Sağlık Bakanlığı antibiyotiklere savaş açmış.
"Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem Planı" kapsamında artık öyle istediğiniz antibiyotiği kullanamayacaksınız.
Misal, gece vakti dişiniz ağrıyor. Doktorunuzu aradınız, “falanca ilacı al, içmeye başla” dedi. İyi olacak hastanın eczanesi de o gece nöbetçi olurmuş. Gidip almaya kalktınız ama “reçete nerde?” sorusuna cevap bulmanız lazım.
İş “ ver reçeteyi, al ilacı” şekline dönüşmüş yani.
Dokuz lira, doksan dokuz kuruşluk, çoğu antibiyotiğin fiyatı bu sınırdaymış, ilacı almak için doktora, acile, gideceksin…
En önemli soru “hasta, o saatte hastaneye gider mi?”
Bakanlık işin kolayını bulmuş, işaret parmağını eczacıların gözüne sokarcasına sallayarak “akıllı olun, akılcı eylem planını uygulayın hastaya reçetesiz antibiyotik satmayın. Denetlerim, cezayı keserim” diyor.
Bakanlığın elinde “vatandaşın neden reçetesiz ilaç almak istediğine dair” bir veri var mıdır bilemiyorum ama ben bir ipucunu haber bülteninde yakaladım. Soma faciası sonrası tedavi gören madenciler bu süreçte kullandıkları ilaç yüzünden yeni başvurdukları işyerlerinden red cevabı alıyorlarmış.
Gel de reçeteli ilaç kullan!!!
Türkiye’de, elden yani reçetesiz ilaç satışı ne kadardır acaba? Birkaç eczacıya sordum, “yüzde 10 civarındadır” dediler.
On liralık ilacı reçetesiz satan eczacılar köşeyi mi dönüyor? Yoksa koruyucu hekimlik ile aile hekimliği iyi işlemiyor mu?
Geçtiğimiz kasım ayında yapılan “Akılcı antibiyotik kullanımı ve farkındalık sempozyumu” notlarındaki bu bilgi bir fikir verebilir: “Hekimlerin elektronik ortamda reçeteleme davranışlarının analiz edilmesine imkan sağlayan “Reçete Bilgi Sitemi (RBS)”nden yararlanılarak, birinci basamakta 2011 yılında düzenlenmiş reçeteler değerlendirildiğinde; toplam 439.539.673 kutu ilacın reçete edildiği ve bunun %12,71 oranıyla 55.878.010 kutusun antibiyotiklerden oluştuğu tespit edilmiştir. Düzenlenmiş reçetelerin maliyet analizleri yapıldığında ise genel maliyetin % 14,14’ünü antibiyotikler oluşturmaktadır. 2011 ve 2012 yılları aile hekimleri e-reçete dağılım verileri incelendiğinde; antibiyotik yazılan protokol yüzdesi sırasyla %34.9 ve %33.9 olarak saptanmıştır. 2013 yılı aile hekimleri ve uzman hekimlerin antibiyotik reçete etme oranları sırasıyla %33.9 ve %33.6 şeklinde saptanmıştır.”
Aynı notlarda Bakanlığın akılcı ilaç kullanımı üzerinde yaklaşık 20 yıldır çalıştığı bilgisini görünce 90’lı yıllar aklıma geldi.
Babam devlet memuru emeklisi olduğu için hastanelerden rahatça yararlanıyordum. Sık sık boğazım şiştiği için doktordaydım. O zamanlarda antibiyotik alabilmek için doktorun reçeteye “antibiyogram yapılmıştır” yazması gerekiyordu.
Peki yapılıyor muydu? Tabii ki hayır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarısıyla öksürük şuruplarında kullanılan ’Dekstrometorfan’ adlı etken maddenin Hindistan’dan ithal edilip edilmediğini, ithalat varsa ilaç üretilip üretilmediğini Eczacılar Birliği’nden soran, bebek mamalarının eczanelerde görünür yerde olmasına “kızan” ama marketlerde kampanyalı satışa ses çıkarmayan, hamilelerin kullandığı vitaminde domuz kaynaklı madde olup olmadığı konusunda net cevap veremeyen Bakanlıktan beklenen sadece “reçetesiz satma” uygulaması olur.
Hastayla eczacıyı karşı karşıya bırakmak çözüm ise; eczacıların yapacağı tek şey, yasağa harfiyen uymak. “Reçetesiz antibiyotik almak için eczacınıza baskı yapmayın” şeklinde afişlerle bu sürece destek verip doktora yönlendirmek. Doktor ile hasta arasına girmemek lazım!
Nöbetleriniz için valiliklerden koruma istemeyi de unutmayın!
Sağlık Bakanlığı’na sorum var.
Akılsız antibiyotik kullanımı gibi, “etkisiz antibiyotikler” de antibiyotik direncini arttırır mı? Neden SGK’nın eşdeğer ilaçlardan klinik araştırma istemesine karşı çıkıyorsunuz?
Tüketici dernekleri! Elektirik, su faturasını bırakın da ilaca da el atın.