Bizim kooperatif yöneticisi eczacılarımız genellikle sosyal demokrat (!) olurlar…
Kooperatifte uzun yıllar boyunca bırakmadıkları başkanlık ve yöneticilik görevlerinde, epeyce deneyim ve birikim(!) yaparlar, sonra bir sosyal demokrat partide örgüt yöneticisi veya milletvekili olmak üzere siyasete atılırlar.
Bu sosyal demokrat parti de, Cumhuriyet Halk Partisidir doğal olarak. Çünkü, mebus adayı veya parti yöneticisi olabilmek için en fazla şans oradadır ve bu sosyal demokrat partide sizin geçmişiniz, başarılarınız veya defolarınız fazla sorgulanmaz…
Seçim sathı mahaline girdiğimiz bu günlerde, İstanbul Ecza Kooperatifinin başkanı, CHP Bakırköy ilçe başkanlığına getirildi. TEB den ve diğer birçok eczacı odasından yöneticiler de çeşitli siyasi partilerden milletvekili adayı oldular. TEB ve eczacı oda yöneticilerinden aday olan eczacılar görevlerinden istifa ettikleri halde, İstanbul Ecza Kooperatifi başkanı istifa etmeye gerek duymadı…
Seçime üç ay kala bu arkadaşların aldıkları sorumluluk, çok yoğun tempolu bir mesaiyi ve zorlu bir çalışmayı gerektiriyor. İşleri zor... Ne diyelim:kolay gelsin.
3000 den fazla eczacı üyesi olan bir kooperatifin başında 20 sene kalabilmiş iseniz, işte bu durum tek başına, CHP de parti ilçe başkanı olabilmeniz için yeterli bir referanstır..! Artık sizi başka kimseye sormaya da gerek yoktur… Bir sosyal demokrat partide, hele Türkiye de ki bir sosyal demokrat partide; yönetici olarak yapmak zorunda olduğunuz, örgüt içi ayak oyunlarının en iyisini çıkaracağınızdan kuşku duyulamaz…
Koop hilafına olmasına rağmen, yarattığınız ve sizin 20 yıl başkanlıkta kalmanızı sağlayan “çıkar gurubunu” kısa zamanda burada da oluşturacağınız kesindir.
İşte o ecza kooperatifi 20 yıl sonra hala İstanbul da ilaç dağıtım pazarının sadece % 17 ine, Türkiye pazarının ise sadece % 5 ine sahip ise; bu parlak (!) tabloyu kooperatifin başında oluşturduğunuz ve bugünde iktidarda olan bu oligarşik yapıya borçluyuz.
Oysa İstanbul da 1990 larda eşit koşullarda başladığımız yarışta diğer iki dağıtım kanalı İstanbul da pazarın % 80ine ulaştılar.. İstanbul ecza koop 1989 da kurulmuştu, Hedef ecza deposunun pazara girişi ise 1993 yılıdır. Ticari depolar vergi mükellefi olmalarına karşın, kooperatifler,yasa gereği, vergiden muaftırlar. Üyelerine kar payı dağıtırlar.İskoop ise,kar paylarını öteleyerek,ancak 8 yıl son- ra,tüketemedikleri stok fazlası ilaçlar ile ancak dağıtabiliyor.
İşte bu başarı tablosunun(!) sorumlusu şimdi CHP Bakırköy ilçesinin, hem de seçim döneminde sorumluluğunu almıştır. CHP niçin iflah olmuyor ve ciddi iktidar alternatifi olamıyor diye fazla düşünmenin ve üzülmenin bence gereği yok.
Saygılarımla…