Deri Yüzeyi pH Değeri;
Doğumda yenidoğan deri yüzeyi nötral veya alkali pH’ya sahiptir(pH: 6,2-7,5). Hem term hem de preterm bebeklerde deri pH değeri, doğumu izleyen ilk hafta içinde hızlı, ardından 3 hafta süresince daha yavaş bir ivme ile düşme gösterir. Birinci ayın sonunda erişkin ve büyük çocuklardaki düzeye çok yakın asidik yüzey pH değeri (pH: 5,0-5,5) kazanılır. Deri pH değeri asiditeye doğru kaydıkca Stratum korneum oluşumunda rol alan enzimler uzerinden etkiyle, deri bütünlüğüne katkı sağlanmakta, epidermal doğal immun yanıt desteklenerek deri florası daralmakta ve patojen bakteri koloni sayısı azalmaktadır. Asit manto fekal enzimlerin aktivitesini de düşürmektedir. Bu verilerden yola çıkarak pH 5,5 tampon solüsyon ile tamponlanmış bez üretimi gündeme gelmiştir.
Dermis;
Erişkin bireyde dermis; ter ve sebumun yanı sıra epidermis için besin maddeleri üretimini sağlar. Dermal kan damarları, termoregulasyonda temel rol üstlenir. Dermis kolajen ve elastik liflerden oluşan ağsı yapısı ile epidermis ve subkutan yağ dokusunu birbiriyle bağlantılı, sabit halde tutar ve travmalara karşı dayanıklılık sağlar.
Yara İyileşmesi;
Erişkin derisinde dermis ve bazal tabakayı ilgilendiren doku hasarları skar ile iyileşirken, fetal deri skarsız olarak iyileşme gösterir.
Yenidoğanda Topikal İlac Kullanımı;
Yenidoğan dönemi; deriye topikal olarak uygulanan ilaç ve tıbbi malzemelerin, ciddi lokal ya da sistemik toksisite doğurabileceği bir dönemdir. Yenidoğanlarda hangi topikal ürünün daha güvenilir olduğunu araştıran yeterli sayıda kontrollü çalışma bulunmamaktadır. Bebekler icin üretildiği belirtilen ve etiketinde “Dermatolojik testten geçirilmiştir”, “pH’sı dengeli”, “doğal/organik madde içerir” vb. ifadelere yer verilen ürünlerin güvenilirliği de tartışmalıdır. Bu nedenle genel yaklaşım olarak bu dönemde, topikal uygulamalar, ancak gerekli olan durumlarda, saf, güvenilir ajanların, kısa süreli kullanımı şeklinde sınırlandırılmalıdır. Yenidoğanın sık karşılaşılan, benign seyirli, geçici dermatozlarında (sebase hiperplazi, eritema toksikum neonatorum, geçici neonatal püstüler melanoz vb.) bebeğin ebeveyinlerine durum açıklanmalı, bebek gözlem altında tutularak tedavisiz bırakılması tercih edilmelidir. Bu bölümde yenidoğan bebekte sıklıkla kullanılan topikal ilaç ve uygulamalardan başlıklar halinde kısaca özetlenecektir:
Bebek Banyosu - Sac ve Saclı Deri Temizliği;
Yenidoğanın ilk banyosu konusunda kültürel farklılıkların da etkisiyle çok farklı uygulamalar yapılmaktadır. Term yenidoğanda doğumda deri verniks kazeoza ile kaplıdır; maternal kan, selüler debris ve mekonyum ile bulaş söz konusudur. Bu nedenle özellikle anneden infeksiyon bulaş riski taşıyan bebeklerde doğum sonrası sadece vernik kazeozanın silinmesi yerine yıkama tercih edilir. İlk banyo; hipotermi riskini en aza indirmek amacıyla, bebeğin vital bulguları ve beden sıcaklığının stabilize olmasını takiben, doğum sonrası 2.-4. Saatler arasında yapılmalı, banyo sonrası çevre ısısı kontrol altında tutulmalıdır. Özellikle 36 haftadan küçük bebeklerde banyo 24 saatten sonraya ertelenmelidir. Günlük banyo endike değildir. Term bebeklerde haftada 2 kez, preterm bebeklerde 4 gün ara ile yıkama önerilmektedir. İdeal banyo suyu sıcaklığı konusunda görüşler farklıdır: beden sıcaklığına yakın (37-37,5°C) veya düşük sıcaklıkta (34-36°C) önerilmektedir. Banyo süresi kısa (<5 dakika) tutulmalıdır. Deri temizliği için alkali olmayan yumuşak formüllü, nötral veya hafif asidik, kokusuz, likid, sindetler tercih edilmelidir. Gliserinli katkılı sabunlar, humektan ozellikleri ile kuruluğa ve iritasyona yol açtıklarından yenidoğanda kullanılmamalıdır. Ovalama işlemi yapılmamalıdır. Banyo sonrası deri kıvrımları özenle kurutulmalıdır. İnfeksiyon riski taşımayan prematur bebeklerde yaşamın ilk birkac haftası boyunca, ılık, steril su ile haftada 2-3 kez temizlik önerilmektedir. Bebek şampuanlarında standart bir pediatrik formül bulunmamaktadır. Kısa, ince ve frajil saç tellerine sahip olan yenidoğanlarda, amfoterik ve non-iyonik ajanlar içeren şampuanların kullanımı mutlak gerekli değildir. Yumuşak formüllü, pH değeri göz yaşına yakın olan (gözleri yakmayan) şampuanlar tecih edilmelidir. Yenidoğanda topikal uygulamadan kaçınılması gereken maddelerin başında şampuanlarda yer alan sodyum lauril sulfat (SLS) gelir. SLS; lipit bariyeri hasara uğratır, deri katmanları arasında ayrılmaya neden olarak iritasyon oluşturur. SLS, triklosan ile birlikte uygulandığında günler boyunca deriye tutunmuş halde kalır. Sodyum ve amonyum lauret sülfat ceşitli temizleyici bakım ürünlerine köpürme etkisi oluşturmak amacıyla eklenir. Protein hasarı ile iritan etki ortaya çıkardıklarından yenidoğan ürünleri bu ajanları içermemelidir. Metilizotiazolinon; saç bakım ürünlerinde yer alır ve emilerek nörolojik bozukluklara neden olabildiği bildirilmiştir. Parabenler (metil paraben, propil paraben, etil paraben, butil paraben); bebek şampuan ve losyonları ile ıslak mendillerde bulunur, kontakt dermatite neden olabilecekleri unutulmamalı antiseptik sabun ve losyonlar ile ıslak mendiller yenidoğanda kullanılmamalıdır.
Emolyentlerin Kullanımı – Nemlendirme;
Preterm yenidoğanda epidermal bariyerin maturasyonunu hızlandırmak amacıyla deriye rutin emolyent uygulanması gerekliliği konusu halen tartışmalıdır. Bu ürünlerin deride kuruma ve fissürleri önlediği, deri bütünlüğüne katkı sağlayarak deriyi pürüzsüzleştirdiği ve TESK’yi azalttığı bir gerçektir. Bu amaçla yaygın olarak kullanılan ajan vazelindir ve yenidoğanda rutin emolyent kullanımının koagulaz-negatif stafilokokal ve nozokomiyal enfeksiyon riskini arttırdığı gösterilmiştir. Bir calışmada aycicek yağının yenidoğanda belirtilen enfeksiyonlara karşı riskli durum oluşturmadığı tersine koruyucu etki gösterdiği, ayrıca zeytinyağı, soya yağı ve hardal yağına üstün etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte düzenli emolyent kullanılan ve kullanılmayan bebekler arasında enfeksiyon riski acısından fark saptamadığını bildiren çalışmacılar da vardır. Oklüzyonun enfeksiyon gelişimi sürecinde önemli katkısı olduğu ve 0,5-2,0g/cm2 den yoğun uygulamaların belirgin oklüzyon oluşturduğu ileri sürülmektedir. Cochrane derlemesinde prematür bebeklerde taşıyıcısı vazelin olan, okluziv ürünlerin kullanımı önerilmemektedir. Genel yaklaşım olarak; yenidoğanlarda parfüm, boya ve katkı maddesi içermeyen, fizyolojik epidermal lipit dengesine sahip (kolestrol, seramid, linolat ve palmitat) veya aycicek yağı içeren nemlendirici ürünler tercih edilmelidir. Pek cok emolyentin içeriğinde yer alan, bir hidrofilik baz olan propilen glikol konsantrasyonu %5’in üzerinde olduğunda deride iritasyon ve yanma hissi oluşturmaktadır. Perkutan emilimi hiperozmolalite ve nöbet geçirilmesine neden olabildiğinden yenidoğan ürünlerinde bulunmamalıdır. Emolyentler: özellikle sıcak ve nemli iklim şartlarında, intertriginoz bölgelere uygulanmamalı; kullanım sırasında akne, follikülit, miliarya veya kaşıntı kolonizasyon bölgesidir; kolaylıkla omfalit ve sepsise ilerler; özellikle geri kalmış ülkelerde önemli ölçüde morbidite ve mortalite kaynağı olur. 1998’de WHO patojenik bakteriyel kolonizasyonunun azaltılmasına yönelik olarak göbek kordonu bakımında; klorheksidin, povidon iyot, üçlü boya (“triple dye”: jansiyen moru, brilyant yeşili ve proflavin sulfat karışımı), gümüş sulfadiyazin veya izopropil alkol (%70) uygulamasını önermiştir. Antimikrobiyal nitelikteki bu uygulamaların göbek kordonunu kuru tedavisiz bırakmaya oranla morbiditeyi belirgin olarak düşürdüğü gösterilmiştir ancak bu topikal ajanlara bağlı istenmeyen yan etkiler bildirilmiştir. Geçmişte ve günümüzde göbek kordonu bakımı konusunda yenidoğan yoğun bakım merkezleri arasında fikir birliği bulunmadığı izlenmektedir (steril gazlı bez sargı ile kuru bakım, topikal ajanlar: alkol, üçlü boya, neomisin-bazitrasin karışımı, kolloid gümüş-benzil peroksit, bazik fuksin, klorheksidin pudrası, salisilik asitli şeker pudrası gibi). Kanıt düzeyi düşük olmakla birlikte Cochrane derlemesinde (n=8959) gelir düzeyi yüksek ailelerin bebeklerinde göbek kordonuna antiseptik uygulanması ile kuru bakım ve plasebo karşılaştırılmış, aralarında anlamlı fark saptanmamıştır. Bakteriyel kolonizasyonun azaltılmasında topikal antibiyotikler antiseptiklerden daha başarılı bulunmuştur. Antiseptiklerin kord ayrılma suresini uzattığı sonucuna varılmıştır. Güncel bir çalışmada, yenidoğanlara hastaneden çıkmadan önce, 1 kez uygulanacak üçlü boya topikal uygulamasının tek başına yeterli bir bakım yöntemi olduğunu ortaya koymuştur. Son yıllarda üçlü boya içinde yer alan jansiyen morunun yara bakımında, MRSA dahil pek çok dirençli hastane enfeksiyonunda etkili bir ajan olduğu üzerinde durulmaktadır. Özetle; göbek kordonu bakımı bebeğin infeksiyon riski ve hijyenik koşullarına göre belirlenmelidir. Göbek kordonunun ayrılmasını takiben göbek çukurunda pembe-kırmızı renkli kolay kanayan bir nodül olarak gelişen umblikal granulomun tedavisinde kriyoterapi, ligasyon ve eksizyonun yanı sıra pratik olduğundan ilk tercih edilen yöntem granülom üzerine gümüş nitrat solüsyon veya kalem ile kimyasal koterizasyon uygulamasıdır.
Antiseptik Ürünlerin Kullanımı;
Özellikle santral venöz kateter gibi uygulamalar, deride hızlı mikrobiyal kolonizasyona ve sepsise kadar ilerleyen ciddi enfeksiyonlara neden olmaktadır. Bu gibi girişimlerde enfeksiyonun önlenmesi, bebeğe bakan ekibin uygun şekilde rutin el yıkaması ve hijyenik yaklaşımının yanı sıra uygulama bölgesinin antisepsisine bağlıdır. Yenidoğan (özellikle preterm) derisinin fizyolojik özellikleri ve yaşanan istenmeyen reaksiyonlar neonatolojide antiseptik kullanımını sınırlandırmaktadır. Yenidoğanlarda antiseptik kullanımına dair kontrollü çalışmalar ve dolayısıyla güvenilirlik konusunda veriler yetersizdir. Yenidoğanda kullanılmakta olan topikal antiseptiklerin özellikleri şu şekilde özetlenebilir:
Klorheksidin: Yüksek antibakteriyel etki ve düşük toksisiteye sahip bir ajandır. %0,5’lik klorheksidinin en az povidon iyot kadar etkili olduğu belirtilmektedir. Klorheksidin özellikle cerrahi girişimler öncesi en güvenilir antiseptik ajan olarak tercih edilmektedir. Girişim alanının sabun ile temizliği ve steril su ile durulanmasının ardından topikal olarak uygulanır. Pretermlerde; klorheksidin topikal uygulamayı takiben 30 saniye süreyle kurumaya bırakılmalı ardından steril su ile uzaklaştırılmalıdır. Mukozalarda %0,02 konsantrasyonun üzerindeki konsantrasyonlarda iritasyona neden olur, nöral dokularla temasta nörotoksisteye neden olduğundan beyin dokusu ve zarları ile temastan kaçınılmalıdır (aplazya kutis konjenita, kulak zarı perforasyonu vb.). Geniş yüzeylere, okluzyonaltında veya tekrarlayan uygulamalarında sistemik toksik etkileri ortaya çıkabilir. Alkolik solüsyon halindeki ürünün şişesi açıldıktan sonra aylarca kullanılabilir olması avantajıdır.
Povidon iyot: Antimikrobiyal spektrumu en geniş, en etkili antiseptiktir ancak yenidoğanda perkutan emilimi iyot yüklenmesi ile geçici, ciddi hipotiroidiye neden olduğundan öncelikle pretermlerde kullanımından kaçınılmalıdır. Ancak povidon iyot ile temas gerçekleşmiş ise özellikle premature bebeklerde povidon iyot steril su ile silinmeli, tiroid hormonu düzeyleri takip edilmelidir.
Dakin solüsyonu: Sodyum hipoklorit içeren antiseptik bir karışımdır. Organik materyal varlığında hızla inaktive olması nedeniyle tercih edilmez, ancak debridman sonrası uygulanabilir. Göbek kordonu temizliğinde topikal uygulama sonrası özellikle preterm bebeklerde 30 saniyelik temas süresinin tamamlanmasını takiben steril serum fizyolojik solüsyon ile deriden uzaklaştırılmalıdır.
Alkol: Geniş spektrumlu ve hızlı etkili antiseptik ajanlardır ancak pretermlerde hemorajik kutanoz nekroza, düşük doğum ağırlıklı bebeklerde alkol intoksisitesine neden olabildiğinden terk edilmiştir.
Heksamidin: Geç etkili ve dar spektrumlu oluşu yaygın kullanımına rağmen invaziv girişimler öncesi kullanımını geçersiz kılmaktadır.
Eozin: Akoz bir boya maddesidir. Göbek kordonu bakımında yaygın olarak kulllanılmasına rağmen tercih edilmemelidir. Ürün kutusunun açılmasını takiben kısa sürede kontamine olmaktadır ve bu nedenle pek cok ciddi neonatal enfeksiyondan sorumlu tutulmaktadır. Yenidoğan döneminde kullanılabilecek antiseptiklere bir alternatif de oktenidindir ancak henüz etkinlik ve yan etkilerine dair yeterli deneyim yoktur. Cıva türevlerinin kullanımı ise toksik etkileri nedeniyle yenidoğan döneminde kontrendikedir.
Tıbbi Bant ve Sargıların Kullanımı;
Özellikle G27 haftadan küçük bebeklerde uygulanan tıbbi bantların çıkarılması işlemi sırasında epidermal soyulma gercekleşebilir. Bunu önlemek icin preterm bebeklerde yapışkan bantlar kullanılmamalı, perfüzyonu engellemeyen, tüp-ağ yapısında sargılar ve jel elektrotlar tercih edilmelidir. Ayrıca kateter ve benzeri malzemelerin deriye sabitlenmesi sırasında deri ile yapışkan bant arasına pektin bazlı deri bariyerleri sürülebilir. Tıbbi bant yapıştırılmış ise kaldırmadan önce emolyentlerle veya ılık su ile ıslatılmalı, ayırma işlemi icin vertikal değil horizontal cekme kuvveti uygulanmalıdır. Dekübit ülseri gelişme potansiyeli olan olgularda saydam (hidrokolloid, hidrojel vb.) kapamalar tercih edilmelidir.
Yenidoğanda Topikal Anestezik Maddelerin Kullanımı;
Özellikle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde takip altında olan bebeklerin tanı ve tedavi amacıyla pek cok ağrılı ve stres dolu girişime maruz kalmaktadır. Ağrı duyusu özellikle preterm bebeklerde klinik stabiliteyi bozarak olumsuz sonuçları beraberinde getirmektedir. Bu amaçla kullanılan topikal analjezikler ancak sağlam deri yüzeyine uygulanabilir. Yenidoğanda iki topikal anestetik madde kullanılabilmektedir: EMLA krem (“Eutectic mixture of local anesthesia” Prilokain-lidokain otektik karışımı) ve %4’luk tetrakain jel. EMLA ile klinik etkinlik elde etmek icin işlemden 1-2 saat önce 0,5-2g (prematurite ve yaşa göre doz belirlenir), oklüzyon altında deriye sürülür, anestezi 2-3 mm derinlikte penetrasyon sağlar. Günde bir kez 0,5 g topikal uygulamak koşulu ile EMLA sürülmesi, G30 haftadan büyük bebekler icin emniyetli bulunmuştur. Prilokain doz aşımında perkutan emilimle methemoglobinemiye neden olabileceğinden dikkatli kullanılmalıdır. En fazla 25 mg ve en geniş 10 cm2’lik alanda kullanılabilir. Tetrakain jel daha hızlı ve uzun etkiye sahiptir (30-40 dakikada başlayan 4 saatlik etki), methemoglobinemi nedeni olmasa da prematür bebeklerde kontakt dermatit etkeni olabilir. Kamfor yenidoğanlarda kullanılmaz.
Bez Bölgesi Bakımı-Diaper Dermatiti Tedavisi;
Diaper bölgesinde deri hasarı gelişimi çevresel faktörlerin sonucudur. Bu faktörler: oklüzyon altında artan deri hidrasyonu, deri iritanları ile karşılaşma (idrar, feces, sindirim enzimleri, safra tuzları, beslenme faktörleri, fekal kompozisyon vb.), mekanik sürtünme (deri-deri, deribez arası), yüksek pH, diyare, antibiyotik kullanımı ve gestasyon yaşına bağlı deri bariyerinin matürasyon düzeyidir. Aşırı hidrasyon; korneositlerde şişme, lipitlerin sıvılaşması sonucu gecirgenlikte artış ile eksojen maddelerin deri icine kolaylıkla taşınmasına olanak sağlar. Bunu önlemek icin süper emici bez kullanımı tercih edilmeli, bezler sık değiştirilmelidir. Deriyi iritanlardan korumak icin: yarı gecirgen film veya tabaka oluşturan bariyer kremleri; idrar temizliği icin su ve pamuk; gaita temizliği icin yumuşak formüllü temizleyiciler kullanılmalı, temizlik sonrası bölge açık bırakılarak nemlilik önlenmelidir. Amerikan Gıda ve İlac Dairesi (FDA) tarafından deriyi koruyucu ajanlar başlığı altında diaper bölgesi için kullanımlarına izin verilmiş olan ürün iceriğindeki aktif maddeler Tablo 3’te sunulmuştur. Bu ürünlerin rutin mi yoksa hasarlanma geliştiği durumlarda mı kullanılması gerektiği konusunda fikir birliği bulunmamaktadır. Diaper bolgesine uygulanacak bakım ürünlerinin özellikle de vazelin içeren ajanların yoğun uygulanmaması ve deriden tam emilmeden bezin kapatılmaması gereklidir. Aksi halde bu ajanlar bezin iç yüzeyini kaplayarak emiciliği bozacak, diaper bölgesinin masere olmasını kolaylaştıracaktır. Diaper dermatiti üzerinde kolaylıkla süperenfeksiyon gelişebildiğinden, gerektiğinde antifungal ve antibakteriyel ilaclar tedaviye eklenmeli, topikal kortikosteroid kullanımından kacınılmalıdır. Diaper dermatitinin safra ve mide sekresyonlarının fazlalığı sonucu geliştiği saptandığında; kolestiramin ve sukralfat icerikli koruyucu kremlerin kullanımının faydalı olduğu bildirilmektedir. Bebek pudraları inhalasyon durumunda ortaya çıkabilecek pulmoner komplikasyonlar (pnomoni, pulmoner granulom/ fibrozis vb.) nedeniyle günümüzde önerilmemektedir.
Yenidoğanda Topikal Antibiyotik Kullanımı;
Yenidoğanda sık karşılaşılan stafilokokal bulloz impetigo ve diğer pyodermiler genellikle erken dönemde tedavi edildiğinde iyi seyirli bir infeksiyonlardır. Yenidoğanlarda sınırlı lezyonlarda topikal mupirosin, bazitrasin, fusidik asit, bazitrasin-polimiksin B topikal tedavisi uygulanabilir. En sık kullanılan ajanlar olan topikal mupirosin ve fusidik asitin direnc gelişme potansiyeli bakımından kısa sureli ve/veya bir antiseptikle birlikte kullanılması önerilmektedir. Özellikle göbek çevresinden yerleşimli bulloz impetigoda bakteriyel omfalit ve sepsis riski yuksek olabileceğinden dikkatli takip ve gereğinde sistemik antibiyotik gerekli olabilir3. Bu dönemde kullanılabileceği belirtilen diğer topikal antibiyotikler arasında: eritromisin ve klindamisin yer almakta olup, topikal klindamisin uygulamasıyla da nadiren psodomembranoz enterokolit gelişme riski bulunmaktadır. Topikal sulfonamidlerin kernikterus gibi ciddi yan etkileri nedeniyle yenidoğan döneminde kullanımları kontrendikedir.
Yenidoğanda Antifungal Ajanların Kullanımı;
Yenidoğan döneminde; özellikle bez bölgesinde sık karşılaşılan lokal kutanoz kandida enfeksiyonları ile P. ovale’nin etyolojide rol oynadığı seboreik dermatit ve malessezia turlerinin (M. fufur, M. sympodialis) sorumlu tutulduğu neonatal sefalik pustuloz gibi dermatozların tedavisinde topikal antifungallerin kullanımı gerekli olmaktadır. Yenidoğan döneminde kullanılabilen topikal antifungal ajanların başında dermatofitlere etkisiz olmakla birlikte antikandidal etkiye sahip olan Streptomyces noursei derivesi olan nistatin yer almaktadır. Günde iki kez topikal kullanımı önerilen antifungaller arasında pomad bazında hazırlanmış nistatinin deri icin en az irritan etkiye sahip olduğu belirtilmiştir. Yenidoğan döneminde önerilen diğer topikal antifungaller imidazoller (örnek: mikonazol, klotrimazol, ketokonazol) ve sikloproks olamindir, gunde 2 kez uygulama şeklinde, 1-2 haftalık tedavi önerilmektedir. Yenidoğan döneminde topikal antifungal tedavi genellikle sadece sağlıklı yenidoğanlarda, sıralanan sınırlı endikasyonda tercih edilmelidir. Düşük doğum ağırlıklı, preterm ya da ikincil sağlık problemi olan, kateterizasyon ve immunosupresif tedavi uygulanmış bebeklerde çoğunlukla yeterli etkinlik sağlanamayacağı dikkate alınmalıdır.
Yenidoğanda Topikal Kortikosteroid Kullanımı;
Topikal kortikosteroidlerin kullanımının gerekli olduğu durumlarda; en düşük potensli topikal kortikosteroid (Klas I), kısa süreyle (en uzun 5 gün), günde 1 kez, sınırlı deri alanına uygulanabilir. Bebeklerde, %1’lik hidrokortizonun kullanımı genellikle yeterli olmaktadır. Beraberinde nemlendirici ürün kullanılması durumunda kortrikosteroid ihtiyacının azalacağı akılda tutulmalıdır. Topikal kortikosteroidlerin intertriginöz bölgelerde emilimi ve yan etkilerinin daha şiddetli gerçekleşebileceği ön görülmeli bu bölgelere uygularken ilaç miktarı ve süresi kısıtlanmalıdır. Topikal uygulama sonrası 1 saat süreyle uygulama bölgesine oklüzyon (bezin kapanması vb.) yapılmamalıdır.
Diğer Topikal Uygulamalar;
Yenidoğan döneminde skabies ve pedikulozis kapitis tedavisinde; lindan, gama-benzen-hekzaklorid ve benzil benzoat nörotoksik potansiyelleri nedeniyle günümüzde kullanımdan kalkarken, permetrin losyon (%5) ve krotamiton (%10) güvenli seçenek olarak belirtilmektedir. Yenidoğan döneminde henüz immatur olan melanozomlar nedeniyle genel prensip bebeklerin güneşten kaçınmasının sağlanmasıdır. Neonatal lupus eritematozus, kseroderma pigmentozum, porfiri vb. tanısı olan bebeklerde ise güneşten korunma daha katı bir çerçevede olmak zorundadır. Ancak yenidoğan döneminde güneşten koruyucu topikal ajanların kullanımı genel olarak önerilmemektedir. Kalsipotriol, ditranol, laktik asit, salisilik asit, alkol, hekzaklorofen, neomisin, üreli preparatlar, kliokuinol, borik asit, rezorsin yenidoğan döneminde kontrendikedir.
İyi bir hafta dileğiyle…
Kaynak; Ayşe Anıl Karabulut
Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı, Kırıkkale, Türkiye
Tel: (332) 3520657
Fax: (332) 3512816
a.pekcan@eczacininsesi.com
http://www.majistralformul.com/