Cumhuriyet 18.06.2007 |
GÖZ UCUYLATÜRKEL MİNİBAŞAKP'den Sağlığa Son Darbe!Cumhuriyet Siyasi partilerin seçim programlarına bakıyorum, parti sözcülerini dinliyorum, aklıma takılan sorulara bir türlü cevap bulamıyorum. Ekonomik karşılığı olmayan vaatler silsilesine baktıkça herkes gibi benim de yüreğim daralıyor. Hâlâ hiçbiri önümüzdeki dört yıl ekonomiyi nasıl yöneteceğini anlatmış değil!. Örneğin: - Kuzey Irak'a girilmesi halinde ekonomiyi kimin ve hangi politika araçlarını kullanarak yöneteceği; - İşsizliğin hangi kesimler için, nasıl çözüleceği; kentlerdeki genç işsizliğinin yabancıları çalıştırma yasası karşısında nasıl eritileceği; - Cari açık ekonominin yumuşak karnı olmaya devam ederken ihracat rekorlarının hangi sektörlerde devam edeceği; - Olası küresel dalgalanmalar karşısında kur politikalarına müdahale edilip edilmeyeceği; - Kırsaldakilerin yoksulluğunun göçe neden olmadan nasıl çözüleceği; - Sağlık sistemini reforme ederken sektörün yönetim ve finansmanı için nasıl bir model önerdikleri, bilinmezler arasında! Gelin görün ki bizim ülkede yüreğinizin daralması sorunların daha da içine düşmeniz demek! Özellikle de AKP'nin gider/gitmezayak TBMM'ye sunduğu yasa tasarısının farkındaysanız. Hatırlayacağınız gibi AKP, diğer partilerden farklı olarak dış dünyanın açık desteğini alarak iktidara ulaşmıştı. Bunda da uluslararası hizmet sözleşmeleri olarak tanımladığımız GATS'ın gereklerini yerine getireceğini taahhüt etmesinin büyük payı vardı. Bu taahhütlerin başında da GATS'ın temel ayaklarından biri olan sağlık sektörünün piyasalaştırılması vardı. Sağlık ile insanın var oluşu doğrudan ve koşulsuz ilişkili olduğuna göre sağlığın GATS'la "hak" olmaktan çıkarılıp piyasalaştırılmasını anlamak mümkün. Özellikle de Türkiye gibi hızlı üreyen ve gösteriş için tüketim meyli yüksek ülkelerde! Ne var ki, sağlık özelleştirilmesi "ben piyasalaştırdım oldu" denilemeyecek kadar zor bir sektör. Bu nedenle de önce temizlik işleri sonra da röntgen, kan tahlili, emar gibi doğrudan sağlık hizmetleriyle ilgili olanlar piyasalaştırılarak halk özelleştirme sürecine alıştırılır. GATS'ın yarattığı bu süreci anlamak mümkün. Ne de olsa globalizmin temel anlaşmalarından biri. Ama, AKP gibi adını bile "adalet" ve "kalkınma" sözcükleriyle bezemiş bir partinin bu istemlere ayak uydurmasını anlamak hiç mümkün değil. Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer 'in geçen ayki "Sağlıkta İnsan Gücü Paneli" nde yaptığı sunumdaki saptamalarına bakılırsa... AKP'nin "Sağlıkta Dönüşüm" programıyla sağlık harcamaları yükselmiş ve... "SSK'nin tasfiyesi ardından yarıya yakını ilaç harcaması olmak üzere, tıbbi malzeme ve tıbbi teknoloji tüketimiyle birlikte büyük oranda ulus ötesi şirketlere aktarılan kamu sağlık harcamaları 20 milyar dolar "ı bulmuş! AKP'nin de hakkını yemeyelim. Sağlıkta globalizasyona AKP öncesi koalisyonların katkılarını unutmak mümkün değil. Gelin görün ki, AKP gibi fark yaratamadılar; Türkiye'yi sağlıkta açık ve tam bir pazar konumuna getiremediler. Zira, pazar olabilmek için sağlığın yönetiminin de piyasalaşması gerekir. Bu da devletin sağlık hizmetlerinin üretim ve sevkından tamamen çekilmesine bağlıdır. İşte, AKP'nin seçime giderayak yarattığı farklılık bu. Devleti sağlık hizmetlerinin sadece denetiminden sorumlu tutmak! Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını tamamen piyasa güçlerine bırakmak! Devletin denetim yapması deyince sakın aklınıza hastanelerin temizliği, fiyat farklılıklarının ortadan kalkması gelmesin. Çünkü onlar piyasa ekonomisinin görevleri, devletinki ise sadece sistemin yürümesini engelleyecek ayrık otlarına karşı durmak! Aslında bunların hiçbiri bilinmedik şeyler değil. 1980'le başlayan değişim ve dönüşümün insan yaşamıyla doğrudan ilgili kısmı. Bugün gazetelere kadar yansıyan hastane yönetim kurulu ve genel müdürleri için yapılan kıyasıya rekabet de bunun en somut göstergesi değil mi? Evet, sağlık özelleşiyor. Yabancı hastaneler, doktorlar, yöneticiler ve finansçılar hepsi de sağlıktan pay almak üzere geliyor. Halk, sağlığının kimin elinde olduğunu, kimin yöneteceğini bilmek istiyor ama... Seçmenin oyunu isteyenlerin ağzından tek bir kelime bile çıkmıyor.! İnsanın aklına, "Acep dışardan sağlık bakanı, sağlık komisyonu üyesi transfer etmeyi mi düşünüyorlar" diye gelmiyor desem yalan olur!
|