İstanbul Kadıköy’deki Özgürlük Parkı’nda İlhan Selçuk’un bir yontusu vardır. Yüzü benzer; ama beden iridir; eller ayaklar da öyle.

Parka yakın oturuyoruz; Göztepelilerin yürüyüş alanıdır burası; parkta bir tur atınca, İlhan Selçuk’un önünden geçersiniz.

İlk zamanlar bu “irikıyım” görünüşten tedirgin olurdum.

Ama bir gün, uzaktan baktım; o güne dek ayırt edemediğimi birden gördüm: Öyle sağlam, öyle dimdik basıyordu ki, üzerinde durduğu mermer kaide göçebilirdi sanki; ama İlhan Selçuk yine dimdik ayakta kalırdı...

İlk tanıdığımdan, yaklaşık kırk yıldan bu yana, hiç eksilmeyen, yürekten gelen bir içtenlikle insanı saran belli belirsiz gülümsemesini, sanatçı, olduğu gibi aktarmıştı yüzüne.

Gerçekten, geçen yıl sabahın kör karanlığında evinden alınıp, gece gündüz onca gün gözaltında sorgulandıktan sonra, emniyetten çıkarken yine aynı gülümsemeyle insanları kucaklamasına, bakışlarında kin, nefret, kızgınlık yerine dostça ışıltılar olmasına, insan şaşırmadan edemiyor.

Ne var ki; “1923 Devrimi” karşıtlarının; Atatürk’ü silmeye kalkışanların ve ülkeyi 1400 yıl ötesine götürmek isteyen; emperyalizmin, emperyalistlerin uydusu olan; günümüzde ise küresellik adı altında “emek”i çiğneyen, emekçiyi ezip geçen, hukuk devletini tanımayan; faşizme kayan tüm iktidarların karşısına, insan onurunu kırmadan, onları silkeleyen, dirençle karşı koyan, engelleri aşan bir ağırlıktaydı KALEMİ...

“1923 Devrimi”nin Anadolu’ya getirdiği “Aydınlanma”nın yaşamasını, gelişmesini, böylece Anadolu insanının “evrenselliğe” katkılarda bulunmasını sağlamak için uzun ve çetin bir savaşımı kesiksiz sürdürdü.

Kuşkusuz, insanların insan gibi yaşamasını isteyen bu “adam gibi adam” ülkemizde kimilerinin “korkulu rüyası” olacaktı.

Onu “işkenceden geçireceklerdi, özgürlüğünü elinden alacaklardı; tutsak ettikleri kalemleri” ona aç kurt gibi saldırtacaklardı.

Yarım yüzyıldan daha fazla süren tüm bu olup bitenleri, hiç şikâyet etmeden, yılmadan göğüsleyecek; kaleminin doğrultusunda da kesinlikle hiçbir kayma olmayacaktı.

Ne var ki, bu denli “insancıl” bir kişinin, insanları acımasızca yok eden “terör”ün, “terör örgütü”nün yöneticisi olarak suçlanması, gereğinde hangar gibi büyüyen yüreğini vurdu.

O zarif görünümlü “dev adam”ı yitirdik. Ama o devi hiçbir zaman deviremediler.

Özgürlük Parkı’ndaki İlhan Selçuk, dimdik, sapasağlam yere basarak o insancıl gülümsemesiyle bizlere ve “gazetesine” bakmayı sürdürecektir...

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat