyi bayramlar diyorlar.
İyi ki varsın ve iyi ki her sene ara vermeden geliyorsun.
İzin ver dünyam, bana üç gün izin ver; ver ki kendimi bırakayım kendi haline, sorunlarımı kapatayım karanlık odalara, yüklerimi sıralayayım yancağzıma. Bayramımı doyasıya yaşayabilmek için... Tıpkı aynı duyguyu yaşayan akrabalarım dostlarım, komşularım gibi.
Karşılaştığım her kişiyle senin üzerinden bir sohbet dönüyor; Ah Bayram diyorum, benim bayramım, senin bayramın, hepimizin bayramı.
Bizi buluşturan, bizi ayrıştırmadan kaynaştıran, bize acılarla dolu bir dünyada yaşarken pamuk şekeri tadı veren bayram!
Sevildiğini, arandığını, farkedildiğini hissettiren bayram!
Affettiren, gülümseten, sevdiren bayram!
Her sene bıkmadan usanmadan gel! Gel ki insanlığımızı unutmayalım, gel ki yüreklerimiz bayram etsin sevdiklerimizle, gel ki geçmişte yaşadıklarımıza bakmadan affedelim birbirimizi, gel ki bayramımız bayram ola!
ecz.aysesen@gmail.com