Ülkemiz içinde birileri Talabani ve Barzani için ara sıra bizim önderimiz derler. Ancak yine de yıllar içinde her ikisinin de politik pozisyonları ne denli güçlenirse güçlensin, bizim insanımız her ikisinden de hiç hoşlanmaz .

Nedeni çok basit , birincisi Irak’ı işgal eden ABD ve koalisyon güçleriyle yaptıkları işbirliği ile Irak halkı işgal altında yoksulluk, şiddet ve zulüm içinde yaşarken, onlar ve çevreleri bambaşka ve zenginlik dolu bir dünyada hayat sürmektedirler.

İkincisi ,Irak ‘ın kuzeyinde kurdurulan kukla devletin sınırlarına bu ikisinin bizim Güneydoğu’muzu ve İran’ın güneybatısını da katma hülyası hep kafalarında vardır.

Geçen hafta Başbakan Erbil’de Barzani’yi ziyaret etti. Bu bölgeye Türkiye’den bu seviyede yapılan ilk ziyaretti.

Bu görüşmeler sırasında , başbakan ve beraberindekilerle otururken, Barzani Hazretleri bizim türkülerimize olan ilgi ve sevgisini anlatmış.

Hemen etraftan bir tane saz bulunup getirtilmiş. Başbakanımızın danışmanı çalmış, Barzani ve bizimkiler söylemişler…

Hem de neyi? Yemen Türküsü’nü! Çünkü hazret bu türküyü çok severmiş.

Barzani bu çok sevdiği türkünün öyküsünü bilir mi acaba?

Yemen Türküsü aslında bir ağıttır. Yemen’de çoğu savaşamadan şehit olan askerlerimiz için yakılan bir ağıttır.

Burası Huş’tur, yolu yokuştur.

Giden gelmiyor acep ne iştir.”

Geçen yüz yılın başında sayısını bile net bilemediğimiz 500.000 ile 1.000.000 askerimizi Yemen’de kaybettik. Ne uğruna olduğunu bile bilmeden yüz binlerimiz Arap çöllerinde yitip gitti.

Yüz binlerimizin çoğu savaşmadan kolera, tifüs, açlık ve susuzluktan Yemen ellerinde şehit olmuştur.

Anadolu’da yaşayan insanların çoğu 3-4 kuşak geriye gittiklerinde ailelerinden mutlaka birilerinin Yemen’de gazi olduğunu veya orada şehit düştüğünü göreceklerdir.

Mustafa Balbay’ın “Yemen Türkler Mezarlığı” kitabından küçük bir bölüm; 1935 yılında yayınlanan Halkevleri dergisi Ülkü’de yer alan, Ferid Cemal Güven’in “Yemen Türküsü” yazısında yer alan, bir askerin anasına yazdığı mektuptan birkaç cümle:

bir asker 10 dakika nöbet bekleyemiyor. Yere düşüp bayılmadık kimse yok. Burada bir yudum duru su altından pahalı… …Ali ne yapıyor? Yürümeye başladı mı? Ana benim için, geçerken aşağı pınardan bir avuç soğuk su iç….”

Suya o kadar hasret… Öleceğini biliyor ve anasından eline yıllar sonra geçecek mektubunda bu hasretini dindirmesini istiyor.

İşte Yemen Türküsü bunun gibi yüz binlerce vatan evladı için yazıldı. Tıpkı “Çanakkale içinde aynalı çarşı” diye başlayan o güzelim türkü gibi…

Üsküdar’a giderken aldı da bir yağmur”,

Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar”,

Hastane önünde incir ağacı”,

Sobalarında kuru da meşe yanıyor efem” gibi yüzlerce çok güzel ve duygulu türkülerimiz var .

Türkülerimiz artık evrenselleşiyor ,bu türküleri dünyanın birçok yerinde, birçok insan söylüyor.

Ama Barzani “Çanakkale içinde aynalı çarşı” ile “Yemen Türküsü”nü söylemesin .

Çünkü bu iki türkü, canları pahasına bizi bu günler getiren yüz binlerimiz için yazılmıştır, Barzani gibi kendinde ve geçmişinde bu ülke için hep hinlikler olan birisinin söylemesi bu toprakların insanını rahatsız eder .

Gaziantep Eczacı Odası Başkanı



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat