Ecz.Abdullah ÖZYİĞİT
TEKB Başkanı
Geride bıraktığımız yılı değerlendirdiğimizde, eczacılık adına tek kelime ile karanlık bir yıl oldu. Yapılan uygulamalar eczacılığın üzerine adeta bir kabus gibi çöktü. Yaşanan bu süreçten sektörün bütün katmanları nasibini aldı. İlacın tek alıcısı olan irade, ilaç fiyatlarında planladığı harcamanın üzerine çıkılacağı savı ile ilaç fiyatlarında keskin bir indirime daha gitti.
Avrupa’ nın ilaçta en ucuz, en uygun fiyata sahip ülkesiyiz ancak; keşke benzinde de, iletişimde de diğer tüketim ürünlerinde de Avrupanın en ucuzu olabilsek. Yalnızca bir sektörün üzerine uygulanan aşırı baskı, o sektörde bunalımı da beraberinde getirir. Ülkemizde de sonuç farklı olmadı. Satılan ilaç firmaları ve kapanan eczaneler bu baskının en önemli sonuçları oldu.
Sektörün kendi içindeki gelişmelere baktığımızda ise; bu baskı karşısında dağılmış, iletişimi kesilmiş, yabancılaşmış bir görüntü ortaya çıktı. Maalesef eczacı, "tehlike anında gemiden ilk atılacak" muamelesi gördü.
Endüstri tarafından eczacıya sağlanan ticari ıskontolar sıfırlanmış ve toplam 130 milyonu bulan stok zararları da karşılanmamıştır. (Stok zararlarını bugüne kadar sektörün sadece % 22’si karşılamıştır) Yani eczacı, 2011 yılına göre cirosundan %20’lere varan bir değeri kaybetmekle kalmamış, rafındaki sermayesinden de bir günde aynı oranda eksilme olmuş ve brüt karlılığında da ortalama, %6 azalma yaşamıştır. Bunun için 2012 yılı, eczacılık tarihinde bir anlamda kara bir yıl olarak yerini almıştır.
Üreticiler, bütçelerini tutturamamaktan zarar yazmaktan söz ederken, birçok çalışanı ile de vedalaşmak zorunda kalmıştır. Dağıtım kanallarında ise artan iş yükü ve düşen cirolar karşısında, sınırlı kar marjının daha da sıkıştığı gözlemlenmiştir. Eczaneler ise, rafından eksilen sermayesi ve zararının kesinlikle karşılanacağı en yetkili ağızlardan söylenmesine rağmen, önemli bir gelişme kaydedemediği ve karlılığını kaybettiği gibi; var olmakla, olmamak arasında mücadele veriyor. Hastalarımız, uygulanan hatalı ilaç fiyatlandırma politikaları, arz/talep dengesinin iyi planlanamaması, üretimden kaynaklanan sorunlar gibi bir dizi nedenden dolayı bugün, ülke genelinde sayıları 390’ı bulan ruhsatlı ilaca ulaşmakta sıkıntı yaşamaktadır.
Geleceğe bakacak olursak; "2012 dip noktası, bundan daha kötü olacak değil ya" diyerek, bir beklenti içinde olduğumuzu ifade edebiliriz. Gelecek günlerin geçen yıldan daha iyi olacağını umarız.
Buna yönelik küçük hareketler, duyumlar alınsa da bu iyimser beklentiyi boşa çıkaracak gelişmeler de yaşanmaktadır. Referans ülke olarak aldığımız beş ülkeden birisi olan Yunanistan’da, ülkenin yaşadığı iflas nedeni ile ilaç fiyatlarında, %35’lik bir indirime gidildi. Bu da bizim için demektir ki; Avrupa’nın en ucuzunun, % 35 daha ucuzundan, %41 daha ucuz satacağız. İnsan bazen, acaba ilacın fiyatı sıfırlanacak mı diye düşünmüyor değil.
Karamsar bu tablo karşısında elbette akıl galip gelecektir. Hiç kimse bu ülkede bir sektörü, bir meslek grubunu yok etmeyi düşünmeyecektir. En azından planlanan bütçelere sadık kalınacaktır.