ERGUN  DEMİR*

Dönüşüm, sağlığın hak olmaktan çıkarılması temelinde şekillenen sağlık hizmet üretimini özelleştirme mantığı çerçevesinde yapılandırılan bir sürece tekabül ediyor. Aile hekimliği uygulamaları da hekimin işletmeci haline geldiği, hastanın tam anlamıyla müşteri haline getirildiği bir sistem gibi işlemeye başladı
AKP hükümeti, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir parçası olan ve birinci basamakta özelleştirme anlamına gelen sağlık ocaklarının kapatılarak Aile Hekimliği işletmesine dönüştürülmesi sürecinde önemli mesafe aldı.
Türk Eczacılar Birliği, Aile Hekimliği uygulamalarının sorun alanlarını, sağlık sistemine katkısını ve serbest eczacılara yönelik taşıdığı risk ve tehditleri genel bir çerçevede inceleyerek rapor haline getirdi.
Bu raporun yurttaşlar ve sağlık çalışanları tarafından okunmasının ve böylece sağlık sisteminin nasıl bir değişime uğradığının değerlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde kamu sağlık harcamalarının yüzde 10-20’si ilaç harcamalarına giderken Türkiye’de kamu sağlık harcamalarının yüzde 42-45’inin ilaç harcamalarına gitmesinin sorgulanması gerektiği kanısındayız.

RAPORDAN KISA BİR ÖZET
1. Aile hekimliği uygulamasına dair genel sorun alanları; altyapı eksikliği (eğitim vb.): Aile hekimi olabilmek için gerekli kapasiteye ulaşabilmek için yeterli mesleki eğitim süresi ortalama 3,5-4 yıldır. Oysaki mevcut pratisyen hekimler 10 günlük bir sertifika programıyla aile hekimi oluyor ve sunması gerekli sağlık hizmetlerini sunabilecek donanıma sahip olamıyorlar.
2. Hekimlerin artan iş yükü nedeniyle koruyucu sağlık hizmetlerinden uzaklaşarak tedavi odaklı bir sisteme geçiş ihtimali: Günde 80-100 hastaya bakmak durumunda olan hekimin koruyucu hizmetlere nasıl vakit ayıracağı bir soru işaretidir. Bu nedenle kısa süreli muayenelerin artmasıyla tedavi odaklı anlayış daha da pekişecektir.
Aile planlaması, aşılama, gebe-bebek-çocuk-doğurgan çağ kadın izlenimleri, çevre sağlığı, bulaşıcı hastalıklarla mücadele, özürlü ve yaşlı bakımı gibi koruyucu sağlık hizmetleri, neredeyse imkânsız hale gelecektir.
Bu iş yüküyle imkânsız hale gelen koruyucu hizmetlerin, sözleşme feshi tehlikesi nedeniyle nasıl sağlanacağı etik olmayan bazı uygulamaları gündeme getirebilecektir.
3. Sağlık ocakları tarafından ciddi bir ekip çalışması gerektiren koruyucu/ tedavi edici sağlık hizmetlerinin bir veya iki tane aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yürütmeye çalışmanın zorluğu: Sağlık ocağında mevcut ekip çalışmasıyla bile zor verilmekte iken sağlık hizmetinde, işletmecilik esasına uygun davranacak aile hekiminin inisiyatifinde donanımsız ve az sayıdaki aile sağlığı elemanıyla yürütülecek kalitesiz sağlık hizmetine geçileceği ihtimali yüksektir. Aile hekiminin her bir görevliyle ayrı ayrı sözleşme yapacak olması ve maaşlarını kendisinin verecek olması birinci basamak temel sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin yolunu açacaktır.
4. Hekimlerin bir yıllık sözleşmeyle iş güvencelerini kaybetmesi ve bir sağlık elemanı olarak kalmak yerine ciddi bir işletmeci olmak zorunda olmaları: Koruyucu hizmetleri yerine getiremeyen hekimlerin sözleşmeleri fesh edilecektir. Bu nedenle aile hekimi işletmeci olmak ve sağlık çalışanı olmak ikilemi arasında kalarak etik bozulmaların önü açılacaktır.

ECZACILIK MESLEĞİ SORUN ALANLARI
-Hak kayıplarının meydana gelmesi.
-Rekabet ortamının yaratılarak mesleki dayanışmanın zarar görmesi.
-İşletmecilik esasına göre hareket edecek aile hekimiyle eczacı arasında oluşabilecek enformel ilişkiler yüzünden etik sorunların baş göstermesi.
-Ödeme dışında kalan ilaç sayısının artma ihtimaliyle tezgâh üstü ilaçların satışlarının hızla artması.
Aile hekimliği uygulamasının başlamasıyla, pratisyen hekim düzeyindeki doktorların uzman doktor reçetesi yazabilir hale gelmesinden kaynaklı olarak, ilaç satışlarında kutu bazında ve TL bazında bir artışın yaşandığı kabul ediliyor.
Poliklinik sayısının arttığı ve sevk oranının azaldığı tespit edilmiştir. Bu durum rekabetin kaynağı olarak değerlendirilmektedir.
Sağlık hizmetlerinin kalitesi, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinin hepsinin gerçekleşmesiyle ölçülebilir, hizmet kalitesi sadece tedavi odaklı bir anlayışla ölçülemez.

SONUÇ
Sağlık hizmetinin kapsamı diğer hizmet ve mal üretiminden farklıdır. Hastalığı tedavi etmenin ötesinde, hastalık ortaya çıkmadan önlemeyi amaçlayan sağlık hizmeti, bu özelliği nedeniyle diğer üretimlerden farklı değerlendirilmesi gereken, neticede insan hayatıyla doğrudan ilişkili bir hizmet biçimidir. Bu nedenle sadece tedaviyi değil, önleme ve rehabilitasyon süreçleri de içeriyor. Ancak fark edildiği üzere, aile hekimliği sadece tedaviye odaklı bir sistem olarak ilerliyor.
Ancak; bazı kırsal kesimlerde, yazdıkları reçeteleri bile yönlendirmeye çalışan aile hekimlerinin varlığı raporun başında tanımlanan sorun alanının ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. “Aile hekimi işletmeci olup, işletme karlılığını düşünmekle, sağlık çalışanı olarak toplum sağlığı adına çalışmak ikilemi arasında kalarak, etik bozulmaların önü açılacaktır” tespiti, özellikle kırsal bölgelerde kendini somut örneklerle göstermeye başlamıştır.
İlaç tüketiminde bir artış olmuş ve bu eczane cirolarına yansımıştır. Ancak daha fazla kazanç amacıyla eczacı-aile hekimi-ilaç firması arasındaki yoğunlaşmış ve etik olmayan ilişkinin varlığı, eczaneler arasında bu genel ciro artışının eşit ve etik bir şekilde paylaşılmasının önünde engeldir.
Diğer bir taraftan, hastane ve sağlık ocağı karşısındaki eczanelerde önemli ciro kayıpları olması kaçınılmaz olacağından, bu eczanelerin sorunlarının nasıl giderileceği soru işaretidir. Bu hak kaybını gidermek için etik olmayan yollara başvurularak aile hekimleri ile etik olamayan ilişkiler kurulması muhtemel görünüyor.
Son olarak şu ifade edilebilir ki, sağlıkta neoliberal dönüşümün çatısını Genel Sağlık Sigortası oluştururken; aile hekimliği uygulamaları ve şu an taslak halindeki Kamu Hastane Birlikleri bu yapının yerellerdeki bölümleri olacaktır. Dönüşüm, sağlığın bir hak olmaktan çıkarılması temelinde şekillenen sağlık hizmet üretimini özelleştirme mantığı çerçevesinde yapılandırılan bir sürece tekabül ediyor.
Aile hekimliği uygulamaları da hekimin işletmeci haline geldiği, hastanın tam anlamıyla müşteri haline getirildiği bir sistem gibi işlemeye başlamıştır. Bununla birlikte, etik bozulmalara karşı elde etkili bir mekanizma bulunmaması, sağlık çalışanları arasında uygunsuz ilişkilerin gelişmesi ve artması kaçınılmaz oluyor. Çünkü kar mantığıyla yürütülen bir işletme haline getirilen Aile Sağlığı Merkezleri'nin insan sağlığını ikinci plana alması sonucu, aile hekimliği uygulamalarının sağlık sisteminin önümüzdeki dönemde en önemli sorun alanlarından birini oluşturacağı gözden kaçmamalıdır.
TEB’in raporu, koruyucu sağlık hizmetleri veren (aile planlaması, aşılama, gebe-bebek-çocuk-doğurgan çağ kadın izlenimleri, çevre sağlığı, bulaşıcı hastalıklarla mücadele, özürlü ve yaşlı bakımı) sağlık ocaklarının kapatılması ve böylece işletme anlayışıyla çalışan aile hekimliğine geçilmesi sonucu koruyucu sağlık hizmetlerinden nasıl uzaklaşıldığını ve tedavi odaklı bir sisteme geçildiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu şekilde tedavi odaklı bir sisteme geçiş, koruyucu sağlık hizmetlerini imkansız hale getiriyor.
Ayrıca reçete sayısında (kutu ve TL bazında), reçete yönlendirmelerinde ve ilaç tüketiminde belirgin artışlar olduğu ortadadır. İşletmecilik esasına göre hareket eden bu sistemde daha fazla kazanç temin etme hedefi eczacı-aile hekimi-ilaç firması arasında yoğunlaşan ve etik olmayan ilişkiler ortaya çıkmış, ahlaki boyuttaki yozlaşma gözler önüne serilmiştir.

* Dr, SES İzmir Şube Başkanı



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat